Dünyadaki bazı büyük köpek kulüpleri ve federasyonları tarafından tanınmadığı için Türkiye'deki otoritelerce dünyada safkan bir köpek ırkı olarak tanınması için çalışmalar yapılmıştır.[3][4]FCI, 25 Haziran 2018 tarihinde bu köpek ırkını özel olarak tanımlamıştır.
Kökeni
Kangal ilçesine de adını verdiği düşünülen, Orta Asya'dan göç eden Kanglı (Kangar) Türk boyunun, göç ederken bu köpek ırkını da getirdiği düşünülür.[2]Orhan Yılmaz, "Kangal Köpeği / Tarihi-Tanıtımı-Yetiştirilmesi-Islahı" adlı kitabında “Kanglı” Türk boyunun Orta Asya'dan göç ederken yanlarında üç şeyi getirdikleri; bunların at, it ve koyun olduğunu söyler. 11 Temmuz 2003'te düzenlenen I. Uluslararası Kangal Köpeği Sempozyumu'nun sonuç bildirisinde, “Büyük Türk göçleri sırasında Türkistan'dan Anadolu'ya getirilen bir köpek ırkı olduğu” kabul edilmiştir.[5]
Kangallar en geç 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı sultanları tarafından üretilmiş ve samson olarak adlandırılmıştır.[2]Doğan Kartay, hem "Türk Çoban Köpeği Kangal" kitabında hem de I. Uluslararası Kangal Köpeği Sempozyumu'nda sunduğu bildiride, Kangalların, Osmanlı döneminde Yeniçeriler tarafından hem askerî işlerde hem de savaşlarda kullanıldığından bahsetmektedir. Kartay, bildirisindeRomalılarda “aslan” sözcüğünün karşılığı olan “samson” kelimesine atfen kangalları kullanan birliğe “Samsoncular” denildiğini belirtmektedir.[kaynak belirtilmeli]
Özellikleri
Kangal köpekleri genellikle çoban köpeği olarak nitelendirilirler ancak bekçi köpeği tanımına daha çok uyarlar. Zira diğer çoban köpeği türleri sürüyü korumaktan ziyade yönlendirme ve yönetmekte ustadırlar. Kangal köpeğinin en belirgin özelliği ise sahibine duyduğu aşırı sadakat ve buna bağlı olarak sahibine ait olduğunu düşündüğü şeyleri korumaya yönelik kuvvetli içgüdüsüdür. Kurt, çakal gibi yabani hayvanlara karşı çok etkin bir muhafız olmakla beraber aile fertlerine ve özellikle de çocuklara karşı hiçbir tehdit oluşturmazlar.
Kangal köpekleri, üstün koruyucu yeteneklere sahip oldukları için Namibya'da yaygın bir şekilde yerli çiftçiler tarafından kulanılırlar. Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki çiftçiler hayvanlarını ve ekinlerini başta çitalar olmak üzere yırtıcı hayvanlardan korumak için bu köpeklerden yararlanmaktadır.
Evliya Çelebi, Seyahatnâme'sinde kangaldan bahseder. Bu köpeklerin “aslan kadar güçlü” ve cüsseli olduğunu yazar.
Genetik İlişki
Kangal köpeklerinin genetik çeşitliliği, 23 Kangal köpeği (n=23) 100 mikrosatellit markör kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre;
Orta Anadolu yaban köpekleri (n=51),
Akbaş köpekleri (n=6),
Türk tazıları (TG, n=3)
ile karşılaştırılmıştır. Araştırmada, F-ST ölçümü kullanılarak Kangal, Akbaş, Türk tazısı ve yaban köpeklerinin birbirlerinden genetik olarak anlamlı düzeyde farklı oldukları tespit edilmiştir.[6]
Faktöriyel Uyum Analizi (FCA), bireysel köpekler arasındaki genotip varyasyonlarını değerlendirerek dört ayrı grup ortaya koymuştur.
Grup I, 12 saf Kangal köpeğinden (Kangal I) oluşurken, bu gruba herhangi bir Kangal görünümlü melez dahil edilmemiştir.
Grup II ise kalan 11 Kangal köpeği (Kangal II), bir Türk tazısı ve bir tanesi hariç tüm yaban köpeklerini içermektedir.
Grup III, kalan iki Türk tazısından oluşurken,
Grup IV tüm Akbaş köpeklerini kapsamaktadır.
FCA'nın üç boyutlu grafiğinde Kangal I, Akbaş ve Türk tazısı gruplarının farklı bölgelerde konumlandığı gözlemlenmiştir. Bu bulgular, Kangal köpeklerinin genetik olarak diğer ırklardan farklı olduğunu ve dolayısıyla ayrı bir cins olarak tanımlanmayı hak ettiklerini göstermektedir. Ayrıca, mikrosatellit markörlerin, Kangalların korunmasına yönelik çalışmalarda kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır.[7]
Bakım
Kangalın, uzun bir yürüyüş veya kısa bir koşu şeklinde, her gün egzersiz yapmaya gereksinimi vardır.[2] Ilık ila serin hava şartlarında dışarıda barınabilir. Kürk bakımı ihtiyacı azdır. Haftada bir ölü tüyleri temizlemek için tımarlanması gerekir.[2]