David Herbert Richards Lawrence (11 Eylül 1885, Eastwood, Nottinghamshire, İngiltere - 2 Mart 1930, Vence, Fransa), İngiliz, romancı, şair ve deneme yazarıdır.
D. H. Lawrence, 20. yüzyılın en çarpıcı ve tartışmalı yazarlarından biridir. Hem özel hayatıyla hem de eserleriyle dönemine damgasını vurmuş, edebiyat dünyasında derin izler bırakmış, edebiyata tutku, cinsellik ve insanın iç dünyası üzerine derinlemesine bir bakış açısı getirmiştir.
20. yüzyıl İngiliz edebiyatında işçi sınıfından bir aileden gelen ilk önemli yazar olan D. H. Lawrence, çağının ilerisinde bir bakış açısıyla, modernite, endüstrileşme, cinsellik, duygusal sağlık, canlılık, kendiliğindenlik ve içgüdü gibi konuları ele aldığı yapıtlarıyla yerleşik tutucu çevrelerin tepkilerini üzerine çekmiş ve tanınmış romanları - Sons and Lovers (Oğullar ve Sevgililer), The Rainbow (Gökkuşağı), Women in Love (Âşık Kadınlar) ve Lady Chatterley's Lover (Lady Chatterley'in Sevgilisi) - sansür davalarına konu olmuştur.
Roman, şiir, tiyatro oyunları, denemeler, gezi kitapları, edebiyat eleştirileri, yazmış, çeviriler yapmıştır. Eserlerinde modernizm ve endüstirileşmenin birey üzerindeki yabancılaştırıcı etkisi üzerinde durmuştur.
Yaşamı
Lawrence, 1885 yılında İngiltere'nin sanayi bölgelerinden birinde yer alan bir madenci kasabasında dünyaya geldi. Çocukluğundan itibaren yaşadığı çevrenin etkisiyle doğa ve insan ilişkileri üzerine yoğunlaşan bir bakış açısı geliştirdi. Zorlu bir çocukluk geçiren Lawrence, maden işçisi babasıyla yaşadığı sorunlar ve sınıf atlama çabalarıyla şekillenen bir kişiliğe sahipti. Babasıyla olan gergin ilişkisi ve yaşadığı sağlık sorunları, ilerleyen yıllarda eserlerine yansıyacak derin izler bıraktı. Nottingham Üniversitesi'nde okudu. Sağlığı zayıf olan Lawrence, genç yaşta öğretmenlik yapmaya başladı. Bu dönemde edebiyata olan ilgisini keşfetti ve ilk öykülerini yazmaya başladı. Ancak, eserlerinin geleneksel ahlak değerlerine meydan okuması nedeniyle sık sık eleştirilere maruz kaldı.
Lawrence, 1912'de Nottingham'da öğretmeni profesör Ernest Weekley'nin aristokrat Alman karısı Frieda ile tanıştı, ona aşık oldu ve birlikte Almanya'ya gittiler. Lawrence orada casusluk yapmaktan tutuklandı ve Frieda'nın babasının müdahalesinin ardından çift, Alpler üzerinden güneye, İtalya'ya geçti. Frieda, 1914'te boşandıktan sonra Lawrence ile evlendi. Birinci Dünya Savaşı sırasında sağlık sorunları nedeniyle askere alınamayan Lawrence, karısı Frieda ile birlikte Avrupa'yı dolaşmaya başladı. Bu dönemde yazdığı eserler, daha önceki çalışmalarından daha cesur ve deneysel bir üsluba sahipti. Ancak, bu eserler de sansürlendi ve toplum tarafından büyük tepki gördü. Eşi Frieda ile olan evliliği, hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. Frieda, Lawrence'ın özgür ruhlu ve tutkulu bir yazar olmasında büyük etkisi olan bir kadın oldu. Çift, Avrupa ve Amerika'da uzun süreler yaşadı ve bu sayede farklı kültürleri tanıma fırsatı buldu. 1919'da önce İtalya, sonra Seylan ve Avustralya'ya gitti. 1922'de New Mexico'ya yerleşti. Ancak 1925'te sağlık sorunları nedeniyle İtalya'ya döndü.
Lawrence, hayatının büyük bir kısmını seyahat ederek geçirdi. İtalya, Avustralya ve Meksika gibi farklı ülkelerde yaşadı. Bu süreçte hem fiziksel hem de ruhsal olarak birçok zorluk yaşadı. Ancak, bu deneyimler onun yazılarını daha zengin ve evrensel kıldı. Bu seyahatler, onun dünya görüşünü genişletmiş, farklı kültürleri tanıma fırsatı bulmuş, bu ülkelerin kültürlerinden etkilenmiş ve eserlerine yeni ufuklar açmıştır.
Lawrence, hayatı boyunca .çeşitli sağlık sorunlarıyla uğraşmıştır; özellikle akciğer hastalığı, yazma hayatını olumsuz etkiledi. Hayatının son yıllarını İtalya'da geçiren Lawrence, burada yazmaya devam etmiştir. 1930'da, henüz 44 yaşındayken tüberküloz hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
Edebi Yaşamı
Lawrence'ın yazınsal hayatı, sürekli bir arayış ve değişim içinde olmuştur. Eserlerinde, bireyin toplum içindeki mücadelesini, cinselliğin özgürleştirici gücünü ve insanın doğayla olan ilişkisini mercek altına almıştır. Lawrence, toplumsal normları ve kurumları eleştirir. Sınıf farkları, sanayileşme ve modern yaşamın insan üzerindeki olumsuz etkilerini eserlerinde işler. Cinselliği, insanın temel bir dürtüsü olarak görür ve bu konuda tabuları yıkar. Eserlerinde, aşk, evlilik ve cinsel ilişkiler üzerine derinlemesine analizler yapar. Yapıtlarında, doğayı insanın bir parçası olarak görür ve insanın doğayla olan ilişkisini yeniden kurmasının önemini vurgular.
Genç yaşta şiirler yazmaya başlayan Lawrence, kısa süre içinde dikkatleri üzerine çekti. İlk romanı olan Ak Tavus Kuşu (The White Peacock, 1911) ile edebiyat dünyasına adım attı. Bu romanında, doğa ve insan arasındaki bağa vurgu yaparak, dönemin edebiyat anlayışına yeni bir soluk getirdi.
Lawrence'ın eserleri, cinsellik, güç, doğa ve insan ilişkileri gibi evrensel temalara odaklanır. Romanları, öyküleri ve şiirleriyle edebiyata yeni bir bakış açısı getirmiştir. Lawrence'ın dili, duygusal ve şiirseldir. Doğayı ve insan bedenini canlı bir şekilde tasvir eder. Eserlerinde psikolojik derinlik ve felsefi sorgulamalar ön plandadır. Lawrence'ın eserlerinin en belirgin özelliği, tutku ve ayaklanma temalarıdır. Yazar, cinsellik, aşk, güç ve özgürlük gibi temel insan duygularını cesurca ve açıklıkla ele almıştır. Eserlerinde, toplumsal normlara ve kurallara karşı çıkan bireylerin mücadelesini anlatır.
"Leydi Chatterley'in Sevgilisi", "Gökkuşağı", "Oğullar ve Sevgililer" gibi romanları, dönemin toplumsal tabusunu yıkararak büyük yankı uyandırmıştır. Eserlerindeki açık ve dürüst cinsellik tasvirleri, sansürlere uğramasıyla sonuçlanmıştır.
Klasik gerçekçilik ile modernizm arasında bir köprü görevi yapmıştır. İlk şiirleri 1909'da, ilk romanı 1911'de, ilk hikâye kitabı ise 1914'te yayımlandı. Yazarlık kariyeri boyunca yazdığı sekiz oyundan hiçbiri yaşarken yayınlanmadı.
Leydi Chatterley'in Sevgilisi, Lawrence'in cinsellik ve sınıf farkları konularını ele alan en çarpıcı eserlerinden biridir. Yayınlandığı dönemde büyük skandal yaratmış ve birçok ülkede yasaklanmıştır. Roman, bir aristokrat kadın ile malikanelerinde bekçilik yapan bir adamın yasak aşkını ve toplumsal normlara karşı gelmelerini anlatır.
Lawrence'ın otobiyografik öğeler taşıyan Gökkuşağı adlı romanında, çocukluk ve gençlik yıllarındaki deneyimlerini anlatır. Roman, İngiltere'nin sanayi devrimiyle değişmekte olan Midlands bölgesindeki bir köylü ailesinin hayatını ve yazarın bu çevreden kopuşunu konu alır.
D.H. Lawrence'ın en bilinen romanlarından biri olan Oğullar ve Sevgililer, yazarın kendi çocukluğundan ve ailesinden izler taşıyan bu otobiyografik roman, bir madencinin oğlu olan Paul Morel'in karmaşık aile ilişkilerini ve tutkulu aşklarını anlatır. Oidipus kompleksini edebiyatta başarılı bir şekilde işleyen önemli bir yapıt olarak kabul edilen. roman, aynı zamanda Viktorya dönemi İngiltere'sindeki sınıf farklılıkları, sanatsal yaratıcılık ve bireysel özgürlük gibi temaları da derinlemesine inceler.
D. H. Lawrence, cesur ve özgün bakış açısıyla edebiyata önemli katkılar sağlamıştır. Eserlerinde, insanın iç dünyasını mercek altına almış ve cinsellik, aşk, ölüm gibi evrensel temaları derinlemesine işlemiştir. Bugün bile ilgiyle okunan yapıtlarıyla, edebiyat dünyasında önemli bir yere sahiptir. Lawrence, modernizmin önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Eserleri, James Joyce, Virginia Woolf gibi yazarları etkilemiştir.
D. H. Lawrence, 20. yüzyıl edebiyatının en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir. Eserleri, günümüzde de okunmaya ve tartışılmaya devam etmektedir. Lawrence'ın cesur ve özgün bakış açısı, birçok yazarı etkilemiş ve edebiyat dünyasına yeni ufuklar açmıştır.
Eserleri
- Ak Tavuskuşu (1911)
- İzinsiz (1912)
- Oğullar ve Sevgililer (1913)
- Prusyalı Subay ve Başka Öyküler (1914)
- Gökkuşağı (1915)
- Âşık Kadınlar (1920)
- Lady Chatterley'in Sevgilisi (1928)
- Ölen Adam (1931)
Kaynakça