1637 yılında Rusya'nın yardımıyla Kazaklar tarafından ele geçirilen Azak KalesiOsmanlı donanması tarafından taşınan Osmanlı birliklerinin 1641 ve 1642 yıllarındaki iki seferi sonucunda yeniden Osmanlı egemenliğine alındı.
Müteakip yıl (1638) Osmanlı Padişahı IV. Murad 1623'ten beri Safevî işgali altındaki Bağdat'ı kurtarmak için sefere çıkarken, Piyale Kethüda komutasındaki 32 parçalık donanmanın Karadeniz'e çıkmasını emretti[7] ve Kırım HanıI. Bahadır Giray'dan ise Nogaylarla birlikte karadan Azak'a yürümesini istedi. Bahadır Giray'ın Nisan ayında Kazak şeflerine gönderdiği elçinin kaleyi teslim etme teklifinin reddedilmesi üzerine, keşif harekâtı fiilen başladı. Osmanlı donanması yaz başlarında Taman Yarımadası açıklarına ulaştı ve öncelikle donanmayı atlatarak Sinop'u basmayı planlayan Kazakları Kefe Beylerbeyi Yusuf Paşa'nın da desteğiyle 26-28 Temmuz'da Çoçka Burnu Muharebesi'nde büyük bir yenilgiye uğrattı.[8]Azak Denizi'ne kaçan Kazakları tâkip eden Osmanlı donanması 19 Ağustos'ta Temrük'teki muharebedeKazak birliğini tamamen imha etti.[9] Bununla birlikte, kuşatma araçları ve ateşli silahlardan yoksun Kırım atlılarının Azak üzerine Ağustos sonu-Eylül başındaki keşif harekâtlarının kalenin geri alınması için mümkün olamayacağı görüldü.[10]
7 Haziran 1641'de Azak Kalesi önlerine ulaşan Deli Hüseyin Paşa komutasındaki Osmanlı birliği kale önünde kazdığı siperlere girerek (ilkbahar boyunca ulaşan takviyelerle birlikte) yaklaşık 6.000 kişilik Kazak garnizonu tarafından savunulan kaleyi kuşattı. 7-8 Haziran gecesi Don nehri üzerinden gelen 10.000 kişilik bir Kazak ordusuyla mücadele edildildikten sonra, 8 Haziran sabahı nehir tarafından kaleye bir daha takviye gelmemesi için nehrin üzerine bir karakol kuruldu. Osmanlı ordusu, kaleden yapılan top atışları nedeniyle bir top menzili uzakta konaklarken, 9 Haziran'da Deli Hüseyin Paşa 12 balyemez topla taarruza hazırlandı. Aynı gün Siyavuş Paşa da 100 sandalla karaya asker çıkararak metrise girdi, ince gemiler (firkete) ise, Don nehri taraflarını korumaya aldı.
Osmanlıların teslim olunması yönündeki teklifinin Kazak garnizonunca reddedilmesi üzerine, kale yedi gün şiddetli top ateşine tutulduktan sonra açılan gediklerden Osmanlı askerleri taarruza geçtiyse de, üç gün boyunca süren göğüs göğüse çarpışmalardan sonra püskürtüldüler.
Bu taarruzun âkim kalmasından sonra, 4.000 Kazak 40 firkete ile Don nehri üzerinden kaleye yardım ulaştırmaya çalıştıysa da, pusuda bekleyen Silistre Beylerbeyi Kenan Paşa, balyemez toplarla bu gemileri top atışına tutarak batırdı ve camlı kurtulabilen az sayıdaki Kazağı esir aldı. Bunun üzerine Kazaklar firketelerle yardım göndermekten vazgeçti ve her gece 500-600 Kazak, Don Nehri'ne dalıp karanlık gecede binlerce gözcü arasından ağızlarında birer kamışla nefes alarak yüzmek suretiyle Azak Kalesi'ne ulaşmaya çalıştı. Bu şekilde garnizon kuvvetlenmeye devam etti.
Kazaklar, Osmanlıların kalenin surları hizasında inşa ettikleri toprak metrisleri engelledikleri gibi, lağım patlatmak suretiyle metrisleri havaya uçurdular. Buna mukabil, daha uzağa kurulan metrislerden 16 gün boyunca bombardımanı sürdüren ve 17 lağım patlatan Osmanlı ordusu barut sıkıntısı çekmeye başladı.İstanbul'dan gönderilen barutun Azak'a 40 günde ulaşması nedeniyle bombardımanın da şiddeti de azaldı. Barutun ulaşmasıyla yeniden başlayan bombardımanının ardından 19 Eylül'de genel taarruza geçen Osmanlı ordusu bazı ilerlemeler kaydettiyse de 2.000 kayıp vererek geri çekilmek zorunda kaldı.
Gerek kış mevsiminin yaklaşması gerek Rus ordusunun bölgeye gelmekte olduğu dedikodusu nedeniyle 20 Eylül'de yapılan savaş meclisinde kuşatmanın kaldırılması kararlaştırıldı ve Osmanlı ordusu donanmayla birlikte İstanbul'a döndü.
Diplomatik müzakereler ve kalenin Osmanlılara terki (1642)
Kazaklar 1641 yılındaki yıpratıcı Osmanlı kuşatması sonrasında 1641-1642 kışını güçlükle atlattıkları gibi, kalede yaşanan kıtlığın yanı sıra Kırım Hanlığı'ndan duydukları korku nedeniyle harap haldeki kaleyi tamir etme olanağı bulamadılar. Bu bağlamda, 28 Ekim 1641'de Moskova'ya giden Hetman Naum Vasiliyev liderliğindeki Kazak heyeti Rus Çarı I. Mihail'den Azak'ı himayesine alıp kaleye bir garnizon yerleştirmesini talep etti. Kazaklar, sözkonusu taleplerini 7 Şubat 1642'de de tekrarladılar.[11] Bununla birlikte, Kazakların bu talepleri Osmanlı İmparatorluğu'yla savaşa girmeyi istemeyen Rusya tarafından reddedildi.[12]
Osmanlılar eşzamanlı olarak da, diplomatik çabalara da başvurarak Rus Çarı I. Mihail'e 22 Mart 1642'de gönderilen mektupla Kazaklara yapılan yardımın derhal kesilmesi ve Azak Kalesi'nin tahliyesini talep ettiler. Bu talepler 11 Mayıs 1642 tarihli ikinci bir mektupla yinelendi.[13]
Bununla birlikte, ikinci mektubun gönderilmesinden önce Rus Çarı I. Mihail 27 Nisan 1642'de alınan kararı (Kalenin neredeyse tamamen tahrip edilmiş olması, savunulması için Rus garnizonu gönderilmesi halinde askerlerin barınacak bir yerlerinin dahi bulunmaması, Osmanlı İmparatorluğu ve Kırım Hanlığı'nın yeni sefer hazırlıkları ve Rusya'yı hedef alma ihtimali nedenleriyle Azak Kalesi'nin boşaltılması) bir ferman şeklinde 30 Nisan 1642'de Kazaklara gönderildi. 28 Mayıs'ta ise Kazak askerî meclisinde alınan kara uyarınca, Azak Kalesi boşaltıldı ve Kazak askerleri Don nehri üzerindeki Çerkezkirman, Horozkirman ve Tuzlakirman gibi Kazak kalelerine çekildiler. Kaleye ulaşan Osmanlı-Kırım ordusu tahliye edilmiş kaleye savaşsız girdiler.
Sefer sonrası
Azak Kalesi ele geçirildikten sonra Kefe Beylerbeyi İslam Paşa kaleyi onarttı ve büyük bir garnizon yerleştirdi. Serdar Sultanzade Mehmed Paşaİstanbul'a döndü.
Kaynakça
^"Karadeniz’de Kazaklar ve Rusya: İstanbul Boğazı Tehlikede, Kırım Hanlığı Tarihi Üzerine Araştırmalar (1441-
1700)", Halil İnalcık, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul (2017), s.199-206
^"Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: Bursa-Bolu-Trabzon-Erzurum-Azerbaycan-Kafkasya-Kırım-Girit", Evliyâ Çelebi, (Haz: Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul (2008), c.2, s.136.
^"Târih-i Naʽîmâ", Naîmâ Mustafa Efendi, (Haz: Mehmet İpşirli), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara (2014), c.3, s.905
^"Deniz Savaşları Hakkında Büyüklere Armağan (Tuhfetü’l-Kibâr fî Esfâri’l-Bihâr)", Kâtip Çelebi, (haz. İdris Bostan), Kabalcı Yayınevi, İstanbul (2007), s.134;
^"Fezleke [Osmanlı Tarihi (1000-1065/1591-1655)]", Kâtip Çelebi, (Haz: Zeynep Aycibin), Çamlıca Basım Yayın, İstanbul (2017), c.1, s.815
^"XV. Yüzyıl ile XVI. Yüzyılın İlk Yarısında Rus-Türk İlişkileri / Türk-Rus İlişkilerinde 500 Yıl (1491-1992)", A.P. Novoseltsev, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara (1999), s.289