Türk edebiyatının hiciv ustasıdır. Tanık olduğu yolsuzlukların üzerine çekinmeden gitti. Hicviyelerini daha çok gazel, kaside, muhammes ve özellikle kıtalar biçiminde yazdı.
Yaşamı
Asıl ismi Mehmet Eşref'tir. Babası nüktedan ve hoşsohbet bir din adamı olan Usulizade Hafız Mustafa Efendi, annesi hafız ve şair olduğu rivayet edilen Arife Hanım'dır.[1] Gelenbe'de dünyaya geldi. Doğum yılı farklı kaynaklarda 1842-1853 arasında bir yıl olarak belirtilmiştir; Kaynakların çoğuna göre doğum yılı 1847'dir. Mehmet Zeki Pakal’ın, resmi sicili üzerinde yaptığı araştırmalar ise 1853 doğumlu olduğunu gösterir[2] Büyük dedesi Türk alim ve matematikçilerinden Gelenbevi İsmail Efendi’dir.[3]
İlköğrenimini Gelenbe'de tamamladı. Manisa'da Hatuniye Medresesi'nde Arapça ve Farsça dersleri aldı. Özel öğretmenlerden matematik, tarih öğrendi. 1870'te Manisa Vilayeti Tahrirat Kalemi'nde memur olarak göreve başladı.
Turgutlu, Akhisar ve Alaşehir'de mal müdürlüğü yaptı. Fatsa kaymakamlığına atandı. Arkasından Ünye, Acıpayam, Buldan ve diğer birçok ilçede kaymakam olarak çalıştı. Doğu illerinde bulunduğu sırada Ermenice konuşmayı ve Fransızca okumayı öğrendi.[4]Gördes kaymakamlığı görevi sırasında gördüğü yolsuzlukları şiirleriyle hicvetmesi ve gizli bir cemiyet kurduğu yolunda yapılan suçlamalardan dolayı bir yıl hapse mahkûm edildi.
Cezasının ardından İzmir'de gözetimde tutuldu. Tekrar bir jurnalle hapse düşme kaygısından ötürü 1903'te Mısır'a kaçtı. Bir süre Fransa, İsviçre ve Kıbrıs'ta yaşadı. Tekrar Mısır'a döndü, Curcuna isimli mizah dergisinde yazılar yazdı. 1904-1908 yılları arasında altı kitabı yayımlandı.
II. Meşrutiyet ilan edildikten sonra yurda döndü. İzmir'de Edeb Yahu, İstanbul'da Eşref (daha sonra Musavver Eşref adını aldı) isimli mizah dergisinde başyazarlık yaptı. Bu arada Turgutlu kazasında kaymakamlık (1908), Adana'da vali Muavinliği (1909) görevlerinde bulundu. 1909'da emekliye ayrılıp Kırkağaç'a yerleşti. Yaşamının kalan bölümünü burada geçirdi. Kimi kaynaklara göre 1910, kimilerine göre 1912 yılının 22 Mayıs günü hayatını kaybetmiştir.[2]Kırkağaç Mezarlığı'na defnedilmiştir.[5]
Sanat Anlayışı
Şair Eşref’in yergileri, Divan şiiri geleneğinin uzantısıdır; şekil bakımından Namık Kemal ile Ziya Paşa’nın şiirleriyle aynı çizgidedir. Yergi şiiri alanına getirdiği yenilik,içerik yönündedir. Kullandığı “nazım biçimleri”, “gazel”, “kaside”, “mesnevi” ve “kıt’a”dır. Ölçü olarak, hece ölçüsüyle yazdığı bir tek dörtlük dışında, “aruz ölçüsü”nü kullanmıştır.[6] Eserlerinde daha çok toplumsal konulara yer vermiştir..
Ölümünden sonra
1980 yılından sonra, Buldan belediye meclisinin aldığı bir kararla, Cumhuriyet mahallesinde Akçalar Camii’nin altındaki yola, Şair Eşref caddesi adı verilmiştir.[7]
İzmir ilinin Karşıyaka İlçesi'nde bir ilkokula adı verilmiştir.
Izmir'in Alsancak semtindeki büyük bir bulvara adı verilmiştir. Şair Eşref Bulvarı.