Film, Türkiye'de 2 Aralık 1985'te[10] yanlış bir tercümeyle Sicilyalı ismiyle vizyona girmiştir fakat Tony Montana Kübalıdır ve filmin Sicilya ve İtalyan mafyalarla hiçbir bağlantısı yoktur. Bu hata sonradan düzeltilmiştir.
Film IMDb'de dünyanın gelmiş geçmiş en iyi 250 filmi arasında 111. sırada yer almaktadır.[12]
Konusu
Fidel Castro'nun "devrimimizin ruhunu benimsemeye niyetleri yok" dediği ve "Onları istemiyoruz!" diye haykırdığı binlerce Kübalı rejim muhalifine Amerika Birleşik Devletleri'ne gitme izni verilir. Göç eden 120 bin Kübalı arasında adi suçlular ve akıl hastaları da vardır. Bu adi suçlulardan biri olan Tony Montana (Al Pacino) askerlik arkadaşı Manny Ribera'yla (Steven Bauer) beraber Miami'ye gelir. ABD'ye gelmesinden sonra göçmenlik ofisinde sorgulanır. Kendisini siyasi sığınmacı olarak tanıtmasına rağmen çok geçmeden bir adi suçlu olduğu anlaşılır ve arkadaşıyla beraber çalışma ve oturma izni alamayan diğer Kübalı göçmenlerin tutulduğu Freedomtown'a gönderilir.
Montana Freedomtown'dayken arkadaşlarıyla beraber, çok önceden ABD'ye kaçmış zengin bir Kübalı olan Frank Lopez'in sağlayacağı çalışma izni karşılığında Fidel Castro tarafından Kübadan kovulmuş olan ve Lopez'in kardeşini işkenceyle öldüren eski istihbarat görevlisi Emilio Rebenga'yı öldürmekle görevlendirilir.Kısa süre sonra kampta çıkan bir isyan sırasında Rebenga'yı bıçaklayarak öldürür.
İstedikleri çalışma iznini alan Tony ve Manny Miami'deki bir büfede çalışmaya başlarlar. Bulaşıkçı olarak başladıkları yeni işten hiç de memnun olmayan ikili bir akşam Frank Lopez'in adamı olan Omar Suarez'le (F. Murray Abraham) buluşurlar. Onlara Rebenga işini de ayarlayan Suarez'in yeni teklifi Meksika'dan gelen kenevir'in yüklenmesidir. Tony'nin işi beğenmemesi üzerine Omar Suarez daha yüksek kazançlı ama tehlikeli bir iş önerir; birkaç gün sonra Miami'ye gelecek olan Kolombiyali kokain satıcılarıyla yapılacak alışveriş.
Birkaç gün sonra Tony ve Manny Freedomtown'da tanıştıkları Angel ve Chi Chi'yle, uyuşturucu satıcısı Kara Kurbağa lakablı Kolombiyalı Hector'la buluşmak üzere Miami Beach'deki küçük bir otele giderler. Gerçek niyeti Tony'nin parasını çalmak olan Hector onun gözleri önünde arkadaşı Angel'i elektrikli testereyle doğrar. Silahlı çatışmadan sonra Hector ve adamlarını öldüren Tony kokainlerle beraber kaçmayı başarır. Arkadaşı Angel'in hayatına mal olan bu başarıdan sonra Omar Suarez'e olan güvensizliği nedeniyle başarısını doğrudan büyük patron Frank Lopez'e sunar. Omar'a göre insani ilişkilerden daha çok anlayan Frank Lopez Tony Montana'daki ışığı keşfeder. Tony'deki cahil cesareti, sertlik ve yükselme hırsının kendi işine de yarayabileceğini düşünür. Tony, aynı gece tanışmalarını kutlamak üzere gittikleri ve Frank'in de müdavimi olduğu Babylon Kulübünde tanıştığı Frank'ın kızarkadaşı Elvira Hancock'a (Michelle Pfeiffer) ilgi duymaya başlar.
Aylar sonra Tony aralarının açık olduğu annesi ve kızkardeşini ziyaret eder. Annesi Tony'nin yaşam biçimine duyduğu hoşnutsuzluk nedeniyle hediyelerini geri çevirir ve onunla sert bir tartışmaya girer, ancak Tony'nin kızkardeşi Gina onun hayatından etkilenmiştir. Bir süre sonta Tony ve Omar Frank Lopez adına Bolivyalı uyuşturucu kralı Alejandro Sosayla yapılacak iş bağlantıları için bu ülkeye giderler.Görüşme sırasında Sosa'nın adamlarından biri Omar'ı polis muhbiri olarak tanır. Bunun üzerine Alejandro Sosa, Omar'ı öldürtür. Sosa, Tony'nin gerek Omarla girdiği laf dalaşları, gerek uyuşturucu dağıtımıyla ilgili yeni fikirleri ve gerekse de açık sözlülüğünden çok etkilenir ve Frank Lopez'in örgütüyle ilgili duyduğu derin şüpheye rağmen ona karşı büyük bir güven hisseder.
Tony Miami'ye döndükten sonra patronu Lopez'le ona sormadan yaptığı iş anlaşması ve Omar Suarez'in öldürülmesiyle ilgili tartışır. Tony, Frank ile olan iş ilişkisini bitirmesine rağmen Elvira'ya olan ilgisini kaybetmez. Tony, aynı gece gittiği Babylon Kulübünde Frank Lopez'le sıkı ilişkisi olan narkotik polisi Mel Bernstein tarafından Rebenga ve Hector cinayetleri ile olan bağlantıları nedeniyle üstü kapalı olarak tehdit edilir. Aynı mekanda kız kardeşi Gina'yı başka bir erkekle beraber gören Tony onu döver ve Manny'le evine yollar. Kısa süre sonra gece kulübünde Miami'deki uyuşturucu trafiğine hakim olmak isteyen Diaz Kardeşler sandığı iki kişinin saldırısına uğrar. Girdiği silahlı çatışmada iki elemanı da öldürmesine rağmen kolundan yaralanır; Tony daha sonra bu saldırının Frank Lopez tarafından yönlendirildiğinden şüphelenir.
Aynı gece Frank Lopez'le yapacağı görüşme sırasında adamlarından birine Lopez'in tuttuğu iki elemandan biri olarak aratır. Telefon görüşmesi sırasında Lopez'in renk vermemesiyle Lopez hakkında kesin karara varır. Tony Montana ayaklarına kapanarak yalvaran Lopez'e acımaz ve onu Manny'e öldürtür, aynı ortamda bulunan narkotik polisi Mel Bernstein'ı da vurur. Daha sonra Lopez'in evine gelen Tony gökyüzünde dolaşan reklam amaçlı zeplinin üzerinde yazan slogandan çok etkilenir; bu slogan aslında Tony'nin film boyunca esiri olduğu hırsını özetleyen The world is yours - Dünya Senindir.
Frank Lopez'in suç imparatorluğunun başına geçen Tony Elvira'yla da evlenir. Alejandro Sosa ile olan iş bağlantısıyla ABD'ye getirdiği kokainden aylık 10-15 milyon $ net gelir sağlamaktadır. Tony yeni taşındığı lüks malikanede Elvira'yla beraber yaşamaya başlar. Giderek paranoya belirtileri sergilemeye başlayarak evinin abartılı güvenlik ekipmanlarıyla donatır. Bu yeni hayatlarına adapte olmakta zorlanan Elvira ve Tony kokain bağımlısı olur.
Müşterisi olduğu bankanın kara parasını yıkamak için daha fazla komisyon istemesi üzerine Tony, aynı zamanda polis muhbiri olan yerel tefeci Mel Seidenbaum'a gider. Polis tarafından suçüstü yapılan Tony Montana para aklama ve vergi kaçakçılığı suçlamalarından tutuklanır. Kefaletle serbest kalır. Bu olay yüzünden en büyük dağıtıcısını kaybetmek istemeyen Alejandro Sosa Tony'yi Bolivya'ya çağırır.
Sosa, Tony'den içinde kendisi ile Bolivyalı ve Amerikalı üst düzey yöneticilerinden olduğu uyuşturucu trafiğini ortaya çıkarmak için çalışan bir gazeteciyi ortadan kaldırmasını ister. Bunun karşılığında Tony ve Manny'nin daha önce işledikleri suçların yok sayılıp vergi kaçakçılığından alacağı hapis cezasının da kaldırılmasını önerir.
Tony Sosa'nın önemli adamlarından Alberto ile New York'a gider. Bir gece önceden gazetecinin arabasının altına bomba yerleştirirler. Amaçları gazeteciyi konuşma yapacağı Birleşmiş Milletler binası önünde öldürerek ses getirmektir. Ancak ertesi sabah gazeteci yanına eşini ve çocuklarını da alır. Bu Tony'nin hesapları arasında yoktur, kadını ve çocukları öldürmek istemeyen Tony, Alberto'yu uyarır. Fakat Alberto onun sözlerini dinlemeyince onu kafasından vurarak öldürür.
Tony, Miami'ye döner dönmez kardeşi Gina'yı aramaya başlar. Annesinden aldığı bilgiyle onu oturduğu yeni evde bulur. Tony eve geldiğinde Manny ile Gina'yı beraber görür. Bir anlık cinnet geçiren Tony en yakın arkadaşı Manny'i vurarak öldürür. Gina'yı da kendi evine götürür.
Bu arada Bolivya'daki ortağı Sosa kendisini afişe edecek gazeteciyi öldürmediği için çok kızar. Aynı sırada Sosa'nın onlarca adamı Tony Montana'nın evini sarar ve baskın düzenlerler. Sosa'nın adamları bahçedeki korumaları öldürerek yavaş yavaş Tony'yi kuşatırken, Manny'nin öldürülmesiyle kendini kaybeden Gina, Tony'yi öldürmeye çalışır ve onu sağ bacağından yaralar. Tam bu sırada binayı kuşatmış olan Sosa'nın adamlarından biri Tony'nin odasına girer ve Gina'yı vurur. Bütün elemanları öldürülmüş olan ve artık tek başına kalan Tony cepheneliğinden çıkardığı M16 ile Sosa'nın adamlarına karşı tek başına savaşır. Sosa'nın adamlarından onlarcasını öldüren Tony, en sonunda Sosa'nın en önemli ve sessiz suikastçisi olan The Skull'un arkadan gelip onu pompalı silahla vurmasıyla ölür ve "Dünya Senindir" yazılı heykelin olduğu havuzun içine düşer.