Teksas-Kızılderili savaşları (İngilizceTexas-Indian wars), Teksas'taki göçmen yerleşimciler ile yerli Güney Ova Kızılderilileri arasında patlak veren ve 1820 - 1875 arası aralıklı olarak yıllara yayılan bir dizi çatışmalar silsilesidir. Bu savaşların ilki Fransız Teksası'ndan (1684-1689) sonra İspanyol Teksası'na (1690-1821) gelen ve büyük ölçüde İspanyollardan oluşan Avrupalı yerleşimciler ile yerli Kızılderili kabileleri arasında çıkmıştır. Sonra da Teksas'ın Meksika'daki parçası olan Meksika Teksası'nda (1821-1836) devam etmiştir. Teksas Cumhuriyeti (1836–1845) döneminde de süren savaşlar 1845'te Amerika Birleşik Devletleri'nin 28. eyaleti olmasıyla da sona ermemiş ve 1875 yılına kadar devam etmiştir. Kızılderili savaşları sırasında Arizona'dan sonra en fazla ölüm görülen eyalet Teksas'tır.[1]
Büyük Ovalar'ın bölgedeki parçasında değişik Kızılderili kabileleri bulunsa da önde gelen kabile «Ovaların Efendileri» olarak nitelendirilen Komançilerdir. Komançilerin Comancheria adı verilen topraklarında önce İspanyollar, Meksikalılar ve sonra da Teksaslılar en güçlü düşman olmuştur. Savaşan diğer kabileler arasında Kiyovalar, Viçitalar ve Lenapeler bulunur. Bu yerliler ile Beyazlar arasında yarım asır süren savaşlarda derin düşmanlıklar ve katliamlar oluşmuş ve en sonunda bölge neredeyse tamamen Beyazlarca fethedilmiştir.[2]
1881 Ocak ayında bir grup Meskalero Apaçisi Hudspeth County'de Quitman Canyon'da bir posta arabasına saldırı düzenlerler ve Teksas atlı korumaları (Texas Rangers) Apaçilerden sekizini öldürmüş kalanları da kaçmıştır. Bu olay Teksas topraklarındaki son Kızılderili mücadelesi olmuştur.[3]
Bu savaşların düşmanlıkları sömürge döneminde çıkmaya başlamıştır. Teksas'a göreceli yeni gelen bütün göçmenler Avrupalıdır ve bunlar Teksas'taki kalıcı yerleşimlerini Rio Grande çevresinde ve yukarı doğru San Antonio ve El Paso'da 1600 lerde kurmaya başlamışlardır. Daha sonra 1721 yılında bugünkü Teksas'ın kalbinde olan Nacogdoches'e gelmişlerdir. Komançiler ise kabaca 1700 lerin başlarına kadar eyaletin kuzeyine daha gelmemişler ve 1700 lerin sonunda atlara adapte olana kadar da burada baskın halk olmamışlardır.[5] Diğer Ova Kızılderililerinin çoğu ise 1700 lerin ortalarında bölgeye inmişlerdir.
1650 yılı ve civarına kadar Wyoming'de Platte Nehri'nin yukarılarında Şoşonilerin bir parçası olarak yaşayan Komançiler ancak 1650 civarında onlardan ayrı bir grup olarak ortaya çıkmışlardır. Daha iyi av alanları bulma arayışındaki Komançiler yabanileşmiş masteng at (Komançicecobe) kültürünü benimseyip bu yılkı atlarına sahip olduktan sonra daha fazla hareket kazanmışlardır. Komançilerin esas göçü bir zaman dilimi içinde Arkansas Nehri'nden Orta Teksas'a Büyük Ovalar'ın güneyine olmuştur. Bu süre zarfında, Amerika bizonunun bolluğu, masteng atlarının avcılıkta ve savaşta kullanılması, diğer Şoşoni gruplarını benimseyip kendilerine adapte etmeleri ve diğer kabilelerden kadın ve çocukların esir alınması gibi sebeplerle nüfuslarında önemli ölçüde artış olmuştur. Sonuçta, atı benimseyip onu güçlerinin odağına oturtmaları bölgedeki en güçlü Kızılderili grubu hâline getirmiş ve bu savaşlarda Beyazlara rakip olan en büyük güç durumuna gelmişlerdir.[6] Dil ve etnik açıdan yakın akraba oldukları Şoşoniler tarafından Büyük Ovalar'ın güneyine götürülen Komançiler burada kendi güçleriyle Şoşonilerden ayrılıp bağımsız bir halk olarak gelişim göstermişlerdir. Bu noktada emperyalist yayılımcı politikaları Komançilerin güçlü bir ulus olmasını sağlamıştır. Masteng atlarını kullanmayı öğrenen Komançiler edindikleri bu hızlılık ve üstün hafif süvari becerilerinin bir sonucu olarak rakip kabilelerden pek çok kadın ve çocuğu tutsak almış ve gücün gereği olarak sayılarını katbekat artırmışlardır. Komançilerin iktidarına teslim olanlar yok olmaktan kurtulmuşlar fakat onlara vergi olarak yiyecek, konaklama ve kadın sağlamak zorunda kalmışlardır. Komançilere bu yüzden «Ovaların Efendileri» sıfatı yakıştırılmıştır. İspanyollarla karşılaştıklarında, onların doğudan New Mexico'ya kadar genişlemeleri ve Rio Grande'nin kuzeyindeki yeni ispanyol yerleşimleriyle olan doğrudan iletişimin engellenmesi Komançilerin yayılımını durdurup savaşların çıkmasına sebep olmuştur. Buna karşılık, Komançiler ve sonradan müttefiği olan Apaçiler binlerce ağır baskın saldırılar başlatmış ve bu Kızılderili savaşçının binlercesi onlarca kez Meksika içlerinde Meksikalıların binlercesini tutsak alıp köleleştirmiştir. Sonunda, Komançi ulusunun yaklaşık yüzde otuzu İspanyol kökenlilerden oluşmuştur.[7] Ancak, Komançi ulusu kaynaşmış tek bir kabile birliği oluşturamamış, fakat 45 farklı bölümleri 12 band olarak yapılanmıştır.[6] Bu 12 grup aynı dil ve kültürü paylaşsa da kendi aralarında gelenekselleşip ritüelleşmiş savaşları da sürdürmüşlerdir.
Ayrıca, 1740 larda Güneybatıda İspanyol yerleşimciler bazen Kızılderili çocuklarını yakalamışlardır. Bu yakalanan çocukların genellikle vaftiz edilerek yerleşimcilerin evine hizmetçi-uşak olarak alınmaları yaygın bir uygulama olmuştur. İlk başlarda yakalananlar daha çok Apaçi çocukları olsa da sonradan Komançi çocukları da aynı şekilde yakalanıp vaftiz edilmiş ve hizmetçi-uşak olarak yerleştirilmişlerdir.[12]
1750 öncesinde, Teksas'ın baskın Kızılderili kabilesi Apaçiler idi. Fakat bu durum Komançilerin yayılmacı politikalarıyla değişmiştir.[6] 1740 lardan başlayarak, Komançiler Arkansas Nehri'ni geçmeye başlamışlar ve Llano Estacado'nun kıyılarında kendi merkezlerini kurmuşlardır. Bu alan güneybatı Oklahoma'dan Texas Pandhandle boyunca uzanarak New Mexico içlerine uzanır. Apaçiler bir dizi savaşla yerlerinden sürülmüş ve Komançiler Comancheria olarak adlandırılan yurtluklarını kontrol için bölgeye gelmiştir.[7] Bu etki alanı güneyde Arkansas Nehri'nden Orta Teksas boyunca bütün Edwards Platosu dahil olmak üzere batıda Pecos Nehri'ne ve kuzeyde Arkansas Nehri'ni izleyerek Rocky Dağları'nın eteklerine kadar San Antonio çevresine genişletilmiştir.[6]
Bu noktada, Komançilerin güç ve kuvveti bütün kuzey Meksika'yı devralacak duruma gelmiştir. Ancak, Apaçilerin bölge dışına sürülmesinden sonra, Komançiler 1780 yılından 1781 yılına kadar süren bir çiçek hastalığı salgınına yakalanmışlardır. Batılılardan gelen ve bağışıklık sistemlerinin alışık olmadıkları bu yeni hastalık salgını oldukça şiddetli geçmiş, baskınlar geçici olarak askıya alınmış ve bazı Komançi bölümleri dağılmıştır. İkinci bir çiçek hastalığı salgını da 1816-1817 kışında vurmuştur. En iyimser tahminle Komançilerin yarısından fazlasının bu salgınla ölmüş olduğu düşünülüyor.[7][13]
Nüfusun bu yıkıcı kaybına karşılık olarak, tek bir Kiyova savaşçısının 1790 sonbahar sezonunu Komançilerle geçirmesinden sonra, Komançiler Kiyovalar ve Kiyova apaçileri (Ova Apaçileri) ile etkili olarak birleşmişlerdir. Bu tek olay üç kabileyi etkin biçimde birleştirmiştir. Teksas Tarih Komisyonu eski başkanı[14] yazar Theodore Reed Fehrenbach'a göre bu birleşme yerleşimcilerin saldırılarına karşı kendi avlaklarını korumanın gereğidir.[13] İlk olarak, Kiyovalar ve Komançiler avlanma sahalarını (avlaklarını) paylaşmak ve savaşta birleşmek için anlaşmışlardır. Kiyovalarla daha önce ittifak kurmuş olan Kiyova Apaçileri ise müttefiklerinin bu anlaşmasına uymuşlardır. Sonunda, bu üç kabile avlak paylaşımı ve savaş konusunda birlikte hareket etme kararı almışlar ve karşılıklı kendi savunmalarını savaşta göstermişlerdir.[7]
1690-1821 yıllarındaki dönemi kapsayan İspanyol Teksas'ına yerli olmayan nüfus 1731 yılında yaklaşık 500 kişi iken, 1770 li ve 1780 li yıllarda 3.000 kişiye, 1800 yılında ise yaklaşık 4.000 kişiye ulaşmıştır.[15] Kızılderililerin bağışıklık sistemine yabancı çiçek hastalığı, kolera, kızamık ve diğer öldürücü salgın hastalıklar Teksas'a ilk kez 1530 larda gelen Avrupalılar tarafından getirilmiş ve bunlardan dolayı Teksas Kızılderililerinin binlercesi ölmüştür.[16]
Teksaslı yerleşimciler
Avrupalılar ve özellikle de Meksikalı Beyaz yerleşimciler İspanyol döneminin sona ermesinden önce Teksas'a gelmişler, fakat sömürge yetkilileri tarafından aktif olarak teşvik edilmemişler ve sayıları da son derece sınırlı kalmıştır. Komançilerin yerleşimcilere ani ve şiddetli baskınları da bu yerleşmenin sınırlı olmasında rol oynamıştır. Ayrıca, 1800 lerin başlarında, Komançi savaşları, Meksika Kurtuluş Savaşı ve sömürge gücünün çüküşünün bir sonucu olarak Komançi saldırılarına karşı Meksikalıların direnci neredeyse kırılmıştır. Meksikalıların cılız (lukewarm) askeri yeteneklerinin aksine, Amerikalıların daha güçlü olan savaş yetenekleri sömürge yöneticileri tarafından görülmüş ve Komançi baskınlarına siper vazifesi görmesi için bugünkü Teksas sınırında yeni yerleşim kurmaları teşvik edilmiştir. Bu erken yerleşimci Amerikalıların çoğu Yeşil Bayrak Cumhuriyeti döneminde İspanyol yetkililer tarafından öldürülmüş, idam edilmiş ya da Teksas'tan sürülmüş olsa da, Komançilerin Meksika içlerine daha sonraki baskınlarında Amerikalıların sınırda yerleşmelerinin önemini ortaya koymuştur. Sonuç olarak, yeni rejim Amerikalıları bölgeye çekmek için birtakım yeni teşvikler getirmiş, ilk olarak da Stephen F. Austin'e Teksas'ta arazi hibesi ve ayrıcalıklar verilmiştir.[7] Meksika'nın 1821 yılında İspanya'dan bağımsızlığını ilan etmesinden sonra da Meksika hükûmeti tarafından bu politika devam ettirilmiş, Meksika'nın seyrek nüfuslu kuzey eyaletlerine yerleşme teşvik edilmiştir.[6]
1820 lerde bölgede dengeleyici bir yol olarak ek yerleşimcileri arayan Meksika İspanyol arazi hibesinin sahibi Stephen F. Austin ile antlaşmaya varmıştır. Birkaç yüz Amerikan ailesini bölgeye taşımak için izin verilmiştir. Austin ek yerleşimcilerin binlercesinin ABD'den Teksas'a akın etmesi için kendi şebekesini ve hükûmet sponsorluğunu kullanarak Teksas'ın zengin toprakları olduğunu yaymış olsa da, birçoğu Teksas'ın Meksika yönetiminde olduğunu gerekçe göstererek sıcak bakmamıştır. 1829 yılında, Meksika hükûmeti bütün Meksika'da köleliği kaldırmış, bazı kolonilerde ABD'den göç eden yeni yerleşimciler bu uygulamadan muaf tutulmuştur ya da bu yerleşimcilerin bulunduğu topraklarda köleliğin kaldırılmasına yönelik aktif çalışma yapmamış, esnek davranmıştır. Teorik olarak meksika'da birçok köle hizmetçi ya da uşak gibi anlaşmalı ev çalışanı olarak kabul edilmiştir. Bu kölelik durumu Meksiko'daki merkezi hükûmetin siyasi ve ekonomik kontrolü üzerine artan şikayetlerle birleşince Teksas Devrimi'ne yol açmıştır.[7]
1821 yılında hâlâ Beyaz yerleşimcilerin bölgeye ilgisi çekilmeye çalışılıyor iken, Jose Francisco Ruiz Doğu ve Orta Teksas'ta yerleşimcilere yakın bölgedeki Penatʉka Nʉʉ (Penatucka, Penateka) kabilesinden Komançilerle ateşkes yapar. Bu ateşkesten sonra Ruiz 1821 Aralık ayında Mexico City'de imzalanan barış ve dostluk antlaşmasını sonuçlandırmayı başarmıştır. Meksika Hükûmetinin Penatʉka Nʉʉ kabilesine vadettiği hediyeleri on iki ay içerisinde ödeyememesi üzerine Kızılderililer yerleşimcilere yönelik baskınlara devam etmişlerdir. Aynı sebepten dolayı, vadedilen haracın ödenmemesi üzerine, imzalanan barış antlaşmaları New Mexico için bozulmuş ve 1823 yılında savaş bütün Rio Grande boyunca şiddetlenmiştir. Meksikalıların kalan yerleşimlerinin çoğu yıkılmış ve yalnızca Rio Grande yukarısı bu yıkımdan kurtulmuştur. Bu savaştan kurtulabilmiş olan Meksikalıların binlercesi mülteci olarak bu yukarı alana kaçmıştır. Bununla birlikte, alanda geri kalan Avrupalı ve Meksikalılar bölgenin solunda kalan Teksaslılar haricinde sürülmüşlerdir.[7] 1824 yılında, Tonkava Kızılderilileri «Teksas Cumhuriyeti'nin Babası» olarak nitelendirilen Stephen F. Austin (adı sonradan Teksas'ın başkenti olan Austin şehrine verilmiştir) ile antlaşma yapmış ve Komançi Kızılderililerine karşı destek sözü vermişlerdir.[17]
1826 ve 1834 yıllarındaki ek antlaşmalar imzalanmış, fakat Meksika hükûmeti antlaşma şartlarını karşılamada başarısız olmuştur. Komançilerin Mexico City'ye yaptıkları baskınlar ilk başlarda yıkıcı olsa da, Amerikalıların varlığı Meksikalıların ödemeleri ağırdan almalarına yol açmıştır
Ayrıca, Komançilerin baskın amaçları ganimet ve esir almaya yönelik olduğu için, birbirine yaklaşan Amerikan topluluklarına Komançilerin baskınları daha verimli geçmiştir. Buna rağmen, Teksaslıların direnci bir önceki Meksikalı yerleşimcilere göre daha güçlü olmuştur. 1826 yılında komançiler Green DeWitt'in yeni kasabası Gonzales'e saldırır ve yakarlar. Gerçekten de, daha boyunduruk altına alınmamış kabilelerin olduğu ABD'nin doğusunda Teksaslı yerleşimciler Komançi ve Kiyova savaşçılarının askerî gücüne karşı hazırlıksız olmuşlardır. Bu baskınlardan yılmış yerleşimcilerin şikayetleri Washington'da duyulmuş ve Teksas'taki Amerikan yerleşimcileri korumak için müdahale yolları araştırılmaya başlanmıştır. Açıkça, Teksas'ın Meksika'dan izolasyonu için bir fırsat olarak görülmüş, ABD'nin genişlemesine yönelik diplomatik kampanyalar artmıştır. Teksaslılar adına Komançilerle antlaşma yapması için tanınmış bir Amerikan savaşçısının gönderilmesi kararlaştırılmıştır. Böylece, 1833 yılında Sam Houston (adı sonradan Teksas'ın en büyük yerleşimi olan Houston şehrine verilmiştir) ABD diplomatik temsilcisi olarak Penatʉka Nʉʉ Komançileriyle antlaşma yapması için Teksas'a gönderilmiştir. ABD'nin bu girişimi Meksika hükûmeti tarafından yayılmacı bir girişim olarak algılanmış, Meksikalı yetkililer kendi ülkelerinde bir Amerikalı diplomatın Kızılderililerle antlaşma yapmak istemesine itiraz etmişlerdir. Houston persona non grata ilan edilmiş ve ülkeyi terk etmesi istenmiştir.[7]
1823 yılında full-time çalışan paramiliter atlı koruma (ranger) şirketlerinin kurulmasına rağmen 1821-1835 yılları boyunca Komançi saldırıları yüzünden yerleşimciler zorda kalmışlardır. Komançilerin geleneksel ölümcül düşmanları olan Tonkava ile Lenape (Delaware) Kızılderilileri kendilerini yerleşimcilerin dostu olarak ilan etmişler, geleneksel düşmanlarına karşı müttefik kazanmak için uğraşmışlardır. Komançiler yamyamlık yaptıkları için gerçekten Tonkavalardan nefret ederlerdi.[18] Stephen F. Austin 1823 gibi erken bir dönemde belirli güçlerin Ova Kızılderilileriyle, özellikle de Beyazlarda İspanyol/Meksikalı ve Amerikan ayrımı yapmayan Komançilerle savaşmaya hazır olması gerektiğini kabul etmiştir. Austin ilk milis ranger gücünü kiraladığı 10 adamla kurmuş ve bu paralı özel timleri sınır bölgelerindeki yerleşimcileri korumak ve Kızılderililerle mücadele etmek üzere görevlendirmiştir. Daha sonra yerleşimciler diğer ranger kampanyalarını da organize etmişlerdir. Teksas Cumhuriyeti kurulduktan sonra da bu ranger milis güçlerinin oluşturulması, kalıcı bir ordu için kaynak olmadan, devam etmiştir. Bu küçük ranger milis grupları altlarında hızlı atlarla Komançilerle şahsen mücadeleye girmişlerdir.[7]
19 Mayıs 1836 günü Komançi, Kiyova, Viçita ve Lenapelerden oluşan büyük bir savaşçı grubu tarafından Fort Parker karakoluna saldırı düzenlenir. Mart 1834 tarihinde tamamlanan bu kale, yerleşimciler tarafından güçlü bir nokta olarak kabul edilmişti ve yerel Kızılderililerle yapılan antlaşmaların imzalandığı bir yerdi. Saldırıda 5 kişiyi öldüren Kızılderililer ikisi kadın üçü çocuk 5 kişiyi de kaçırmışlardır. Baskında öldürülen Beyaz yerleşimcilerin az olmasına rağmen, özellikle de 8 yaşındaki Cynthia Ann Parker adlı kızın kaçırılması Teksas'ın Anglo-Amerikan yerleşimcileri arasında yaygın öfkeye sebep olmuştur. Klanın (ailenin) yok edilmesi Teksaslıları şok etmiştir.[19]
Parker ailesinden yapılan bütün çağrılara, özellikle de James W. Parker'ın intikam ve kaçırılan kadın ve çocukların kurtarılma çağrılarına rağmen ortamın uygun olmaması dolayısıyla kaçırılanlar hemen kurtarılamamıştır. Kaçırılanların (Elizabeth Kellogg, Cynthia Ann Parker, John R. Parker, Rachel Plummer, James Pratt Plummer) çoğu daha sonra fidye karşılığında serbest bırakılmıştır. Mrs. Kellogg'un fidyesi 3 ay içinde ödenmiştir. Diğerlerininki ise birkaç yıl sürmüştür. Kaçırıldığında 8 yaşında bir kız çocuğu olan Cynthia Ann Parker ise Komançiler arasında tam 25 yıl kalmış, Teksas atlı korumaları (Texas Rangers) tarafından Pease Nehri Muharebesi sırasında Komançi kocası olan Peta Nocona'nın kabilesine yapılan katliamda kurtulanlar arasında bulunmuştur. Cynthia ile Nocona'nın oğlu Komançi reisi Quanah Parker'dir.
Teksas Cumhuriyeti ile Teksas Kızılderilileri ilişkileri üç döneme ayrılabilir: birinci Houston diplomasisi, Lamar düşmanlığı, ikinci Houston diplomasisi. Sam Houston'ın yönetimi altındaki Teksas Cumhuriyeti Komançilerle görüşme yapmaya çalışmış ve baskınların durdurulması için üç ana önkoşul sürmüştür: hediyeler, ticaret ve düzenli olarak yüz yüze diplomasi.[20] Houston, Kızılderililer arasına iyi üne sahip biridir ve eşi de yarı Çeroki Kızılderilisi yarı Beyaz olup yıllarca Kızılderili Toprakları'nda yaşamıştır.[21] Kendisi büyük maliyetli silahlara dayalı ordu gücüne değil düşük maliyetli hediyelere dayalı bir stratejiyi ilke olarak benimsemişti. Meksikalılardan yardım alan Komançi-Kiyova ittifakını yenmek için bu hediyeler yeterli olmayabilirdi.[7] Bununla birlikte, binlerce kadın ve çocuğun devam eden tutsaklık hayatı ve onların bir kısmının kurtarılması ya da fidye ödenerek serbest kalmalarının hikâyeleri Teksas'ta kitlesel misilleme taleplerini ayyuka çıkarmıştır. Lamar'ın yönetimi altındaki Teksas Cumhuriyeti ise tam tersi Komançilerle doğrudan savaş yürütmüş, Comancheria işgal edilmiş, köyleri yakılmış, acımasız saldırganlıkla tahrip edilmiştir. Lamar yönetimi pahalı ve başarısız Kızılderili politikasıyla bilinir; zira, dört yıllık görev süresince Kızılderililer ile yaptılan savaşta harcanan miktar hükûmetin yıllık gelirini aşmıştır. Daha da önemlisi, Lamar dönemindeki savaşlarda büyük sayıda rehine kurtarılmış olsa da, binlercesi hâlâ tutsak olarak kalmıştır. Lamar yönetiminin başarısızlığı ve politikalarının iflası sebebiyle Houston'ın ikinci dönem yönetimi başa geçmiştir.[6]
Birinci Houston yönetimi: 1836–1838
Houston'ın ilk başkanlığı bağımsız bir ülke olarak teksas Cumhuriyeti'ni korumaya odaklanmıştır. Sam Houston'ın çocukluğu Tennessee'deki Çeroki Kızılderilileri arasında yarı iskoç/İrlandalı yarı Çeroki olan reis Di'wali (ya da Diwal'li veya Bowl, Bowles) korumasında geçmiştir.[22][23] Üzerinde yaşadıkları arazinin Çerokilere verilmesi için "Solemn Declaration" desteklemiştir.[22]
^abcdefThe Comanches: Lords of the Southern Plains. University of Oklahoma Press. 1952.
^abcdefghijSultzman, Lee (2006). [1] 5 Haziran 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Comanche History: Part One. Accessed September 7, 2007. Kaynak hatası:Geçersiz <ref> etiketi: "comancheone" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: Kaynak gösterme)
^Gary Clayton Anderson, The Indian Southwest, 1580-1830: Ethnogenesis and Reinvention (Norman: University of Oklahoma Press, 1999) sayfa: 85
^May, Jon D. "Tonkawa" 21 Şubat 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Encyclopedia of Oklahoma History & Culture, Tulsa: Oklahoma Historical Society (retrieved 8 Feb 2009)
de la Teja, Jesus F. (1956), San Antonio de Bexar: A Community on New Spain's Northern Frontier, Albuquerque, NM: University of New Mexico Press, ISBN082616131|isbn= değerini kontrol edin: length (yardım)
Exley, Jo Ella Powell, Frontier Blood: The Saga of the Parker Family,
Fehrenbach, Theodore Reed The Comanches: The Destruction of a People. New York: Knopf, 1974, ISBN 0-394-48856-3. Later (2003) republished under the title The Comanches: The History of a People
Foster, Morris. Being Comanche.
Frazier, Ian. Great Plains. New York: Farrar, Straus, and Giroux, 1989.
Lodge, Sally. Native American People: The Comanche. Vero Beach, Florida 32964: Rourke Publications, Inc., 1992.
Mooney, Martin. The Junior Library of American Indians: The Comanche Indians. New York: Chelsea House Publishers, 1993.
Hämäläinen, Pekka (2008) The Comanche Empire Yale University Press, New Haven, Conn., ISBN 978-0-300-12654-9; originally his 2001 thesis The Comanche Empire: A Study of Indigenous Power, 1700–1875
Richardson, Rupert N. The Comanche Barrier to South Plains Settlement: A Century and a Half of Savage Resistance to the Advancing White Frontier. Glendale, California: Arthur H. Clark Company, 1933.
Richardson, Rupert N., Adrian Anderson, Cary D. Wintz & Ernest Wallace, "Texas: the Lone Star State", 9th edition, New Jersey: Prentice Hall, 0131835505
Rollings, Willard. Indians of North America: The Comanche. New York: Chelsea House Publishers, 1989.
Secoy, Frank. Changing Miliitary Patterns on the Great Plains. Monograph of the American Ethnological Society, No. 21. Locust Valley, NY: J. J. Augustin, 1953.
Streissguth, Thomas. Indigenous Peoples of North America: The Comanche. San Diego: Lucent Books Incorporation, 2000.