Konjuge aşı, zayıf bir antijeni taşıyıcı olarak güçlü bir antijenle birleştiren ve böylece bağışıklık sisteminin zayıf antijene karşı daha güçlü bir yanıt vermesini sağlayan bir alt ünite aşı türüdür.
Aşılar, bağışıklık sisteminin tanıdığı bir bakteri veya virüsün bir parçası olan bir antijene karşı bağışıklık tepkisi uyandırarak hastalıkları önlemek için kullanılır.[2] Bu genellikle aşıdaki patojenik bir bakteri veya virüsün zayıflatılmış veya ölü bir versiyonu ile gerçekleştirilir, böylece bağışıklık sistemi antijeni yaşamın ilerleyen dönemlerinde tanıyabilir.[2]
Aşıların çoğu vücudun tanıyacağı tek bir antijen içerir. Bununla birlikte, bazı patojenlerin antijeni bağışıklık sisteminden güçlü bir yanıt ortaya çıkarmaz, bu nedenle bu zayıf antijene karşı yapılan bir aşı kişiyi yaşamının ilerleyen dönemlerinde korumayacaktır. Bu durumda, zayıf antijene karşı bir bağışıklık sistemi yanıtı oluşturmak için bir konjuge aşı kullanılır. Bir konjuge aşıda, zayıf antijen güçlü bir antijene kovalent olarak bağlanır ve böylece zayıf antijene karşı daha güçlü bir immünolojik yanıt ortaya çıkar. En yaygın olarak, zayıf antijen, güçlü protein antijenine bağlı bir polisakkarittir. Bununla birlikte, peptit/protein ve protein/protein konjugeleri de geliştirilmiştir.[3]
Tarihçe
Konjuge aşı fikri ilk olarak 1927 yılında tavşanlar üzerinde yapılan deneylerde, Streptococcus pneumoniae tip 3 polisakkarit antijenine karşı bağışıklık yanıtının, polisakkarit antijeninin bir protein taşıyıcı ile birleştirilmesiyle artırılmasıyla ortaya çıkmıştır.[4][5] İnsanlarda kullanılan ilk konjuge aşı 1987 yılında kullanıma sunulmuştur.[5] Bu, menenjite karşı koruma sağlayan Haemophilus influenzae tip b (Hib) konjugesiydi. Aşı kısa süre içinde Amerika Birleşik Devletleri'nde bebek aşılama programına dahil edildi.[5] Hib konjuge aşısı, difteritoksoidi veya tetanos toksoidi gibi birkaç farklı taşıyıcı proteinden biriyle birleştirilir.[6] Aşının kullanıma sunulmasından kısa bir süre sonra Hib enfeksiyon oranları düşmüş ve 1987 ile 1991 yılları arasında %90,7 oranında azalmıştır.[6] Aşı bebekler için kullanıma sunulduktan sonra enfeksiyon oranları daha da azalmıştır.[6]
Teknik
Aşılar bir antijene karşı bağışıklık tepkisi uyandırır ve bağışıklık sistemi T hücreleri ve antikorlar üreterek tepki verir.[2]B hafıza hücreleri antijeni hatırlar, böylece vücut daha sonra karşılaştığında antijeni parçalamak için B hücreleri tarafından antikorlar üretilebilir. Polisakkarit kaplamalı bakteriler için bağışıklık yanıtı, T hücresi uyarımından bağımsız olarak B hücreleri oluşturur.[7] Polisakkaritin bir protein taşıyıcıya konjuge edilmesiyle, bir T hücresi yanıtı indüklenebilir. Normalde polisakkaritler tek başlarına antijen sunan hücrelerin (APC) majör histokompatibilite kompleksine (MHC) yüklenemez çünkü MHC sadece peptitleri bağlayabilir.
Konjuge aşı durumunda, polisakkarit hedef antijenine bağlı taşıyıcı peptit MHC molekülü üzerinde sunulabilmekte ve T hücresi aktive edilebilmektedir. Bu, T hücrelerinin daha güçlü bir bağışıklık yanıtını uyarması ve ayrıca daha hızlı ve uzun süreli bir immünolojik hafızayı teşvik etmesi nedeniyle aşıyı geliştirir. Polisakkarit hedef antijenin taşıyıcı proteine konjuge edilmesi de aşının etkinliğini artırır, çünkü polisakkarit antijene karşı konjuge edilmemiş bir aşı küçük çocuklarda etkili değildir.[6]
Polisakkarit örtü antijeni gizlediği için küçük çocukların bağışıklık sistemleri antijeni tanıyamamaktadır.[2] Bakteriyel polisakkaritin başka bir antijenle birleştirilmesiyle bağışıklık sistemi yanıt verebilmektedir.[kaynak belirtilmeli]
^Lin, FY; Ho, VA; Khiem, HB; Trach, DD; Bay, PV; Thanh, TC; Kossaczka, Z; Bryla, DA; Shiloach, J; Robbins, JB; Schneerson, R; Szu, SC (26 Nisan 2001). "The efficacy of a Salmonella typhi Vi conjugate vaccine in two-to-five-year-old children". The New England Journal of Medicine. 344 (17): 1263-69. doi:10.1056/nejm200104263441701. PMID11320385.