Büyükbabası Edward Carlson, 1882'de ABD'ye geldi. Burada çok fazla Carlsons soyadının olduğunu gözlemledi. Bundan dolayı İsveç'in su ve dağlarının anısına Seberg soyadını aldı.[2] Liseden sonra Seberg, dramatik sanatlar okumak için Iowa Üniversitesi'ne kaydoldu.
Kendisini keşfeden Otto Preminger, ilk iki filminin yönetmenliğini yaptı. İlk filmi 1957 yılında George Bernard Shaw'ın eseri olan Saint Joan'dan derlenen bir filmdir. Bu filmden sonra ona Saint Jean denilmeye başlanmıştır. Filmden 150.000 $ para kazandı. Fakat Seberg'in oyunculuğu filmde beğenilmedi. Preminger, Seberg'i ertesi yıl Fransa'da çekilen sonraki filmi Bonjour Tristesse'ye oynatmaya karar verdi. Kararıyla ilgili olarak Preminger basına şunları söyledi: "Jean Seberg yerine Audrey Hepburn'u seçseydim, daha az risk olurdu, ama riski almayı tercih ederim. Onun tabii ki hala oyunculuk hakkında öğrenmesi gereken şeyler var, ama başladığında Kim Novak da öyleydi."[3] Filmden sonra Seberg yine acımasız eleştiriler aldı ve film kariyerini neredeyse sona erdirdi. Ancak kendisine bu kez Jean-Luc Godard şans verdi ve Jean-Paul Belmondo ile Serseri Aşıklar filminde oynadı. Buradaki oyunculuğu özellikle François Truffaut tarafından beğenildi.
İlk evliliğini yönetmen François Moreuil ile yaptı. 1962 yılında kendisinden 24 yaş büyük Romain Gary ile evlendi. Gary'nin yönettiği Peru'daki Kuşlar ve Öldür adlı filmlerde rol aldı. Ancak 1969 yılların sonlarına doğru Meksikalı yazar Carlos Fuentes ile yaşadığı ilişki ile Romain Gary ile evliliğini sonlandırdı.
Giysileri ve kısacık saçlarıyla Seberg'i sadece günün modacıları değil, FBI dedektiflerinden John Edgar Hoover de takip ediyordu. Fransız sinemasının Amerikalı oyuncusu Kara Panter Partisi'ne açıktan destek veriyordu. Carlos Fuentes ile olan birlikteliğinden hamile kaldığını bilen FBI, doğacak bebeğin babasının bir zenci olduğu söylentisini yayarak, Kara Panterler'e verdiği desteği önlemek istedi. Yaşadığı bunalım nedeniyle erken doğum yaptı. Bir basın toplantısında bebeğin beyaz ve cansız bedenini gazetecilere göstererek dedikodulara son verdi.
Ölümü
Yaşadığı bunalımlı günlerden sonra depresyona giren Seberg film çevirmeye devam etti. Fakat sık sık intihar teşebbüslerinde bulunuyordu. En son 1978 yılında Paris metrosunda bir trenin altına atlamaya çalıştı. Bir hafta ortadan kaybolduktan sonra 8 Eylül 1979'da Paris'in dışında bir yerde arabasında ölü bulundu. Yanında boşalmış bir kutu barbitürat ve bir intihar notu vardı. Notta "Beni affet, artık bununla yaşayamam" yazıyordu.[4] Ölümüyle FBI'ın bağlantısının olup olmaması hep tartışmalı oldu. Montparnasse Mezarlığına gömüldü.
Eski eşi Romain Gary, FBI'ın Seberg'e karşı yürüttüğü karalama kampanyasını onun zihinsel ve psikolojik sağlığını kötüleştirdiğini söyledi. Gary, bulduğu her fırsatta FBI'ı suçladı. Romain Gary, Seberg'in 25 Ağustos'ta çocuğunun ölüm yıldönümünde tekrar tekrar intihar girişiminde bulunduğunu da belirtti. Aralık 1980'de Seberg'in eski kocası Romain Gary intihar etti. Gary'nin yayıncısına gönderilen intihar notu, Seberg'in kaybı nedeniyle kendini öldürmediğini, ancak artık edebi eserler üretemeyeceği hissine kapıldığını belirtti.[5]