7 Ocak 1967, ABD 6 Şubat 1968, İstanbul (Emek Sineması) 27 Eylül 1981 (TRT TV)
Süre
109 dakika
Ülke
ABD
Dil
İngilizce (Yer yer Arapça ve Fransızca)
Diğer adları
Harika Hırsız (Türkiye, sinemalar) Büyük Oyun (Türkiye, TV) Un hold-up extraordinaire (Fransa) Gambit - Grande furto al Semiramis (İtalya) Ladrona por amor (İspanya) Das Mädchen aus der Cherry-Bar (Batı Almanya)
Harika Hırsız, 1966 ABD yapımı suç komedi filmidir. Özgün adı Gambit olan film 6 Şubat 1968'de Türkiye'de sinemalarda gösterime girmişti. 27 Eylül 1981'de TRT Televizyonunda Büyük Oyun adıyla bir kez daha gösterildi.[1]
Dünyanın en zengin adamı olan petrol milyarderi Ahmet Şahbender (Herbert Lom)'in sanat koleksiyonundaki paha biçilmez bir antika büstü çalmak üzere adı belirtilmemiş bu Arap ülkesine gelen Harry Dean (Michael Caine) ve karısı rolünü oynayan Nicole Chang (Shirley MacLaine), iş adamının sahibi olduğu otele yerleşirler. O andan itibaren kendisini bir İngiliz Lordu olarak tanıtmış olan sahtekar soyguncuyla petrol milyarderi arasında bir kedi fare oyunu başlar. Filmin başındaki uzun sekansta gösterilen ve Dean'in hayal ettiği şekilde gerçekleşmesi gereken soygun, daha sonra farklı bir şekilde seyredecektir. Bu nedenle filmin sinema afişlerindeki tanıtım sloganlarından biri şudur: "Filmin sonunu dostlarınıza rahatlıkla söyleyebilirsiniz, ama lütfen filmin başını sakın söylemeyin!"
Filmin özgün adı olan "Gambit" bir satranç terimi olup, daha iyi bir mevki kazanmak için bir oyuncunun bir veya birkaç taşı feda etmesi anlamına gelmektedir. Yani hesaplı bir hareket, bir tür hile anlamına da gelir.
Üç dalda Oscar'a, üç dalda da Altın Küre ödülüne aday gösterilen bu filmdeki performansı için Shirley MacLaine'e bir Altın Defne ödülü verilmişti. 2011 yılında filmin bir yeni çevriminin yapılacağı bildirilmiştir. Ancak Coen Kardeşler'in senaryosunu yazdığı bu filmin
ne zaman ve hangi kadroyla çekileceği henüz belli değildir.[2]
Konusu
Profesyonel soyguncu İngiliz Harry Tristan Dean (Michael Caine) dünyanın en zengin adamı olan Arap petrol kralı Ahmet Şahbender (Herbert Lom)'in sanat koleksiyonunda olduğu bilinen çok değerli bir antika büstü çalmayı plânlamaktadır. Ancak gözlerden uzak bir hayat sürdüren bu milyarder iş adamı yıllardır pek ortalarda gözükmemiştir. Şahbender'e yaklaşabilmenin tek yolunun yıllar önce ölmüş olan taptığı eşine çok benzeyen bir kadın bulmak olduğunu düşünen Harry, Hong Kong'da bir dans salonunda şarkı söyleyip dans eden melez kız Nicole Chang (Shirley MacLaine)'ın çalıştığı mekâna gider. Babası Avrupalı, annesi Çinli olan Nicole aynı zamanda burada müşterilerle para karşılığında dans etmektedir ve Şahbender'in ölmüş eşine ikizi gibi benzemektedir.
Kendinden emin 'cool' tavırlarıyla Nicole'ü masasına davet eden Harry, ortağı Emile (John Abbott)'le birlikte ona planını anlatır. Nicole 5.000 dolar karşılığında Harry'nin karısı rolünü oynayacaktır. Harry de kendisini bir İngiliz Lordu olarak gösterecektir. Bu andan itibaren soygunu ekranda izlemeye başlarız: Nicole ve Harry, filmde adı belirtilmeyen bir Arap ülkesinde uçaktan iner inmez geleceklerinden haberdar olan Şahbender'in adamı Ram (Roger C. Carmel) tarafından karşılanırlar. Kendilerine tahsis edilen bir limuzinle iş adamının sahibi olduğu, aynı zamanda da ikamet ettiği lüks otele gelirler. Başında fesi ve tek camlı gözlüğüyle demode bir ortadoğulu zengin görünümü veren Şahbender çok sevdiği ölen karısına tıpatıp benzeyen bu kadını görünce eli ayağına dolaşır, her şeyi unutur. Çifti süitine davet eder ve değerli koleksiyonunu gösterir. Koleksiyonun en gözde parçası olan antika büst ölen karısına (aynı zamanda Nicole'e de) benzemektedir. Sonra onları dışarıda yemeğe davet eder, amacı Nicole'e daha yakın olabilmektir. Harry iş bahanesiyle davete gitmez ama Nicole'ün Şahbender'le çıkmasına izin verir. Onlar şehirde yemekteyken Harry soygunu yapar ve anlaştıkları gibi Şahbender'i lokantada eken Nicole'le havaalanında buluşurlar. İş tereyağından kıl çeker gibi hallolmuştur.
Ancak bütün bunlar gerçek değil, Harry'nin hayâlinin ürünüdür. Film tekrar başa, Hong Kong'daki batakhaneye döner ve bu kez ekranda gerçekte olanları izlemeye başlarız. Öncelikle Harry, Nicole'ü masasına öyle kolayca getirtemez. Nicole'ün esrarengiz bakışları ve tavırları gimiştir, yerine feleğin çemberinden geçmiş yırtık tavırlar gelmiştir. Şimdi Harry'e karşı daha kuşkucudur ama yine de teklifi kabul eder. Arap kentinin havaalanında onları bekleyen bir limuzin filan da yoktur. Külüstür bir taksiyle gittikleri otele itiş kakış girerler, resepsiyonda da pek itibar görmezler. Otele geldiklerinden haberdar olan Şahbender hiç de Harry'nin hayal ettiği gibi biri değildir. Batılı tarzda giyimi ve davranışlarıyla çok kurnaz, işini bilir ve duruma hakim bir görünümü vardır. Çiftin bir şeyler karıştırdığından hemen kuşkulanır. Nicole'ün ölen karısına çok benzemesine de fazla aldırış etmez. Yine de sağ kolu Abdül (Arnold Moss) ve emniyet müdürü Albay Salim (Richard Angarola)'le birlikte çiftle oyun oynamaya karar verirler. Bir amacı da değerli antikayı koruyan özel elektronik düzenekleri bir teste tabi tutmaktır.
Güçlükle de olsa Nicole'ü Şahbender'le yemeğe gönderen Harry elektronik düzeneği aşmak için uğraşırken lokantada Harry'e kurulan tuzağı öğrenen Nicole oradan çıkarak otele Harry'i uyarmaya gelir. Ancak Harry büstü çalmaya azmetmiştir. Nicole'ün de yardımıyla büstü tam yerinden çıkarmışken alarm çalmaya başlar. Harry Nicole'ün parasını ödeyerek onu havaalanına gönderir. Kendisi de odada bir köşeye saklanır. Birazdan odaya telaşsızca giren Abdül gizli bir bölmedeki asıl heykeli kontrol ederken Harry de gizli bölmenin yerini öğrenmiş olur. Aslında koruma altında olan sahte bir heykeldir. Sonra Harry de binayı terkeder. Şayet sahte büst çalınmış olsaydı kılını bile kıpırdatmayacak olan Şahbender, gerçek büstün gittiğini anlayınca polisi alarma geçirir. Harry kaybolmuştur, ama Nicole havaalanında yakalanarak Şahbender'in karşısına getirilir. Şahbender ona iyi davranır, Nicole mahcuptur. Şahbender Nicole'ün Hong Kong'a giderek Harry'i bulmasını ve onu heykeli geri vermeye ikna etmesini ister.
Nicole Hong Kong'a gidip Harry ve Emile'le buluştuğunda her şey aydınlanır. Aslında Harry büstün ne gerçeğini ne de sahtesini hiçbir zaman odadan çıkarmamıştır, gerçek büstü başka bir Buda heykelinin kaidesine gizlemiştir. Şahbender'e telgraf çekerek gerçek heykelin yerini söylerler ve onu mutlu ederler. Harry'nin aslında bu işten başka bir kazancı olacaktır: mükemmel bir sanatçı olan ortağı Emile antik çamurlar kullanarak büstün tıpatıp benzerlerini yapmıştır. Basında heykelin çalındığı duyulduğu için bu sahte büstlere birçok müşteri çıkmaya başlamıştır bile.