Gence Kuşatması, 1603-1612 Osmanlı-Safevi Savaşı'nda bir evre. Kuşatma Safevi ordusunun başarısıyla ve Gence'nin 18 yıl sonra tekrar İran idaresine geçmesiyle sonuçlanmıştır.
Kuşatma öncesi gelişmeler
Şah Abbas, Osmanlıların 1578-1590 Osmanlı-Safevî Savaşı sonucunda ele geçirdikleri toprakları geri almak üzere 1603'te başlattığı tarruzda önemli başarılar kazanmış; 1603'te Nihavend ve Tebriz'in ardından tüm Batı İran'ı zaptetmiş, 1604 yılında ise uzun bir kuşatmanın sonucunda Revan'ı da yeniden ülkesine katmıştı.
Bir taraftan Avusturya'yla uzun süredir savaşan bir taraftan da Celali isyanlarıyla boğuşan Osmanlı Devleti 1603 yılındaki taht değişikliğinin de etkisiyle doğu sınırındaki bu ani gelişmelere süratle mukabele edemedi. 1604 yılında şark serdar (doğu orduları komutanı) olarak atanan Cığalazade Sinan Paşa'nın İran üzerine seferi sonuçsuz kaldığı gibi, 1605 yılında da Sinan Paşa'nın komutasındaki Türk ordusu Urmiye Muharebesi'nde büyük bir yenilgiye uğramıştı.
Bu büyük yenilgi sonrasında Osmanlı komuta kademesindeki sarsıntılar ve 1607 yılına dek Suriye ile Güneydoğu Anadolu'yu etkileyen Canboladoğlu Ayaklanması'nın çıkmasıyla Güney Kafkasya'daki son Osmanlı birlikleri de yardımsız kalmış, Şah Abbas da 1606'da Azerbaycan ve Gürcistan'daki eski egemenliğini kurmak için ordusuyla bu bölgelere yönelmişti.
Kuşatma
Osmanlı ordusu tehdidini bertaraf eden Şah AbbasGence'yi kuşatmaya Nisan gibi elverişli bir dönemde başladı. Gence'de yaklaşık 5.000 kişilik Osmanlı garnizonu eski Tebriz muhafızı Mehmed Paşa'nın komutasındaydı.
Teslim olma teklifinin reddedilmesi üzerine İran ordusu ateşe başladı. Bir taraftan Horasan topçuları kesintisiz bir bombardıman sürdürürken, lağımcılarda iki ayda burçların altını boşalttılar. Kale çevresindeki hendeği aşarak ana duvarlardan birinin altına ulaşan ve duvarın tam altına yerleştirdikleri tomrukları ateşe veren lağımcılar bu duvarı çökertmeyi başardılar.
4 Temmuz'da İran ordusu genel bir tarruza geçti. Göğüs göğüse çarpışmalarda Türk birlikleri İran ordusuna kayda değer bir zayiat verdirmelerine karşın 2.500 kayıp direnç gücünü kırdı. Nihayet, Gence Beylerbeyi Mehmed Paşa teslim oldu ve İran ordusu kaleye hakim oldu. İran ordusu Türk birlikleriyle işbirliği yapan yaklaşık 2.500 İranlı sivili de öldürdü. Esir düşen Mehmed Paşa Mazenderan'daki bir hapishaneye gönderildi ve sonrasında oradaki halka teslim edildi. Mazenderan'ın öndegelen şahsiyetlerinden Rüstem Sultan'ı öldürmüş bulunan Mehmed Paşa halk tarafından idam edildi.[1]
Kuşatma sonrası gelişmeler
Osmanlı Devleti'nin sonuçsuz seferi
İran ordusunun Gence'yi almasıyla Karabağ'daki Osmanlı egemenliği de sona erdi. Bölgenin idaresi Şah Abbas tarafından Muhammed Han Ziyadoğlu Kaçar'a verildi. Gence'nin düşmesi Osmanlı Devleti'nin Şirvan'daki son kuvvetli garnizonu olan Şamahı'yı da tehlikeye attı.
Bu dönemde Osmanlı Devleti bir yandan Avusturya ile 13 yıldır sürdürdüğü savaşı sonlandırmak için Zitvatorok Antlaşması'yla sonuçlanan müzakereleri sürdürüyor, bir yandan da İran üzerine yeni sefer planlıyordu. Sadrazam Sokolluzade Lala Mehmed Paşa Avusturya cephesi kapanmadan İran üzerine sefer açılmasına karşı çıkarken Derviş Mehmed Paşa padişah I. Ahmed'i etkileyerek Mehmed Paşa'nın doğu orduları komutanlığına atanmasını sağladı. Üzüntüden felç geçiren Lala Mehmed Paşa 21 Haziran 1606 tarihinde öldü. Sadrazam olarak atanan Derviş Mehmed Paşa ise İran cephesine gidecek ordunun komutasını almaktan imtina etti. Sefer dönemi için 1604 yılındaki gibi geç kalınmış olması nedeniyle padişah I. Ahmed 1607 yılında İran üzerine yürünmesini savunduysa da ŞeyhülislamSunullah Efendi ordunun sefere çıkarak celalileri de cezalandırıp Halep'te kışlaması ve 1607 baharında İran'a taarruz etmesi hususunda padişahı ikna etti.
Deli Ferhat Paşa komutasındaki ordu 11 Haziran 1606 tarihinde Üsküdar'dan harekete geçti. Orduda 10.000 yeniçeri, sarayın muhafızlarından da oluşan altı bölük asker, topçular, cebeciler ile Karaman ve Sivas eyalet askerleri bulunuyordu. Deli Ferhat Paşa bu ordunun komutasında başarı gösteremedi. Bursa yolunda sipahilerin isyanını yatıştıramadığı gibi Bursa'da askerlerin halkta memnuniyetsizliğe yolaçan eylemlerini de engelleyemedi.
Ferhat Paşa'nın Celali isyanlarını bastırmak için yöneldiği Aydın ve Saruhan yörelerine halka büyük eziyetler yapması ve buranın halkından büyük grupların bu zulmün şikayetini Dîvân-ı Hümâyun'a iletmek için İstanbul sokaklarını doldurması I. Ahmed'i etkiledi.[2] Bunun sonucunda 9 Aralık 1606'da Sadrazam Derviş Mehmed Paşa idam edildi.
Bu sırada yürüyüşünü sürdüren ordu ise bu sefer Kara Said liderliğindeki asilerle mücadeleden yorgun dönen sipahilerin arzusuyla dinlenmek üzere Konya'ya yöneldi. Kalenderoğlu Ayaklanması'nın ordunun gerisini tehdit ettiği bir dönemde, sipahilerin bir kez daha ulufe için başlattıkları isyanı bastıramayan Deli Ferhat Paşa, sipahileri İstanbul'a geri gönderdi. Ordunun dağılma aşamasına gelmesi nedeniyle görevinden azledilen Ferhat Paşa Konya'da üzüntüsünden öldü.
Diplomasi çabaları
Bu sırada İstanbul'da hapis tutulan Kartli Kralı I. Simon'un eşi Gülçehre Hanım Sultan I. Ahmed'in büyükannesi Safiye Sultan'ın özel elçisi olarak Şah Abbas'ın teyzesi Zeyneb Begüm ile görüşmek üzere Safevi sarayına geldi. Barış teklifine karşılık Zeyneb Begüm, Osmanlıların 1590 yılında topraklarına kattıkları tüm bölgelerin terki koşuluyla barış yapılabileceğini bildirdi.
9 Ekim 1606 tarihinde İran'dan yola çıkan Gülçehre Hanım İstanbul'a ulaştıktan sonra bu defa Safevi sarayı Şubat 1607 tarihinde Rumlu Mehmed Bey'i İstanbul'a elçi olarak yolladıysa da müzakerelerden sonuç alınamadı.
Askeri harekat
Bu çabalar sürerken Şah Abbas gerek Osmanlı Devleti'nin müzakere kozlarını elinden almak gerek çoktandır planladığı Şirvan'ın zaptını tamamlamak üzere 1607 Ocak ayında bölgenin merkezi Şamahı'ya yürüdü ve kaleyi kuşattı.
Osmanlı Devleti ise Anadolu'yu kasıp kavuran Celali isyanlarını bastırmadıkça İran üzerine yürünemeyeceğine kanaat getirdi ve isyancıları ezme konusunda kararlı olan Kuyucu Murat Paşa 11 Aralık 1606 tarihinde sadrazamlığa tayin edildi. Murat Paşa 1607-1609 yılları arasında üç yıl bu isyanlarla uğraştı ve nihayet 1610 yılında İran'a karşı sefere çıkabildi.
Kaynakça
^Kaveh Farrokh "Iran at War:1500-1988", Osprey Publishing, 20 Dec 2011, s. 58.
^Sakaoğlu, Necdet (1999), Bu Mülkün Sultanları, İstanbul: Oğlak Yayınları ISBN 975-329-2999 s.205