Ebü'l-Feth Han Cevanşir (Azerice: Əbülfət ağa Cavanşir) Azerbaycan etnik kökenine sahip İranlı bir soyluydu.
Erken hayatı
1766 yılında Kaarabağ Hanı İbrahim Halil Han ile Şuşa'nın Nahçıvanik köyünden Ermeni kızı Rugan Hanım'ın çocuğu olarak doğmuştur. Saray eğitimi almış ve küçük yaşlardan beri hükûmet işlerine karışmıştı. İbrahim Halil Han, 1796'da Valerian Zubov'un gelişiyle onu Rus kampına göndermişti. Bu olay, Karabağ Hanlığı'nın veziri ve tarihçi Mirza Cemal Cevanşir tarafından şöyle anlatılmıştır.[1]
Ağa Muhammed'in ölümü üzerine üvey kız kardeşi Ağhabeyim Ağa Cavanşir ile birlikte Feth Ali Şah'a rehin olarak gönderilmitşir. Daha sonra kendisine han unvanı verilerek Abbas Mirza'nın emri altına alınmıştır.
Miras mücadelesi
1804 yılında büyük oğlu ve vârisi Memmed Hasan Ağa Cavanşir ile arası bozulunca babası tarafından Karabağ'a çağrılmıştır. "Geçici bir eşten" doğduğu ve kraliyetin takdirine sahip olduğu için Memmed Hasan kendini tehdit altında hissetmiş ve diğer "meşru" üvey kardeşleri Hanlar ağa Cavanşir ve Mehdigulu ağa ile gizlice ittifak kurmuştur. Bu arada Ebü'l-Feth Ağa, hanlığın güneybatı kısmını–Kapan, Güney, Çulundur ve Bergüşat eyaletlerini (modern Sünik ve Kubadlı illeri) işgal etmiş, kampını Vorotan nehri kıyısında kurmuştur. Memmed Hasan'ın sözde görev yaptığı Tuğ'a yürümüş, ancak üvey kardeşlerinin kendisine katılmasını beklemiyordu. Atlı süvarilere komuta eden Memmed Hasan, Aralık 1804'te Dizak'ta Ebü'l-Feth'in önderliğindeki 5,000 adamla savaştı ve İran'ın önde gelen komutanlarının yanı sıra 1.000 kişiyi esir almıştır.[2]
Amanullah Han Afşar ve Hüseyin Han Serdar'ın eşliğinde 5.000 kişilik orduyla 1806'da Karabağ'ı yeniden işgal etmiştir. Ancak babasının öldürüldüğünü ve Cebrailli aşireti tarafından direndiğini öğrenince[3] Sünik'e çekilerek orada Ermeni ve Azeri soylularıyla tanışmıştır. Daha sonra 1806'da yeğeni Caferkulu Ağa tarafından takip edilmiş ve bu nedenle yüksek bir emir tarafından doğrudan albaylığa terfi ettirilmiştir. Ebü'l-Feth İran'a gitmiş ve Gülistan Antlaşması'ndan sonra Karabağ'ın İran kısmı olan Dizmar'ı valisi olmuştur.[4] Etki alanı Sünik bölgesi ile sınırlıydı. Üvey kardeşi Mehdikulu tarafından 1820'de Karabağ'ın vârisi olarak kabul edilmiştir.[5]
Yeni Rus-İran Savaşı'nın patlak vermesinden sonra Karabağ'ı şanssız bir şekilde geri alma umuduyla Kaçar ordusuna katılmıştır. Türkmençay Antlaşması onu kalan topraklarından mahrum bırakmış ve 1828'de İran'a geri dönmüş, 1833'te ordudan istifa etmişti. 1839'da Tebriz'de öldü ve Kum'da defnedilmiştir. Ailesinin çoğuna İran'ın modern Doğu Azerbaycan eyaletinde mülkler verilmiştir.[3]
Ailesi
Bilinen en az iki karısı vardı: II. Erekle'nin veziri Mirza Rabi'nin kızı Nisa Hanım ve akrabası İsmail Cevanşir'in kızı Badir Hanım:[6]
Kayçakça