Cihan Şah veya Muzaffareddin Cihan Şah Yusuf (d. Mardin[1] - ö. 10 Kasım 1467, Bingöl[1]), 1438 - 1467 yılları arasında hüküm sürmüş Karakoyunlu Devleti'nin hükümdarı.
Kara Yusuf'un oğlu olup, bazı kaynaklara göre 1405 yılında Mardin'de bazılarına göre de 1397'de Hoy'da dünyaya geldi.[2] 1415 yılında küçük yaşlardayken Sultaniye valisi oldu ve babasının ölümüne kadar bu görevde kaldı. 1420 yılında babası tarafından Trabzon İmparatoruIV. Aleksios ile Theodora Kantakouzene'nin kızı ile evlendirilmiştir. Kardeşi İskender Mirza'nın Şahruh ile mücadelesinde onun yanında yer almış, 1429 yılındaki savaşta Karakoyunlular'ın yenilgisinden sonra ise Şahruh'un yanında yer almıştır. 1434 yılında Şahruh tarafından yapılan Azerbaycan seferinde İskender Mirza'nın kaçıp Osmanlı himayesindeki Tokat'a sığınması üzerine Azerbaycan'daki Karakoyunlu idaresi Şahruh tarafından Cihanşah'a verildi. Şahruh'un ülkesine dönmesiyle İskender Mirza ile Cihan Şah birbirleriyle mücadele etmeye başlamış, Cihan Şah'ın 1436'da İskender Mirza'yı Tebriz dolaylarında yenmesi sonrasında İskender Mirza'nın kendi oğlu tarafından öldürülmesiyle de Karakoyunlular'ın önemli bir bölümüne hakim olmuştur.
1440 yılında Gürcüler üzerine sefer düzenlediği seferde Tiflis ve çevresini yağmaladı. Daha sonra Bağdat hakimi kardeşi İsfahan Han'ın ölümünden sonra Bağdat ile Irak-ı Acem topraklarını ele geçirdi. Şahruh ölene kadar ona itaat eden Cihanşah, Şahruh'un 1447'de ölmesinden sonra Timurlular arasında yaşanan taht kavgasından faydalanarak Fars ve Kirman eyaletlerini ele geçirdi. Daha sonra ilerleyişini sürdürerek 1457'de Horasan'ı Karakoyunlu topraklarına kattı. Devletin sınırlarını bugünkü Irak'ın tümü, İran, Azerbaycan ve Doğu Anadolu'ya içine alacak şekilde genişletti.[3]
Cihan Şah, iktidarı sırasında Safeviye Tarikatı'nın güçlenmesinden rahatsız olmuş, bu nedenle de Şeyh Cüneyd'i Azerbaycan topraklarından uzaklaştırmıştır (1448). Şeyh Cüneyd'in Erdebil'e dönmesi üzerine ona karşı harekât için hazırlıklar yapmış ve bu sayede Şeyh Cüneyd'in daha kuzeye gitmesini sağlamıştır. Ancak bununla yetinmeyen Cihan Şah, Şirvanşah hakimi Halil'i teşvik ederek ve ona askeri yardımda bulunarak Şeyh Cüneyd üzerine göndertmiş, 1460 yılında yaşanan savaş sonunda da Şeyh Cüneyd mağlup edilerek öldürülmüştür.[4]
1453'te Diyarbakır ve yöresinde hakimiyeti görülen Uzun Hasan ile mücadeleye giren Cihan Şah'ın ordusu 1457'de Diyarbakır önlerinde yenilgiye uğradı. Kendisi bu esnada doğu seferinde olup, 1458'de Herat'ı ele geçirdi. Oğlu Hasan Ali'nin hareketini haber alınca Timurlu Ebu Said ile yaptığı barış uyarınca Horasan ve Herat'tan çekilerek Azerbaycan'a geri döndü. Tebriz'de sultanlığını ilân eden oğlu Hasan Ali'nin üzerine yürüdü ve onu yakalayarak Makü Kalesi'ne hapsettirdi. Diğer oğlu Bağdat valisi Pir Budak'ın isyanı ile uğraştı. 1463'te oğlunun elindeki Şiraz'ı ele geçirerek onu Bağdat'a çekilmeye zorladı. 15 Aralık 1464 - 15 Haziran 1466 tarihleri arasında bir yıl yedi ay süren kuşatması sonunda Cihan Şah, Bağdat'ı ele geçirerek oğlu Pir Budak'ı öldürttü. Oğullarının çıkardığı isyanları sona erdirdikten sonra Uzun Hasan üzerine sefere çıktı. Cihan Şah, 16 Mayıs 1467'de Tebriz'den harekete geçerek Anadolu'ya geçmiş ve destek kuvvetlerle Muş Ovasına kadar gelmiştir. Ancak Kasım ayına gelinmesi ve kışın da bastırması üzerine seferi bırakıp ordusunu bahardaki yeni harekât için dağıtarak geri çekilmeye başladı. Bunu haber alan Uzun Hasan günümüz Sancak dolaylarında Cihan Şah'ı baskına uğratmış, Cihan Şah kaçarken yakalanarak 10/11 Kasım 1467'de öldürülmüştür.[5]
Cihan Şah'ın ölümünden sonra Uzun Hasan, Karakoyunlular'ın elindeki birçok yeri ele geçirmiş, Cihan Şah'ın oğullarının küçük yerleri idare etmeleri sonucu Uzun Hasan bu yerleri de teker teker ele geçirerek kısa sürede Karakoyunlu devletine son vermiştir. Edebiyata önem veren Cihan Şah'ın Hakîkî mahlasıyla Azerbaycan Türkçesinde[6] ve Farsça şiirleri bulunmaktadır.
Kaynakça
^abEnver Konukçu, TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 7, sayfa: 536
^Iranica. Azeri Literature in Iran The 15th century saw the beginning of a more important period in the history of the Azeri Turkish literature. The position of the literary language was reinforced under the Qarāqoyunlu (r. 1400-68), who had their capital in Tabriz. Jahānšāh (r. 1438-68) himself wrote lyrical poems in Turkish using the pen name of «Ḥaqiqi».