Bantu dini,Afrika'dakiBantu halkınıninanç ve efsanelerine dayanmaktadır. Bantu halkları yüzlerce farklı etnik gruptan oluşsa da Bantu kültürleri ve geleneklerinde yüksek derecede bir homojenlik vardır.[1] Bantu kültürlerinden pek çoğu geleneksel olarak adı Nyambe/Nzambe'nin bir çeşidi olan yüce bir tanrıya inanırdı.[2]
"Bantu geleneği" ifadesi Afrika'daki Bantu kültürlerinin hepsinde ya da bir kısmında ortak olarak bulunan, yinelenen temaları ifade eder.[3]
Geleneksel inançlar
Afrika halkının geleneksel inanç ve uygulamaları, çeşitli etnik dinleri içeren çok çeşitli inançlar olarak tanımlanmaktadır.[4][5] Genel olarak bu gelenekler kutsal metinlerden ziyade sözlü olup halk masalları, şarkılar ve festivaller aracılığıyla bir nesilden diğerine aktarılır.[6][7] Bazen yüce bir yaratıcı veya güç, ruhlara inanç, atalara tapınma, büyü kullanımı ve geleneksel Afrika tıbbı da dahil olmak üzere bir grup yüksek ve alçak tanrıya inancı içermektedir. Çoğu din, çeşitli çok tanrılı ve panteist yönleriyle animistik[8][9] olarak tanımlanmaktadır.[4][10]Animizm, diğer geleneksel Afrika dinlerine benzer şekilde Bantu dini geleneklerinin temel anlayışını oluşturmaktadır. Buna koruyucu tanrılara tapınma, tabiata tapınma, atalara tapınma ve ahiret inancı da dahil olmaktadır. Bazı dinler panteist bir dünya görüşünü benimserken, çoğu çeşitli tanrılar, ruhlar ve diğer doğaüstü varlıklardan oluşan çok tanrılı bir sistemi takip etmektedir.[8] Geleneksel Afrika dinleri içerisinde fetişizm, şamanizm ve kutsal emanetlere saygı gibi unsurlar yer alır ve Japon Şinto veya Hinduizm ile kıyaslanabilecek kadar karmaşık bir yapıya sahiptir.[11]
Antik geleneksel Afrika dinlerinin çoğunun, dünyadaki çoğu diğer yerli halk dini gibi, çok tanrılı olduğu ve tek bir yüce yaratıcı tanrı gibi tek tanrılı konseptlere inanmadığı öne sürülmektedir. Yerli Afrika dinlerinin merkezinde atalara tapınma, ruhlar alemi inancı, doğaüstü varlıklar ve özgür irade yer almaktadır. Ölen insanlar (ve hayvanlar ya da önemli nesneler) hala ruhlar aleminde yaşamakta ve fiziksel dünyayı etkileyebilmekte ya da onunla etkileşime girebilmektedir. Çok tanrıcılık, İslam, Hıristiyanlık ve Museviliğin ortaya çıkmasından önce antik Afrika ve dünyanın diğer bölgelerinin birçoğunda yaygındı. Yüce tanrılar, diğer daha hususi tanrılar, ata ruhları, bölgesel ruhlar ve varlıklarla beraber geleneksel Afrika dinleri arasındaki ortak bir temadır ve antik Afrika'nın kompleks ve yüksek kültürünü vurgulamaktadır.[12][13][14]
Harvard Üniversitesi'nde Afrika dinleri profesörü olan Jacob Olupona, Bantu mitolojisini, Afrika'nın Hıristiyanlar ve Müslümanlarca sömürgeleştirilmesinden önce Afrika halkının karmaşık animistik dini gelenekleri ve inançlarından oluşan birçok geleneksel Afrika geleneğinin bir parçası olarak tanımlamıştır. Atalara tapınma geleneksel Afrika kültürlerinde her zaman mühim bir rol oynamıştır ve Afrika dünya görüşünün merkezinde yer aldığı düşünülebilir. Atalar (ataların hayaletleri/ruhları) gerçekliğin ayrılmaz bir parçasıdır. Ataların genellikle atalara ait bir alemde (ruhlar alemi) ikamet ettiklerine inanılırken, bazıları ataların Afrika geleneklerinde bulunan tanrılara eşit güçte olduklarına inanmaktadır.[15]
Olupona, Tektanrıcılığın Batılı/İslami tanımını reddetmekte ve bu tür kavramların karmaşık Afrika geleneklerini yansıtamayacağını ve çok basite indirgeyici olduğunu söylemektedir. Bazı geleneklerde yüce bir varlık bulunurken, diğerlerinde bulunmamaktadır. Tektanrıcılık, geleneksel Afrika ruhçuluğunun tanrılar, tanrıçalar ve ruhani varlıklara ilişkin tasavvurlarının çeşitliliğini yansıtmamaktadır. Geleneksel Afrika dinleri sadece din değil, bir dünya görüşü, bir yaşam tarzıdır, diye özetlemektedir.[15]
Bantu inanç sistemlerinin geleneksel usulleri, Hristiyanlığın veya İslam'ın ortaya çıkışıyla çeşitli şekillerde ve ölçülerde değişime uğramıştır; zira Hristiyanların ve Müslümanların Tanrısı Bantuların yüce tanrısıyla eş görülmüştür.[16]
Tanrılar
Tüm tanrıların ve ilahların en yücesi ve yükseği olan Tanrı'nın doğası genellikle sadece muğlak bir şekilde tanımlanmış ya da hiç tanımlanmamıştır; bununla birlikte bu tanrı güneşle ya da ataların en eskisiyle ilişkili olabilir ya da başka niteliklere sahip olabilmektedir. Birçok gelenekte tanrıların gökyüzünde yaşadığı varsayılır; ayrıca onları yüksek bir dağda, örneğin Kikuyu halkı için Kirinyaga dağında konumlandıran gelenekler de vardır; bu, dünyadaki diğer geleneksel dinlerle mukayese edilebilir.
Ölüm
Bantu kültürünün ölümün kökenine ilişkin efsaneleri ve mitleri vardır.[17] Bir efsaneye göre, insanlara asla ölmeyeceklerini duyurmak için bir bukalemun gönderilir. Bukalemun görevine başlamış ama yavaş yürüyormuş ve yol boyunca yemek yemek için mola veriyormuş. Bukalemun gittikten bir müddet sonra insanlara öleceklerini duyurmak için bir kertenkele gitmiş. Bukalemundan daha hızlı olan kertenkele ilk önce varmış ve böylece insanın fani olduğunu ortaya çıkarmış. Orta Uganda'daki Bagandalılar, cennetten kaçan ve kardeşi tarafından bir uçuruma atılan cennet tanrısının üç oğlundan biri olan Walumbe'nin Bagandalıların ruhlarını hala aldığına inanmaktadır.
Geleneksel Afrika dinlerinde genellikle ölümden sonraki yaşama inanıldığı, çoğu aşiretin defin işlemlerini gerçekleştirme biçiminden anlaşılmaktadır. Ölülerin gece bastırmadan öteki dünyaya ulaşabilmeleri için öğle vakti gömülmesi gibi uygulamalar yaygın olmakla birlikte büyük ölçüde kırsal kesime özgüdür. Bazı aşiretler ölülerini öteki dünyaya mesajlarla birlikte gönderdikleri törenler düzenlemişlerdir.
Ataların tanrılarla direkt iletişim halinde olduğuna inanılmaktadır ve halk adına yakarmak için onlara kurbanlar verilmektedir. Eski Bantu dini inançları ise gelişmemiş ya da daha kırsal bölgelerde kalmıştır. Bazı bölgelerde antik Afrika'nın din adamları olan şifacılara küçümseyerek bakılmaktadır. Bu durum, büyücülüğü yasaklayan İslam ve Hıristiyanlık gibi dinlerin yarattığı etkiye bağlanmaktadır.
Atalara tapınma çoğu Afrika dininde önemli bir temel kavramdır. Bazı Afrika dinleri, Hıristiyanlık ve İslam gibi dinlerin etkisiyle farklı görüşleri benimsemiştir.[18]
Ruhlar
Bantu kültürlerinin de dahil olduğu çoğu Afrika toplumunda atalara tapınma önemli bir rol oynar. Ölmüşlerin ruhlarının etrafta dolaştığına ve yaşayanların dünyasına etki ettiğine inanılır. Bu ruhani varoluş genellikle ebedi olarak kabul edilmemektedir; ölmüşlerin ruhları, kendilerini hatırlayan birileri olduğu sürece yaşamaktadır. Dolayısıyla, sözlü gelenek tarafından anılan krallar ve kahramanlar yüzyıllarca yaşarken, sıradan kişilerin ruhu birkaç nesil içinde yok olabilmektedir.
Ölüler yaşayanlarla çeşitli şekillerde iletişime geçerler; örneğin onlarla rüyalarda konuşurlar, alametler gönderirler ya da yetenekli kahinler aracılığıyla onlarla konuşabilirler. Eğer görünür bir şekle bürünürlerse, bu genellikle bir hayvanın şekli olmaktadır.
Yaşayan kişiler, kahinler ve müneccimler aracılığıyla, öğüt almak veya yardım istemek için ölmüş kişilere hitap edebilirler. Eğer bir ruh yaşayan bir kişi tarafından yapılmış bir şeye gücenirse, o kişinin hastalanmasına ya da talihsizliğe maruz kalmasına neden olabilir; bu durumda bir kâhin o kişinin yaptığı hatayı düzeltmesine ve kızgın ölü ruhu sakinleştirmesine yardımcı olabilir. Kıtlık veya savaş gibi felaketler, bütün toplumun ciddi bir şekilde yanlış davranmasının sonucu olabilmektedir.
Diğer mitolojilerde de olduğu gibi Bantu kültürlerinde de ölüler alemi yeraltında bulunur. Pek çok Bantu kültüründe, bir şekilde ölüler alemine ( Svahili dilinde kuzimu) giren insanlarla ilgili mitler ve efsaneler bulunmaktadır; bu, bir kirpiyi ya da yuvasındaki başka bir hayvanı yakalamaya çalışan birinin başına tesadüfen gelebilir. Bazı efsaneler, bir tür arayış içinde yeraltı alemine gönüllü olarak giren kahramanlar hakkındadır; bunlara örnek olarak Mpobe (Baganda mitolojisinde) ve Uncama (Zulu mitolojisinde) gösterilebilir.
Bantu kültürleri ölülerin ruhlarından başka ruhlara da inanmakla birlikte, bunlar daha az rol oynamaktadır. Çoğu durumda, bunlar aslında ölmüş insanların ruhlarıdır.
Sıradan fanilerden ayrı olarak cennette ikamet eden bir ırka inanıldığına ilişkin izlere rastlanmaktadır. Örneğin, bazen bu ırkın kuyruklarının olduğu söylenir.
Mitoloji
Yaratıklar
Bantu mitolojileri genellikle Zuluca ve Çevaca dilinde amazimu, diğer dillerde ise madimo, madimu, zimwi olarak adlandırılan canavarları içerir. Bantu efsanelerinin diğer dillere çevirilerinde bu kelimeler yaygın olarak "(Ruhlar)" olarak çevrilir, çünkü bu tür canavarların en ayırt edici özelliklerinden biri insan yiyici olmalarıdır. Bazen insan veya hayvan biçimine bürünebilirler (örneğin, Kilimanjaro'da yaşayan Chaga'ların leopar görünümlü bir canavarla ilgili hikâyeleri vardır) bazen de insanlara büyü yapıp onları bir hayvana dönüştürebilirler. Canavarların belirli bir türü, Zulu geleneğinin umkovu'su ve Yao halkının ndondocha'sı gibi, ölülerdir(batı kültürünün zombilerine yüzeysel bir benzerlik taşırlar).
Halk Hikayeleri
Bantu halklarının geleneksel kültürü, kişileştirilmiş, konuşan hayvanlarla ilgili çeşitli masallar içermektedir.
Bantu masallarının önde gelen karakteri, beceri ve kurnazlığın sembolü olan tavşandır. Ana düşmanı ise sinsi ve aldatıcı sırtlan. Aslan ve fil ise genellikle kaba kuvveti temsil ederler. Tavşandan bile daha zeki olan kaplumbağaysa sabrı ve güçlü iradesiyle düşmanlarını yener. Bu semboller elbette yerel farklılıklara tabidir. Tavşanın bilinmediği bölgelerde (örneğin Kongo Nehri boyunca), onun rolünü genellikle antilop üstlenir. Sotho kültüründe tavşanın yerini çakal almıştır, muhtemelen Khoisan kültürünün etkisiyle, tavşan aptal olarak algılanırken çakal da zekanın simgesidir. Zulular'ın tavşanlarla ilgili masalları vardır, fakat bazı durumlarda akıllı kahraman rolünü gelincikler üstlenmektedir.
Amerika'daki diaspora
Bantu dini, Atlantik köle ticareti yoluyla Amerika'ya getirildi. Kongo geleneklerini koruyan ruhani gelenekler ve dinler arasında Hoodoo, Palo Monte, Lumbalú, Kumina, Haiti Vodou, Candomblé Bantu ve Venezuela Yuyu bulunmaktadır.[19][20][21]
^Juergensmeyer, Mark (2006). The Oxford Handbook Of Global Religions. 0-19-513798-1.
^S. Mbiti, John (1991). Introduction to African religion. 0-435-94002-3.
^abKimmerle, Heinz (11 Nisan 2006). "The world of spirits and the respect for nature: towards a new appreciation of animism". The Journal for Transdisciplinary Research in Southern Africa (İngilizce). 2 (2): 15. doi:10.4102/td.v2i2.277. ISSN2415-2005.