Afet risk azaltma ya da kısaca ARA kaza riskini azaltma, değerlendirme ve tanımlamanın sistematik yaklaşımıdır. Afet risk azaltma kazayı tetikleyen çevre ve diğer tehlikelerin yanı sıra kazanın sosyo-ekonomik zayıflıklarını (güvenlik açığı, eksiklik vs.) azaltmayı amaçlar. Afet risk azaltma, kalkınma ve geliştirme kuruluşlarının sorumluluğundadır. Bu kuruluşların ayrılmaz bir parçası olmalı, bir eklenti ya da bir kereye mahsus olmamalıdır. Afet risk azaltmanın alanı geleneksel acil durum yönetiminden çok daha derin ve çok daha geniştir. Afet yönetiminde tarihsel değişim;
Afet riskinin azaltılması için en kapsamlı kuruluş Birleşmiş Milletler Uluslararası Stratejik Afet Azaltma kuruluşudur. (United Nations International Strategy for Disaster Reduction - UNISDR) Ayrıca BM Kalkınma Programı (United Nations Development Programme - UNDP) sürdürülebilir kalkınma kapsamında, tehlikelerin istenmeyen etkilerini sınırlamak ya da engellemek için, toplum genelinde kaza risklerini ve zayıflıkları en aza indirebilmenin mümkünlüğünü kabul etmektedir.
Tahmini 10 milyar dolarlık yıllık insani yardımın sadece %4'ü kazaları engellemeye ayrılmıştır. Her bir afetin yol açtığı ekonomik kayıplarda 5-10 $ arasındaki tasarruflar riski azaltmada harcanmıştır.
Kavramın Gelişimi ve Yaklaşımı
Toplum üzerindeki etkilerini azaltmak için daha entegre ve daha bütüncül yaklaşımlar eşliğinde 1970'ten beri afet yönetimi düşüncesinin gelişimi ve uygulanması, kazanın niçin meydana geldiğini aşamalı bir şekilde daha geniş ve daha derin görmüştür. Kaza yönetimindeki bu modern yaklaşım, yani afet riskini azaltma, bu yolda atılan en son adımı temsil eder. Afet risk azaltma, nispeten resmi açıdan yeni bir kavramdır ancak kavram daha erken düşünme ve müdahaleyi benimser. Afet risk azaltma yaygın bir şekilde sivil toplum kuruluşları ve afet planları, devlet kurumları, uluslararası kuruluşlar tarafından benimsenmiştir. Birçoğu, iklim değişikliğini, gelecekte çok daha fazla etkilemesinin yanı sıra, afetin yaygınlığı ve ciddiyetinde direkt bir etki olarak görür. Hem politik açıdan hem de uygulama açısından, afet risk azaltma ile iklim değişikliğinin yakından bağlantılı olduğunun benimsenmesi çabaları giderek artmaktadır.
Afet risk azaltma, detayları açıklamanın ya da tanımlamanın zor olduğunu kanıtlayan geniş bir kavramdır. Bu yaygın fikir yeteri kadar açık olmasına rağmen, kaçınılmaz olarak teknik literatürde farklı tanımları vardır ancak genel olarak, toplum genelindeki afet riskleri ve savunmasızlıkları en aza indirmek için uygulama ve stratejiler, politik uygulamalar ve bunların yaygın gelişimi anlamına gelir.
2004'te Hint Okyanusu'ndaki tsunamiden sonra kavramın esnekliğine doğru gelişimin göstergeleri ve ögeleri hakkında çok daha açık olmak için çağrılar yapılmaya başlandı. 2005'te Japonya'nın Kobe şehrinde, BM’in afet riskini azaltma konferansında uluslararası toplumların konuya itirazı görüşüldü. Konferans, Afet risk azaltma için uygun adımların yerleşmesi ve net hedeflere doğru, çoğu politik söylemlerdeki belirsiz ifadelerin ötesinde, ulusal devletler ve uluslararası kuruluşların çabalama sürecini başlattı.
Bu süreçte ilk adım eylem için HYOGO Çerçevesi'nin resmi onayıydı. Bu Afet risk Azaltma için ilk uluslararası kabuldü. Hedef dizini sıralamakla işe başlandı.(stratejik amaçlar, öncelikler vb.) Müdahalenin temel alanında “yakalama” girişimi hareketi için 5 öncelik ile BM’in iki yıl süren Küresel Afet risk Azaltma Platformu için bir fırsat sağladı ve üye devletler HYOGO Çerçevesi'ne karşı gelişimi gözden geçirmeyi ifade ettiler. Bu, UNISDR kuruluşuna dayanan İsviçre'nin Cenevre şehrinde 5-7 Haziran 2007’de düzenlenen ilk toplantıydı. Platformun tümü Cenevre’de Haziran 2009, Mayıs 2011 ve Mayıs 2013’te düzenlendi. HYOGO Çerçevesi devam anlaşması Japonya’nın Sendai şehrinde 14-18 Mart’ta düzenlenen Dünya Afet Riski Azaltma Konferansı'nda kabul edildi. Bu Afet Riski Azaltılması için Sendai Çerçevesi olarak bilinir (2015-2030).
HYOGO çerçeve eylem planı
2005 yılında Japonya’nın Kobe şehrinde düzenlenen 2. Afetlerin Azaltılması Dünya Konferansı'nda 2005-2015 yılları arasında afetlerin neden olduğu zararların azaltılmasını amaçlayan HYOGO Çerçeve Eylem Planı (HÇEP) hazırlanmış ve Birleşmiş Milletlere üye 168 ülke tarafından benimsenmiştir. HÇEP yukarıda belirtilen dönemde afet risklerinin azaltılması için bir eylem planı niteliğindedir. Eylem planı 3 stratejik hedef ve 5 öncelikli eylem planından oluşmaktadır.
HÇEP stratejik hedefleri
Afet risklerinin azaltılmasının sürdürülebilir kalkınma plan ve politikalarına bütünleştirilmesi,
Afetlere karşı bilincin ve duyarlılığın oluşturulması için kurumların, mekanizmaların ve kapasitelerin geliştirilmesi ve mevcutların güçlendirilmesi,
Afet risklerinin azaltılması yaklaşımlarının acil duruma hazırlık, müdahale ve iyileştirme programlarına sistematik olarak katılımı
şeklindedir.
HÇEP 5 öncelikli eylem planı ve bazı önemli eylemleri detaylı olarak aşağıdaki tabloda verilmiştir.
HÇEP 5 eylem planı ve bunlarla ilgili faaliyetlerden bazıları (UNISDR, 2005)
Öncelikli Eylem Planı
Eylem İle İlgili Bazı Faaliyetler ve Göstergeler
1. Afet risklerinin azaltılmasının kuvvetli bir kurumsal temelde ulusal ve yerel öncelik olarak belirlenmesinin sağlanması.
Afet zararlarının azaltılması için ulusal ölçekte kurumsal ve yasal çerçeve,
Afet risklerini azaltma planlarını uygulamada için yeterli kaynaklar,
Toplumsal katılım ve yerel birimlerin kuvvetlendirilmesi,
Afet zararlarının azaltılması için ulusal çok paydaşlı bir platformun kurulması, mevcut olanın güçlendirilmesi.
2. Afet risklerinin tanımlanması, değerlendirmesi, izlenmesi ve erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi.
Ulusal ve yerel risk değerlendirmeleri, tehlike verisi ve zarar görebilirlik bilgisi,
Tehlike verilerinin izlenmesi, arşivlenmesi ve dağıtımı,
Erken uyarı sistemleri,
Bölgesel ve sınır aşan riskleri de dikkate alan ulusal ve yerel ölçekteki risk değerlendirmeleri.
3. Bilginin, yeniliğin ve eğitimin her seviyede afetlere karşı güvenli ve duyarlı bir toplum oluşturmada kullanımı.
Afetlerle ilgili her türlü bilgi, bunlara her seviyede ulaşım, bilgi ağları ve bilgi paylaşım sistemleri,
Okul müfredatları ve eğitim malzemelerinde afet risk azaltma ve iyileştirme kavram ve uygulamaları,
Geliştirilmiş bütünleşik risk değerlendirmesi ve fayda-zarar analizleri için araştırma yöntemleri,
Afetlere karşı duyarlılık kültürünün teşvik edilmesi için ülke genelinde halkın bilinçlendirilmesi stratejisi,
4. Temel risk faktörlerinin azaltılması.
Afet risk azaltması kentsel planlama, doğal kaynak yönetimi ve iklim değişikliği uyumu gibi çevreyle ilişkili politika ve planlar,
Sosyal kalkınma politikaları ve planlarının risk altındaki nüfusun zarar görebilirliğini azaltmada uygulanması,
Ekonomik aktivitelerin kırılganlığını azaltmada hayata geçirilen ekonomik ve üretim sektörü politika ve planları,
İnsan yerleşkelerinin planlaması ve yönetimi ile inşaat standartlarının ve yapım yöntemlerinin güçlendirilmesi,
Afet sonrası iyileştirme ve rehabilitasyon süreçlerine entegre edilmiş afet risk azaltma ölçütleri,
Özellikle altyapı başta olmak üzere önemli kalkınma projelerinde afet risk etkilerinin değerlendirilmesi,
5. Afetlere karşı her seviyede etkin bir müdahale için afetlere karşığı hazırlığın güçlendirilmesi.
Afet risk azaltma perspektifi dahilinde afet yönetimi için kuvvetli politik, teknik ve kurumsal kapasiteler ve mekanizmalar,
Her ölçekte afet hazırlık planları ve sakınım planları ile afete müdahale programlarını denemek ve geliştirmek için düzenli eğitim programları ve tatbikatların yapılması,
İhtiyaç duyulduğunda etkin müdahale ve iyileştirme sağlamak için finansal rezervler ve sakınım planlarının mevcudiyeti,
Afet sırasında bilgi değişimini gerçekleştirmek ve afet sonrası gözden geçirmeleri değerlendirmek için farklı süreçler.
Bazı Konular ve Zorluklar
Öncelikler
Her yönden Afet risk azaltmanın gelişimini beklemek gerçekçi değildir: kapasite ve kaynaklar yetersizdir. Hükûmetler ve diğer kuruluşlar Afet risk azaltma yönünde yatırımın sırasını ve zamanını seçen, “yatırım kararlarını” etkileyen şeyleri yapmak zorundadır. Bu aslında afet yönetimi ile doğrudan alakalı olmaktan ziyade savunulan müdahalenin çoğunun gelişimsel olduğu çok daha karmaşık bir hal alır. Odaklanmanın yolu, özellikle afet riskini azaltmayı amaçlayan tek bir eylemi ele almaktır. Bu çerçevede, dayanıklı gelişim, hassasiyetini ve riskini azaltmak için bilinçli olarak dizayn edilen, uygulanan kararları ve eylemleri içeren, ayrıca afetin esnekliğini ve direncini arttıran afet güvenlik açığını azaltmaya doğru gelişimin yönlendirilmesidir.
Ortaklıklar ve kurumlararası koordinasyon
Hiçbir yalnız grup ya da kuruluş Afet risk azaltmayı her yönden ele alamayabilir. Afet risk azaltmanın düşüncesi; afetleri, ortaklaşa bir cevabı talep eden karmaşık problemler olarak görür. Geleneksel acil durum yönetiminde bile koordinasyon zordur. Afet risk azaltma ile sektörler (devlet, özel ve kâr amacı gütmeyen toplulukların yanı sıra) ve kuruluşlar arasındaki ilişkiler çok daha karmaşık ve kapsamlı hale gelmiş, merkez ve yerel bağlantıların önemi artmıştır. Sivil toplum örgütlerinin dâhil edilmesi gereken organizasyon türleri hakkında geniş bir şekilde düşünülmelidir. (Örnek: üniversite ve araştırma kurumları, amatör radyo operatörleri (ABD ve Hindistan’da olduğu gibi), dini kurumlar, esnaf sendikaları gibi organizasyonlar, yerli sivil toplum kuruluşları gibi.)
Topluluklar ve onların organizasyonları
Geleneksel Acil Afet Yönetimi/sivil savunma düşüncesi topluluklar hakkında 2 yanıltıcı varsayım oluşturur. İlki, diğer sosyal organizasyon oluşumlarını (aileler ve resmi olmayan sosyal gruplar, gönüllü ve toplum tabanlı organizasyonlar) acil müdahale ile alakasız görür. Etkilenen gruplar ya da topluluklar tarafından gelişigüzel eylemler alakasız ya da tahrip edici olarak görülür, çünkü onlar yetkililer tarafından kontrol edilmezler. İkinci varsayım, afetlerin kriz ya da işlevsiz davranışlar (panik, yağma, çıkarcı aktiviteler gibi) tarafından mağdur olan pasif kurbanlar ürettiğidir. Bu nedenle, sıkıyönetim yükümlülüğü aracılığı ile acil durumlarda, onların davranışları kontrol altına alınmalı ve ne yapmaları gerektiği söylenmelidir.
Araştırmanın önemli bir birimi tarafından öne sürülen alternatif bir bakış açısı ise, afet risk yönetiminde yerel organizasyonların ve toplulukların önemini vurgular. Yerel sorunlara ve ihtiyaçlara cevap veren, yerel bilgi ve uzmanlıklardan yararlanan, mantığa uygun topluma dayalı afet risk yönetimi uygun maliyetlidir. Projelerin gerçek “mülkiyet, sahipliği üzerinden” sürdürülebilirlik olasılığını artırır, toplumun teknik ve örgütsel kapasitelerini güçlendirir, zorluklarla mücadeleyi sağlayarak insanları güçlendirir. İnsanlar ve organizasyonlar herhangi bir durumda afete karşılık verme ve riski azaltmada temel aktörlerdir.
Kolombiya
2010 ve 2012 yılları arasında Kolombiya'nın 32 bölgesinde 3,6 milyon insan yaygın sellerden etkilendi. 24 Nisan 2012'de Başkan Juan Manuel Santos uluslararası hem de yerel seviyede doğal bir afeti önleme ve engellemeyi geliştirmeyi amaçlayan bir yasa yürürlüğe koydu. Baranquilla merkezli Del Norta Üniversitesi, gelecekte meydana gelebilecek benzer olaylarda Kolombiya halkını çok daha esnek yapma ve deneme çabalarında, sellerin yol açtığı yıkım karşısında toplumun nasıl direnç göstereceğini araştırmıştır. Proje ekibi İklim&Gelişim Bilgi Ağının Fonu ile Atlantico departmanında, Manati belediyesinin kadın çalışanları ile 18 ayını geçirdi.
Orada, 5733 kadın sellerden etkilendi. Proje ekibi, toplumda gelişen dayanışma ve karşılıklı ilişki ağını ifade etmek ve selin etkileri ile nasıl başa çıkmalarını öğrenmeleri için bu kadınlar ile çalıştı. Araştırmacılar, afetlerde risk yönetimi ve riskin azaltılması için hükûmet eylemlerinin bilgilendirmede kullanılabilir olduğunu öne sürdü. Ortalamada erkeklerden çok daha fazla kadınların afetlerde ölmesi nedeniyle araştırmacılar, ayrıca cinsiyetin öneminin göz önünde bulundurulması gerektiği sonucuna vardılar.
Denetim
Afet risk azaltma yaklaşımı hükûmetin afet riskini azaltma rolünü yeniden tanımlamayı gerektirir. Genel olarak ulusal hükûmetlerin Afet risk azaltmanın temel aktörleri olması gerektiği konusunda görüş birliği vardır. Hükûmetlerin; büyük ölçekli afet risk azaltma uygulamaları için kapasite ve kaynak, diğerlerinin çalışmalarını koordine etmek için bir vekil, yasaların çatısını ve gerekli politikayı yaratma ve vatandaşlarının güvenliğini sağlama görevi vardır. Bu politikalar ve programlar uyumlu olmak zorundadır. Çoğu araştırma, bazı hükûmetlerin afet yönetiminde diğerlerinden niçin çok daha başarılı olduğunu cevaplamaya ihtiyaç duymuş olmakla birlikte hala genel bir fikir birliği yoktur. Merkez hükûmetler ve diğer aktörler arasındaki değişen ilişkiyi araştırmak için başka bir alan gerekli olabilir.
Hesap verilebilirlik ve haklar
Hesap verilebilirlik ilkesi, Afet risk azaltmada katılım ve gerçek ortaklıkların merkezine uzanır. Bu durum, demokratik bir denetime tabi olmayan, özel sektör ve kâr amacı gütmeyen organizasyonların, demokratik süreç boyunca sorumlu olması beklenen devlet kurumları için geçerlidir. Hesap verilebilirlik, öncelikli olarak afet durumlarından etkilenen ve tehlikelere karşı savunmasız olan kişilere yönelik olmalıdır.
Uluslararası yardım ve kalkınma için çalışan pek çok kurum, şimdi “hak temelli” yaklaşıma kendilerini adamıştır. Bu, insan hakları olarak kabul edilmesi gerektiğine inanan bir kurumun, insan haklarını ve diğer hakları kapsama eğilimidir. Afetlere karşı güvenlik, bazı uluslararası kodları ele almasına rağmen, genellikle genel bir hak olarak görülmez. “Güvenlik Hakkı” fikri bazı çevrelerde tartışılmaktadır.
Politika ve yatırım
2012 Haziran çalışmasında, Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü araştırmacıları 2015'te kararlaştırılacak olan uluslararası politik çatıda afet risk yönetimine daha fazla odaklanma ihtiyacını vurgulamıştır. Afetlerin ekonomik maliyetleri yükseliyor, ancak şu an en insancıl yatırımlar gelecek riskleri yönetmekten ziyade afetleri karşılamaya harcanıyor. Araştırmacılar devam eden bu örnekleri tartışmak isterlerse eğer, o zaman yeniden yapılanma ve yardım harcamaları sürdürülemez bir hal alacaktır. Daha gelişmiş bir kanıta dayalı, gelişmiş siyasi bağlılık ve politik alanlardaki iletişimin oluşması afet risk yönetimini bu kaynaştırma için gerekli kılacaktır.
Ek görüşler, ayrıca, afet riskini azaltma politikasında güçlü bir cinsiyet algısına ihtiyaç duyulduğunu vurgular. Çalışmalar, kadınların doğal afetlerden orantısız olarak etkilendiğini göstermiştir. Hint Okyanusu'nda 2004 tsunami sonrasında, Endonezya'nın Aceh Besar ve Kuzey Aceh illerinde ölümlerin %77 ve %72'si kadınlardan oluşuyordu ve Hindistan'da ölen insanların %62'si kadındı. Cinsiyete duyarlı bir yaklaşım; kadınların erkeklerin, kız çocuklarının ve erkek çocuklarının farklı bir şekilde nasıl etkilendiğini ve insanların belirli endişelerinin, ihtiyaçlarının, güvenlik açıklarının politik şeklini belirlerdi.
Sendai Çerçevesi (2015-2030)
Mart 2015'te, 10 yaşındaki HYOGO Çerçevesi sona erdi ve Sendai Çerçevesi ile yer değiştirdi. Bu çerçevede 4 öncelik öne çıktı: afet riskini anlama, afet riskini yönetmek için afet risk yönetimini güçlendirme, esneklik için afet riskini azaltmada yatırım, etkili bir karşılık için afet hazırlıklarını artırma ve rehabilitasyon, yeniden yapılandırma ve geri kazanımda ise eskiyi daha iyi inşa etme. Sendai Çerçevesi'nin amacını ve sonucun elde edilmesinde küresel gelişim değerlendirmesini desteklemek için 7 küresel hedef kabul edilmiştir:
2030'a kadar küresel afet ölümlerini önemli bir şekilde azaltma,
2005-2015'le karşılaştırmak için 2020-2030 arasında 100.000 küresel ölüm başına daha düşük bir yüzdeyi amaçlama,
2030'a kadar küresel gayri safi yurt içi hâsıla ile ilgili afet ekonomik kaybı direkt olarak azaltma
2030'a kadar, esnekliklerini geliştirmek dâhil, aralarında eğitim ve sağlık kurumlarının da bulunduğu, temel hizmetleri bozan ve önemli alt yapıya zarar veren afetleri önemli bir şekilde azaltma,
2020'ye kadar yerel ve ulusal afet risk azaltma stratejileri ile ülkelerin sayısını önemli bir şekilde artırma.
2030'a kadar ulusal eylemlerin uygulanma çerçevesini tamamlamak için yeterli ve sürdürülebilir destek aracılığı ile gelişen ülkelerle uluslararası işbirliğini önemli bir şekilde geliştirme
2030'a kadar insanlar tarafından çoklu afet erken uyarı sistemlerine, afet risk bilgilendirme ve değerlendirmeye erişim ve kullanılabilirliği önemli bir şekilde artırma
Sendai belgeleri ortak standartlar ve ulaşılabilir hedefler ile kapsamlı bir çerçeve ve afet riskinin azaltılması için yasal dayanaklı bir yapı ortaya çıkarmıştır.
Acil durum hazırlığı
İnsancıl sistemin artan ağır yükünü hafifletecek ve uzun süreli uğraşın maliyetini azaltacak olan, mevcut olarak işleyen ve sürdürülebilir bir ulusal sistemde dönüştürülebilir bir potansiyele sahiptir. Ancak, finansın nereden olacağı karmaşıktır. Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü raporları Acil durum hazırlığı için mevcut finansı geliştirmenin bir avantaj olduğunu öne sürse de, tamamen mevcut sistemi güçlendirmek için yeterli değildir. Artan değişimler yine de boşluklar bırakacaktır. Uzun süreli afet risk azaltmayı geliştirmek için küresel çözümler düşünülmelidir.
Türkiye'de Afet Risk Azaltma Çalışmaları
Özellikle 1999 Gölcük depreminden sonra ilgili alanda çalışmalar yapan tüm kurum ve kuruluşlar, afet eğitimi konusuna büyük önem vererek, bu yönde çalışmalar gerçekleştirmeye başlamışlardır.
Afetler ve afet yönetiminde büyüyen bir ilgi ile yerelden küresel seviyeye kadar, konu ile ilgili pek çok konferans ve seminer düzenlenmiştir. Düzenlenen uluslararası konferanslar şunlardır:
TIEMS yıllık konferansı, Uluslararası acil durum yönetim topluluğu
Uluslararası Afet ve Risk Konferansı (IDRC) ve Semineri,
Uluslararası Sosyoloji Birliğinin Dünya Sosyoloji Kongresinin bir bölümü olarak düzenlenen Uluslararası Afetleri Araştırma Komite Toplantısı (IRCD)
Değerlendirme
Afetlerin neden olduğu ekonomik sonuçlar çok yüksek olup birçok ülkenin mali düzenini olumsuz yönde etkilemektedir. Afetler on yıllarca süren bir dönemde edinilen kazanımları bazen birkaç saniyede silip süpürmektedir. Bu nedenle afet risklerini azaltma faaliyetlerine daha fazla kaynak aktarılması gerekmektedir.