Kral Kazimir'in ölümünden (1492) sonra tahta Johan Albrecht'in (1492-1501) çıkması üzerine 1489 Antlaşması yenilenerek 6 Nisan 1494'te bu defa (ilk defa olmak üzere) ticarî düzenlemeleri de içeren yeni bir antlaşma imzalandı. Bununla birlikte,
koşullardan memnun olmayan Leh Kralı Albrecht 1496 yılında daha hakkaniyetli bir antlaşma imzalanması için elçi gönderdiyse de, tekliflerinin kabul edilmemesi[7] üzerine, Kili ve Akkerman limanlarını yeniden elde etmek ve Karadeniz'e tekrar erişim sağlayabilmek amacıyla savaş hazırlıklarına girişti. Bunun üzerine, (1487 yılında Osmanlı tâbiyetini kesin olarak kabul etmiş bulunan) Boğdan PrensiBüyük Ştefan'ın II. Bayezid'e gönderdiği iki mektupla, Kral Olbracht'ın Krakov'da asker toplayarak savaş hazırlığı içinde olduğunu ikaz ederek, yardım talebinde bulundu.[8] Aynı yıl Leh ordusunun Boğdan'a kuzeyden taarruzuyla Osmanlı-Lehistan Savaşı da başlamış oldu.
1497 Mayıs-Haziran döneminde Podolya'da toplanan Leh ordusu, Ağustos başında Turla nehrini aşarak kuzeyden Boğdan topraklarına girdi. Osmanlı Padişahı II. Bayezid'ın Boğdan Prensliği'ne yardım için görevlendirdiği Silistre BeylerbeyiMesih Paşa voyvodası Yahya Ağa komutasında bir birlik gönderdi.[9] 500-600 yeniçeriden oluşan bu birlik Roman kasabasında Boğdan ordusuna katıldı.[10] Leh ordusu 24 Eylül-19 Ekim arasında başkent Suçeva'yı kuşattıysa da, yenilerek geri çekilmek zorunda kaldı.
Çekilen Leh ordusunu takip eden (Osmanlı ve Eflak askerleriyle de takviyeli) Boğdan ordusu 26 Ekim 1497'de Kozmin Korusu Muharebesi'nde Leh ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı.[11][12]
Osmanlı İmparatorluğu, Lehistan Krallığı'nın 1497'deki saldırısına karşılık müteakip yıl bağlılarıyla birlikte topyekûn karşı taarruza geçti. Bu çerçevede, Akkerman Uçbeyi Malkoçoğlu Bali Bey komutasında toplanan yaklaşık 30.000 kişilik akıncı ordusu Lehistan topraklarına Osmanlı tarihinin en büyük akınlarından ikisini icra etti. 28 Nisan'da Turla nehrini aşarak Leh topraklarına giren akıncı birlikleri Nisan sonundan Haziran sonuna dek süren akında Sandomierz'e kadar ilerleyerek büyük tahribatta bulundular.[14][15] Aynı sefer mevsiminde Kırım atlıları Lehistan'ın İlbav'ı savunmak için topladığı milis birliklerinin dağılmasının ardından Podolya ve Galiçya'yı yağmaladı. Keza Boğdan Prensliği de Leh topraklarına girerek Pokutya bölgesini işgal ve ilhak etti. 1498 Kasım ortasında Malkoçoğlu Bali Bey komutasındaki akıncı ordusu ikinci kez Leh topraklarına girdi ve ilkbahardaki gibi büyük bir tahribata neden oldu. Bununla birlikte, alışılageldik sefer mevsiminin haricinde icra edilen bu ikinci akının ardından yeniden Osmanlı topraklarına girdikten sonra, 10-23 Ocak 1499 tarihlerinde mevsim normallerinin ötesinde soğuk geçen kış koşulları nedeniyle akıncılar ve atlardan kaydadeğer kayıplar da meydana geldi.[16]
1499 yılında Kırım atlıları Belz civarını, Podolya'yı ve Bratslav'ı, 1500 yılı ilkbaharında ise ise Moskova Knezliği'yle ittifak halindeki Mengli Giray'ın[17] oğullarının komutasındaki Kırım ordusu Kiev ve Volhinya'yı yağmalarken, bazı birlikler ise Vistül nehirne kadar erişip Belz ve Chełm çevresini tahrip etti.[18]Lehistan Krallığı'nın harekete geçirdiği milis kuvvetleri yetişmeden Kırım ordusu büyük ganimetlerle üslerine geri döndü. Sonbaharda bu defa Mengli Giray komutasında ikinci bir akın harekâtına girişen Kırım ordusu bu defa 50.000 esirle Kırım'a döndü.
Taraflar arasında 1499 yılının ikinci yarısında başlayan barış arayışları neticesinde, önce 25 Şubat 1500 tarihinde ateşkes antlaşması imzalandı ve çatışmalar durdu. 19 Temmuz 1501'de ise barış antlaşması imzalandı. Bununla birlikte, eşzamanlı olarak Leh Kralı Johan Albert'in 17 Haziran'da ölümü üzerine, kardeşi Alexander'in 12 Aralık 1501'de Leh tahtına çıkmasının ardından, 9 Ekim 1502'de antlaşma yenilendi.
25 Şubat 1500 tarihinde imzalanan ateşkes antlaşması Osmanlı-Lehistan ilişkilerinde önemli bir dönüm noktasını teşkil etti ve 1620 yılında başlayan savaşa kadar iki ülke arasında 120 yıllık bir barış dönemi hâkim oldu.
Buna mukabil, Lehistan Krallığı'yla birlik halindeki Litvanya Büyük Düklüğü ile Osmanlılara henüz 25 yıl önce tâbi olmakla birlikte dış siyasetinde halen bağımsız hareket eden Kırım Hanlığı arasındaki müzakereler, Karadeniz'in kuzeyine 1480'den beri hâkim olan Kırım-Moskova ittifakına karşı Litvanya-Altınordu ittifakı şeklindeki kamplaşma devam etti. Bu nedenle, bu kamplaşmalar arasındaki çatışmalar Osmanlı-Lehistan barışından bağımsız olarak devam etti.
Savaş sonrası
1498-1499 kışından beri zorlu geçen kış mevsimleri, ordusu atlılara dayalı Altınordu odaklı siyasi gelişmeler Karadeniz kuzeyindeki durumu ciddi anlamda etkiledi. Nitekim, Altınordu HanıŞeyh Ahmed, Akkerman civarını yurtluk olarak kullanma talebinin Osmanlı İmparatorluğu tarafından reddedilmesi üzerine, yeniden eski müttefiki Litvanya'yla yakınlaştı. 1500-1501 dönemindeki elçi teatileri sonucunda Altınordu arzu ettiği sonucu alamazken, ülkesi Kırım akınları nedeniyle büyük tahribata uğrayan ve doğuda (Kırım Hanlığı'nın müttefiki) Moskova'nın 1500 yılında başlattığı savaşta yenilgilerle karşılaşan Litvanya Büyük Dükü Alexander en azından güney cephesinde barışı sağlama ümidiyle 27 Kasım 1500'de Kiev Voyvodası Dimitri Putyatiç'i Mengli Giray'ın huzuruna gönderdiyse de, olumlu yanıt alamadı.
Bütün bu diplomatik girişimlerin sonuçsuz kalması ya da başarısız olması sonrasında sahada askeri çarpışmalar hız kazandı. 4 Kasım 1501'de Moskova ordusu Litvanya ordusunu Mstsislaw'da büyük bir yenilgiye uğrattı. Eşzamanlı olarak Kırım ordusu Litvanya toprakları üzerinden Lehistan'a kadar uzanarak Sandomierz Voyvodalığının topraklarını yağmaladı. Altınordu ise Moskova'ya bağlı Novhorod-Siverskyi ve Rylsk'yı ele geçirdi. Bu başarılarına güvenerek kışlamak için Litvanya'dan Kiev'i talep eden Şeyh Ahmed red yanıtı alınca, Kaniv'e yerleşti. Bununla birlikte, yine çok sert geçen 1501/1502 kışı Altınordu'nun büyük insan ve at kaybına yolaçtı.[19] 1502 ilkbaharında Kırım üzerine yürümek isteyen Şeyh Ahmed, yıpranmış ordusunun büyük bölümünün (ve eşinin) Kırım Hanı Mengli Giray'ın safına geçmesiyle karşı karşıya kaldı. Ordusunun kalan kısmının Kırım ordusuna yenilmesinin ardından, Litvanya'ya sığınmasıyla[20]Altınordu tarihe karıştı.[21]
Kaynakça
^"Ottoman-Polish Diplamatic Relations (15th-18th Century): An Annotated Edition of Ahdnâmes and Other Documents", Dariusz Kolodziejczyk, Leiden (2000), s.99-100
^"Pamyatniki Diplomatiçeskiy Snoşeniy Moskovskova Gasudarstva s Krımskoyu i Nogayskoyu Ordamı i Turtsiyey" (Rusça), G.F. Karpov, c.1, s.16
^"Țările Romăne și Polonia Secolele XIV-XVI" (Romence), Veniamin Ciobanu, s. 81
^"Osmanlı Devleti ve Eflak-Boğdan İlişkileri
(1574-1634)", Yusuf Heper, Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (2020), s.78
^"Ottoman-Polish Diplamatic Relations (15th-18th Century): An Annotated Edition of Ahdnâmes and Other Documents", Dariusz Kolodziejczyk, Leiden (2000), s.223
^"Katolog dokumantów tureckich ze zbiorów polskich" (Lehçe), Zygmunt Abrachamowicz, Varşova (1959), c.1, s.22
^"Domnia lui Ștefan cel Mare. Repere cronologice" (Romence), Vasile M. Demciuc, 2004, Codrul Cosminului (10): 3–12. ISSN 1224-032X, s.11
^"The Battle of Cosmin Forest", Tadeusz Grabarczyk, The Oxford Encyclopedia of Medieval Warfare and Military Technology, Oxford University Press (2010), c.1
^"Devletler ve Hanedanlar", Yılmaz Öztuna, Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları, Ankara (2005), c.4, s.160