İliç maden kazası, 13 Şubat 2024'te Erzincan'ın İliç ilçesindeki Çöpler altın madeninde siyanür liç işleminden sonra depolanan toprak yığınının saat 14.28'de heyelana dönüşmesi sonucu oluşan kazadır.[2] Hacmi yaklaşık 10 milyon m³ olarak hesaplanan bir kütlenin 200 metrelik bir yamaçtan 10 metre/saniye hızda hareket ederek Sabırlı Deresi'ne doğru 800 metre kaymış olduğu açıklanmıştır.[3] İlk açıklamalara göre liç yığının yayıldığı alanın 300 dönüm olduğu tahmin edilmektedir.[4]
Arka plan
Kazanın gerçekleştiği Çöpler altın madeni, Erzincan ilinin İliç ilçesinde Çöpler köyü yakınlarında kurulmuştur ve Anagold Madencilik A.Ş. tarafından işletilmektedir.[5] Anagold Madencilik şirketi 2009 yılında Çalık Holding'in yan kuruluşu Lidya Madencilik A.Ş. ve Amerikalı Alacer Gold Corp. tarafından Alacer Anagold Anonim Şirketi olarak kurulmuştur.[5][6] Çöpler madeninin inşası 2009 yılında başlamış olup 2010 yılında üretim faaliyetine geçmiştir.[7] 2020 yılında Alacer Gold Corp., Kanadalı bir şirket olan SSR Mining Inc. tarafından satın alınmıştır.[8]
Aralık 2010'dan beri altın üretimi yapılan, %20 hissesi Çalık Holding'e, işletimi Anagold Madencilik'e ait olan altın madenine 2022 yılında siyanür sızıntısı sebebiyle, çevreyi kirlettiği gerekçesiyle en üst sınırdan para cezası kesilmişti.[4]
Kurtarma ve etki azaltma çalışmaları
Maden işletmesi, yığın liç alanındaki çökme sonrası acil durum planının devreye sokulduğu ve yetkililere haber verilerek arama-kurtarma operasyonuna başlandığını bildirdi.[1]
13 Şubat 2024 günü gerçekleşen olayda dokuz madenci liç yığını altında kaldı.[9] Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar olay günü çalışanların madende bir çatlak tespit ettiğini, bunun üzerine madenin tahliye edildiğini doğruladı. Bayraktar, liç altında kalan 9 kişinin madene kontrol amaçlı döndüğünü ve o sırada heyelana yakalandıklarını belirtti.[10]
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, yığın altında kalan dokuz maden işçisinin isimlerini şu şekilde açıkladı: Ramazan Çimen, Hüseyin Kara, Mehmet Kazar, Adnan Keklik, Fahrettin Keklik, Kenan Öz, Abdurrahman Şahin, Uğur Yıldız ve Şaban Yılmaz.[11] İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, işçilerden beşinin göçük esnasında bir konteyner içerisinde, üçünün de bir araç içinde yer aldığını; bir diğerinin de şoför olarak farklı bir bölgedeki bir kamyon içeresinde olduğu belirtti.[12] Kayıplardan Uğur Yıldız'ın (32) cansız bedenine 53 gün sonra ulaşıldı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, olay yerinde 339'u arama-kurtarmada olmak üzere 1700'ü aşkın personelin görev yaptığını açıkladı.[3]Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, olay yerine 6 ambulans ve 2 UMKE ekibiyle beraber medikal kurtarma ve acil sağlık hizmeti ekiplerinin gönderildiğini belirtti.[12] Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, bölgeye 9 şehirden AFAD ekiplerinin gönderildiğini bildirdi.
5 Nisan günü ilk işçinin bedenine ulaşıldı.[13] 8 Haziran 2024 tarihinde ise kazadan 116 gün sonra son işçinin de naaşına ulaşıldı.[14]
Yargı ve ceza süreci
9 işçinin göçük altında kaldığı faciayla ilgili Adalet Bakanı Yılmaz Tunç 4 savcının soruşturma yürüttüğünü belirtti.[12] Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, olayın meydana gelmesinde kusuru bulunduğu değerlendirilen Anagold Madencilik A.Ş.'nin işveren vekili olan Kanada uyruklu bir kişinin de dahil olduğu toplam 8 kişiyi 14 Şubat'ta gözaltına aldığını açıkladı.[15] Bu kişilerden 6'sı tutuklanırken, 2 kişi de şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.[16] Bu kişilere ilaveten şirketin Türkiye müdürü olarak bilinen Cengiz Demirci de gözaltına alınıp adli kontrol şartıyla serbest kaldı.[16][17]
Olayın gerçekleşmesinin ardından, liç işleminin yapıldığı bölgedeki toprağın, civar bölgede bulunan Sabırlı Deresi'ne akmasından dolayı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı lisans şartlarının kalktığını gerekçe göstererek Anagold Madencilik'in bu maden için almış olduğu çevre izin ve lisans belgelerini iptal etti ve firmanın tüm üretimi durduruldu.[18][19][20][21]
Kazanın yankıları
Kazanın ardından maden işletmesinin %80'inin sahibi olan Kanada merkezli SSR Madencilik'in Toronto ve New York borsalarında işlem gören hisseleri %50'den fazla düşüş yaşadı.[4][22][23]
Türkiye'deki siyasi parti başkanları, olaya ilişkin üzüntülerini dile getirdi.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ise yaşanan olayın devam eden bir dava süreciyle ilişkisi bulunduğunu, öngörülebilir ve önlenebilir bir olay olduğunu öne sürdü.[24]
Kaynakça