İbn Rüşdcülük (Latince: Averroism) 13. yüzyılda latin hristiyan skolastisizmini etkileyen, İbn Rüşd çevirilerinin etrafında şekillenerek etkisini gösteren Aristotelesçi felsefi akım, görüş. İlk ve etkin takipçileri arasında; Brabantlı Siger, Daçyalı Boetius, Dry Townlu John (veya Jean de Secheville), Jondunlu John ve Padualı Marsiliu[1] gibi isimler bulunmaktadır.
Etimoloji
İbn Rüşd'ün Latınce isimlendirilişi olan Averroes 'den türetilmiştir. Averroism, ilk kez Akinolu Tomas tarafından kullanılarak isimleşmiştir.[2]
Ortaya çıkışı
Batıda 'Averroes' olarak tanınan İbn Rüşd, 12. yüzyılın ikinci yarısına kadar Avrupa'da tam olarak bilinmeyen Aristo’nun (ö. MÖ. 322) büyük yorumcusu olarak Endülüs'te ortaya çıkar. İbn Rüşd'ün ölümünden (1198) çok kısa bir süre sonra oluşan ‘Latin İbn Rüşdçülüğü’ akımı ile 13. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar devam eden sürede, Avrupa entelektüel hayatına yoğun bir şekilde etki eder. Bu etkileri 17, 18 ve hatta 19. yüzyıla kadar sürdürmek mümkündür.[3]
Etkisi
Orta Çağ felsefesinin derinden değiştirmiş ve Kilise'nin Hakikati'nin yanında, aklın hakikatini koymuştur. Hakikat'e ancak vahiy ile ulaşılabileceği görüşünden ayrılarak, akılla Hakikat'e ulaşılabileceği görüşünü ortaya çıkarmıştır. Müslümanlığın 10. ve 11. yüzyıllarda; Gazali, İbn Sina gibi isimlerle yaşadığı Platon ve Aristoteles felsefeleri üzerine tartışmaları, Hristiyan dünyası 13. yüzyılda İbn Rüşd çevirileri üzerinden yaşamaya başlamıştır.[4]
13. yüzyılda latinceye çevrilen Tehâfut et-Tehâfut el-Felâsife (Tutarsızlığın Tutarsızlığı) adlı İbn Rüşd'ün eserinin etkisi, sadece skolastiklerde değil, profesyonel olmayan özgür düşünce sahiplerinin üzerinde de olmuş ve eserin etkisinde kalarak ölümsüzlüğü inkâr edenler ve ‘İbn Rüşdcüler’ (Averroists) olarak adlandırılanlar oluşmuştur.[5] Profesyonel filozoflar arasındaki İbn Rüşd hayranlığı, özellikle Fransisken Rahipler arasında ve Paris Üniversitesi’nde bulunuyordu.[6]
Katolik Kilisesi'nin öğretim usulünü tehdit eden, Çift Hakikat Teorisi'nin tartışılması, Kilise tarafından yasaklamış ve İbn Rüşdcü akımın öncül öğretim görevlileri olan Brabantlı Siger, Dacialı Boetius gibi isimleri mahkûm edilmiştir.
Ayrıca, 13, yüzyıl sonunda Akinolu Tomas'ın hristiyanlığın felsefi dayanağını oluşturacağı görüşün temelini, bu tartışmalar sonucu ortaya çıkan çelişkili durumları uzlaştırarak oluşturduğu kabul edilmektedir.[7]
Çift Hakikat Hakkında
İbn Rüşdcüler, vahyin hakikati ile aklın hakikati olarak tanımlayarak kullandıkları çifte hakikat teorisini, 13. yüzyıl Kilisesi'nin otoritesine yönelik bir eleştiri olarak kullanmışlardır. İbn Rüşd’ün Hakikat görüşü ise;
bir ve aynı olan 'Hakikat'; felsefede, açık seçik ve akıl temeli üzerinde; teolojide ise mecazî terimlerle ifade edilir demiştir.[8]
aklın ve vahynin doğrularının farklı hakikatler olduğunu iddia etmeksizin; bu iki alanın, aynı doğruyu farklı yöntem ve biçimlerle ortaya koyacağını öne sürmüştür.[9]
hatta; dinin, aklı geri koyarak görmezden gelmesi bir tarafa, varolanları akıl ile değerlendirmeyi zorunlu tuttuğunu belirtmiştir.[10][11][12]
^[1] 7 Şubat 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Bkz. Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü, s. 191. | Selçuk Üni. İ.F. Dergisi, syf. 86 dipnotu kaynakçası