Yaşamaya değer olmayan hayat (Almanca: Lebensunwertes Leben), Nazi rejimine göre yaşamaya hakkı olmayan halk kesimleri için kullanılan bir Nazi terimi.[1] Terim, ciddi tıbbi sorunları olan ve Nazi Almanya'sının ırk politikasına göre büyük ölçüde aşağı sayılan kişileri içeriyordu. Bu kavram, Nazizm ideolojisinin önemli bir bileşenini oluşturdu ve sonunda Holokost'a yol açtı. Untermensch kavramına benzer, ancak daha kısıtlayıcıdır, alt insanlar, çünkü tüm "alt insanlar" yaşama değmez olarak görülmez.
"Ötanazi" programı 1939'da resmen kabul edildi ve Adolf Hitler'in kişisel kararıyla geldi. Toplama kampı mahkûmlarına karşı Eylem 14f13 aracılığıyla halk protestolarının programı durdurduğu 1941'de resmi olarak sona eren T4 operasyonu'dan kapsam ve kapsam olarak büyüdü. Bazı kültürel ve dini grupların ve fiziksel ve zihinsel engellilerin "ötenazisi", II. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar daha ihtiyatlı bir şekilde devam etti. Başlangıçta Alman hastanelerinde kullanılan öldürücü enjeksiyonlar ve şişelenmiş gaz zehirlenmesi gibi yöntemler genişletilerek, siyanürlü gaz odalarının özellikle Yahudilerin, Çingenelerin, komünistlerin, anarşistlerin ve politik muhalifler gibi karşıtkarınyok edilmesini kolaylaştırmak için Almanların inşa edildiği imha kamplarının oluşturulmasına temel oluşturacak şekilde genişletildi.[2][3][4][5]
Tarih
İfade ilk olarak iki profesör, hukukçu Karl Binding (Leipzig Üniversitesinden emekli) ve Leipzig Üniversiteden psikiyatrist Alfred Hoche tarafından 1920 tarihli bir kitap olan Die Freigabe der Vernichtung Lebensunwerten Lebens (Yaşama Değer Olmayan Yaşamın Yok Edilmesine İzin Vermek) başlığıyla basılı olarak ortaya çıktı.[6] Hoche'ye göre beyin hasarlı, zihinsel engelli, otistik ve psikiyatrik hastalığı olan bazı yaşayan insanlar "zihinsel olarak ölü", "insan safrası" ve "boş insan kabukları" idi. Hoche, bu tür insanları öldürmenin yararlı olduğuna inanıyordu ve bazı insanlar basitçe tek kullanımlık kabul edildi.[7] Daha sonra öldürme, Nazi düşüncesine göre 'ırksal olarak saf olmayan' veya 'ırksal olarak aşağı' kabul edilen insanları kapsayacak şekilde genişletildi.[8]
Konsept, Nazi ideologlarına göre yaşamaya değmeyenleri sistematik olarak öldürmek için kurulan Nazi imha kamplarıyla doruğa ulaştı. Ayrıca çeşitli insan deneylerini ve öjeni programlarını ve Nazi ırk politikalarını gerekçeli çıkardı.