Sezgisel yeme, vücudun açlık ve tatmin olmaya dair ipuçlarına verdiği tepkiye odaklanan bir yemek yeme yaklaşımıdır.[2][3] Yaygın diyetler aksine bireyin "kilo kontrolü"ne odaklanması yerine yiyeceklerle pozitif bir ilişki geliştirmesini amaçlar.[4] Sezgisel yeme, insanların diyet yapma, fiziksel sağlık, zihinsel ve sosyal olarak iyi olma hali hakkındaki görüşlerini değiştirerek tüm bunlara bütünsel bir yaklaşımla bakılabilmesini aşılamayı amaçlar.[1] Bununla birlikte, yiyecekler, fiziksel aktivite ve bedene karşı olumlu bir tutum ve ilişki oluşturmaya yardımcı olur.[4]
Evelyn Tribole ve Elyse Resch tarafından ortaya atılan "sezgisel yeme" terimi ilk olarak 1990'larda hakemli bir dergi makalesinde yer aldı.[5] 2012'de, Tribole ve Resch'in sezgisel yemenin on bileşenini tanımlayan ve üzerinde yürütülen bilimsel araştırmaları gözden geçiren Sezgisel Yeme: Sağlıklı Beslenme Alanında Çığır Açan Yaklaşım adlı kitabı yayınlandı.[1]
Özellikler
Çoğu diyetin aksine, sezgisel yeme, yiyeceklere "iyi veya kötü" olarak bakılmaması gerektiği şeklindeki zihniyetiyle belirli yiyecekleri yasaklamaya veya kısıtlamaya çalışmaz. Uygulayıcılar bunun yerine vücutlarını dinlemeye ve kendileri için doğru olanı yemeye teşvik edilir.[6]
Sezgisel yemenin, kısa süreli kilo kaybı için diyet yapmayla eşit derecede etkili olduğu; diyet yapmayan kontrol grubuyla kıyaslandığında ise ağırlığı önemli ölçüde daha fazla azalttığı gösterilmiştir.[5] Sezgisel yeme yoluyla uzun vadeli kilo kaybı mümkün olabilir ancak bu hipotez henüz bilimsel çalışmalarla yeterince desteklenememiştir.[5]
Diyabet hastalarına özyönetim eğitimi ve yaşam tarzına göre kilo verme programı ile sezgisel yeme yaklaşımının çalışıldığı bir araştırmada iki yöntemin de benzer olumlu etkilerinin olduğu görülmüştür ancak diyabet hastalarında sezgisel yemenin etkililiğiyle ilgili daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.[7]
Fazla kilolu veya obez hamile kadınlarda, sezgisel yeme aynı zamanda glikoz seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilir.[7]
Sezgisel yeme, kolesterolü ve açlık glikoz seviyelerini düşürmeye, HbA 1C seviyelerini iyileştirmeye ve sistolik ve diyastolik kan basıncını düşürmeye yardımcı olabilir.[7][8]
Düzensiz yeme
2022'de yapılan bir inceleme, sezgisel yemenin düzensiz yeme davranışlarını azalttığı sonucuna ulaştı.[8]
Beden kabulü
2022'de yapılan bir inceleme, sezgisel yemenin diyet yapmayı ve kiloyla ilgili endişeleri azaltmaya yardımcı olduğunu buldu.[3]
2016 yılında yapılan bir inceleme, öz saygı ve öz şefkat ile ilişkili olduğunu buldu.[4] Başka bir çalışma, yaşam kalitesinin, beden imajının ve beden takdirinin artmasına yol açabileceğini buldu.[4][3]
2019'da yapılan bir araştırma, sezgisel yeme yaklaşımını uygulayan kadınların, genellikle diyet kültürü tarafından teşvik edilen "iyi" ve "kötü" yiyecek kavramlarını bırakıp daha dengeli, sürdürülebilir ve kısıtlayıcı olmayan bir şekilde yemelerine olanak tanıdığını ortaya çıkardı.[9]
Dezavantajlar ve sınırlamalar
Sezgisel yeme, bireylerin kilo vermesi ve sağlıklı bir yaşam sürmeleriyle ilgili muhtemel bir yaklaşım olarak gelişmektedir. Ancak araştırmacılar bu yaklaşımın kilo kaybını veya uzun vadede kilo vermeyi sağlayabileceğine dair yeterince destekleyici çalışmanın olmadığına vurgu yapmaktadır. Nitekim sezgisel yemenin amacı kilo vermek değil insanların besinlerle olan ilişkisini iyileştirmektedir. Bu sebeple doktorlar ve diyetisyenler bu "diyet dışı" diyet yaklaşımının sonuçlarının kişiden kişiye farklılık gösterdiği konusunda uyarılar yapmaktadır.[10]
Bazı insanlar sağlık durumları nedeniyle doktorlarının verdikleri yeme kısıtlamalarını ve diyetleri takip etmek zorundadır bu sebeple sezgisel yeme her bireyde uygulanabilir olmaktan çıkar. Yaklaşıma dair eleştirilerden biri de sezgisel yemenin çok özgür olması, belirli bir diyet planı veya yiyecek kısıtlaması olmamasıdır. Bu sebeple uygulamaya çalışan kişiler neyden ne kadar yiyeceğini kestirmekte zorlanabilirler. Yaklaşım, kişinin kendi açlık ve tokluk ipuçlarına doğru tepkileri verebilmesi temeline dayanır ancak insanların bu ipuçlarını fark etmeleri ve beden sinyallerine tepki verebilmeyi öğrenmeleri zor bir süreç olabilir.[11]