Neriman Samurçay (1923-2015), Türk bilim insanı, psikolog.
Türkiye'de psikoloji biliminin felsefeden özerkleşmesine öncülük etmiş ve klinik psikolojiye çok büyük katkılar yapmış bir bilim insanıdır.[1]
Hayatı
1923'te Denizli'de doğmuştur. Babası Reşat Alaz, annesi Fahrünnisa Alaz'dır. Adları Handan, Ferzan, Perihan olmak üzere 4 kardeştirler. Neriman Samurçay ise evin en büyük çocuğudur. Ondan önce doğan erkek kardeşini altı aylıkken, Perihan Hanımı ise hayatının erken bir döneminde kaybetmişlerdir. Babasının Devlet Demir Yolları'nda müfettiş olarak çalışmasından ötürü İzmir'e taşınmışlardır. Sanata olan ilgisi Buca'da okuduğu ortaokulda başlamıştır ve 14 yaşına kadar Buca'da yaşamıştır. Daha sonra babasının tayin olması sonucu Ankara'ya taşınmışlardır ve orada Ankara Kız Lisesi'ne başlamıştır.[1] Felsefe okuma isteği, felsefe hocası Tezer Taşkıran'dan etkilenmesiyle burada baş göstermiş ve fakültede felsefeye girmiştir. Ankara'da, Cebeci'de yaşamıştır. 1940'lı yıllarda Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde (DTCF) felsefe okurken, felsefe profesörü Olivier Lacombe'tan etkilenip Fransızca öğrenmiştir. Ayrıca, Muzaffer Sherif, Nusret Hızır, Behice Boran, estetik profesörü Suut Kemal Yetkin'den etkilenmiştir. Fakülteyi bitirince Olivier Lacombe, Samurçay'a asistanı olmasını teklif etmiştir ama Lacombe Paris'e gideceği için ve Neriman Samurçay burslu okuduğu için bu teklifi kabul edememiştir. Bunun yerine, Hilmi Ziya Ülken'in desteği ile fakültede Alexandre Vexliard'ın asistanı olarak kalmıştır.[1]
Hayatının ilerleyen döneminde ise Tevfik Samurçay ile evlenmiştir. İlk çocukları olan Sudan'ı altı aylıkken kaybetmişlerdir. 1954'te kızı Renan, 1959'da kızı Rengin'i dünyaya getirmiştir. Kendisine kanser tanısı konulmuş ve kanseri yenmiştir. Kızı Renan'a ise kendisine tanı konulduktan 15 yıl sonra kanser tanısı konulmuştur ama ne yazık ki kızını kanserden kaybetmiştir.[1]
Sanatla tanışması
Buca'daki ortaokulunun bahçesinde bulunan heykelleri ve havuzları görmesiyle sanata hayranlığı başlamıştır. Mandolin dersi veren hocası ile de müziğe ilgisinin olduğunu keşfetmiştir. Hocası Olivier Lacombe'tan (ve evindeki tablolardan) estetik hocası Suut Kemal Yetkin'e kadar pek çok kişiden etkilenmiştir. Paris'e gittiğinde sanat psikolojisi dersi almamıştır, onun yerine sanat ve psikoloji hakkında kendini heykel, resim, sinema ve psikanaliz, psikanaliz ve sanat gibi konuları içeren kitaplarla zenginleştirmiştir. Resmin psikoloji bağlamında incelemesini yapan ilk psikologlardan biri olmuştur.[1]
Kariyeri
1945'te Yozgat'ta hoca olduğu zamanlarda felsefe dersi vermiştir. Daha sonra da tayinini isteyip 1947'de Eskişehir'de iki yıl çalışmıştır. Ayrıca Sağlık Bakanlığı'na bağlı olarak Ankara Gevher Nesibe Sağlık Eğitim Enstitüsü'nde çalışmıştır. 1962'de Alexandre Vexliard'ın temin ettiği bursla Paris'e gitmiştir. Bir yıl orada çalışmış ve Prof. Dr. Rene Zazzo'nun yardımı ile iki yıl burs alıp orada doktarasını tamamlamıştır. Döndüğünde ise aynı doktora çalışmasını Türkiye'de de yapmış ve 1964'te bitirmiştir. Neriman Samurçay gönüllü olarak Perihan Çambel (kanser uzmanı) ile kanserin oluşumunda psikolojik faktörlerin rolü ile ilgili Ahmet Andiçen Kanser Hastanesi'nde çalışmıştır. Bu çalışma ilgisini çekmiş ve felsefeden klinik psikolojiye yönelmiştir. Kendisi bu ve buna benzer çalışmaları ile onkolojide çalışan ilk psikologlardan biri olmuştur. Aynı çalışmayı Paris'te yapmak istemiş ama ilk gittiği kinikte destek bulamamıştır. Daha sonra Henri Rousselle Hastanesi'ne geçmiş ve orada psikanalist olan Daniel Lagache ile klinik psikoloji çalışmıştır. Aynı zamanda çeşitli psikolojik testler, özellikle de projektif testler üzerine çalışmalar yapmıştır.[1] 1963'te Türkiye'ye dönüp Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde Alexander Vexliard'ın asistanı olmuştur. 1967'de ise “Geri Kalmış Çocuklar ve Karakter Güçlüğü Olan Çocukların Sınıflandırılması” başlıklı araştırmasıyla DTCF'den doktora derecesini almıştır. Paris'te 5-12 yaş arası çocukların psikosoyal gelişimi konusunda Mira Stambak tarafından geliştirilen testin değerlendirilmesi çalışmasına katılmıştır.[1] Bu sırada, 1969'da Uluslararası Çocuk Merkezi'nin yaratıcılıkla ilgili kursalarına devam etmiştir. 1972'de “Okul Öncesi Çocuklarında Grafik Faaliyet” başlıklı doçentlik tezini vermiştir. 1972-73 yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı doçentliğini "solcu" olduğu gerekçesiyle tasdik etmemiştir. Kendini Atatürkçü ve inkılapçı olarak tanımlamış, Milli Eğitim Bakanlığı'nı dava edip, kazanmıştır. Ankara Üniversitesi'nde öğretim üyeliği ve bölüm başkanlığı yapmıştır. Üniversitede Çağdaş Psikoloji Akımları dersini vermiştir. Tüm bunlara ek olarak, İnsan Hakları Vakfı'nda post-travmatik stres bozukluğu olan kişilerle gönüllü olarak çalışmıştır ve Türk Psikologlar Derneği Başkanlığı'nı yapmıştır.[1]
Kitaplar
Terapi yaklaşımı
Neriman Samurçay terapide genel olarak psikanaliz yaklaşımını benimsemiştir. Psikiyatrlarla işbirliği yaparak, seminerler düzenleyerek klinik eğitimini Paris'te almıştır. Terapiyi ise bir bütün olarak “fark etme-fark edilme“ şeklinde tanımlamıştır. Danışanın kendini saklamaması ve terapi sürecinin hızlanması için danışanlarına kendini açmaktan çekinmemiştir.[1] Irvin Yalom'dan etkilenmiştir ve danışanı yetişkin, ergen diye ayırmayıp her birini insan olarak değerlendirmiştir. Danışanı ve kendisini “aynı yolun yolcusu” olarak tanımlamıştır. Bazı danışanları ile terapi odasının dışında da görüşüp danışanların yaşamına etkide bulunmuştur. Psikanalist ve varoluşçu terapi birleşimi bu yaklaşımı Henri Rousselle Hastanesi'nde Rene Diatkine'den öğrenmiştir. Ek olarak, psikoterapide, Rorscach, TAT, CAT, Jean Le Men D-10 Testi, Charles Koch Ağaç Testi, Cümle Tamamlama Testi ve Torrence Yaratıclık Test'lerini kullanmıştır.[1]
Kaynakça