Mekke'nin yağmalanması

Mekke'nin yağmalanması
Karmatiler ile Abbasiler arasındaki savaşların bir kısmı

930'daki Arabistan haritası. Turuncu renkli Karmati bölgesi
Tarih11 Ocak 930
Bölge
Sonuç Karmatilerin zaferi
Taraflar
Karmatiler Abbasi Halifeliği
Komutanlar ve liderler
Ebu Tahir el-Cennebi Muhammed bin İsmail †


Mekke'nin yağmalanması, Bahreynli Karmatilerin, hac ibadeti sırasında Müslümanların kutsal şehri olan Mekke'yi yağmalamasıyla 11 Ocak 930'da gerçekleşti.

9. yüzyılın başlarından itibaren Bahreyn'de kurulan radikal bir İsmaili mezhebi olan Karmatiler, daha önce hac kervanlarına saldırmış, hatta 927-928 yıllarında Abbasiler'in kalbi olan Irak'ı işgal etmişlerdi. 928 yılında Karmati lider Ebu Tahir el-Cenabi, uzun zamandır beklenen ve kıyamet zamanını başlatacak ve mevcut dini kuralları geçersiz kılacak olan Mehdi, genç bir Farslı adam olan Ebu'l-Fadl el-İsfahani aracılığıyla geldiğine ikna oldu. Bunun sonucunda el-Cennebi, 929-930 kış aylarındaki Hac mevsiminde adamlarını Mekke'ye doğru yola çıkardı.

Karmatiler, hac ibadetini yerine getirmek için şehre girdiler. Ebu Tahir ve adamları şehre vardıklarında, Kabe'yi tavaf etmek için toplanan hacıları öldürmeye başladılar. Liderleri ise alaycı bir şekilde Kabe aracılığıyla ilahi koruma vaat eden Kuran ayetlerini haykırıyorlardı.(Ayetler:[1][2]) Cesetler gömülmeden bırakılırken, bir kısmı da kutsal Zemzem Kuyusu'na atıldı.[3] Ölenler arasında Mekke valisi, İbn Muharib olarak bilinen Muhammed bin İsmail de vardı.[4] Şehir sekiz ila on bir gün boyunca yağmalandı, hatta İslam'ın en kutsal mekanı olan Kabe bile yağmalandı ve Hacer-ül Esved de dahil olmak üzere içindeki bütün süslemeler ve kutsal emanetler Bahreyn'e götürüldü. Bu hareket, Karmatiler ile İslam dünyası arasında tam bir kopuş anlamına geliyordu ve bunu 931 yılında el-İsfahani Karmatili inannanlara mehdiliğini ilan etti. Ancak kısa süre sonra sahte bir mehdi olduğu anlaşıldı ve öldürüldü. Bahreyn'de İslam hukuku yeniden tesis edildi ve Karmatiler Abbasi hükümetiyle müzakerelere girdiler. Bunun sonucunda 939'da bir barış antlaşması imzalandı ve sonunda Hacer-ül Esved 951'de Mekke'ye geri getirildi.

Saldırının nedenleri

Karmatilerin bu saldırı ve Hacer-ül Esved'i çalma motivasyonu hâlâ belirsizliğini koruyor.[5] Tarihçi Hugh N. Kennedy'ye göre, "Hükümetten [Hacer-ül Esved'in] iadesi karşılığında kesinlikle tavizler beklemiş olmalılar ve hatta sunduğu ticaret fırsatlarıyla Hac'ı kendi başkentleri [el-Ahsa]'ya yönlendirmeyi ummuş olabilirler".[5] Ancak Karmatilerin Hac ibadetini el-Ahsa'ya kaydırmayı amaçladıkları varsayımı, İsmaililiğin ilk modern alimlerinden biri olan Michael Jan de Goeje de dahil olmak üzere birçok tarihçi tarafından sorgulanmıştır.[4]

Tarihçi Heinz Halm'ın da belirttiği gibi, saldırı, Karmatiler tarafından gaspçı olarak görülen Abbasilere karşı yapılan basit bir baskın değildi: Kabe'nin yağmalanması, Karmatiler ile İslam arasındaki bağları etkili bir şekilde koparan bir kutsallığa aykırılık eylemiydi.[3] Karmati doktrini, daha önceki tüm vahyedilmiş dinlerin (Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam) ve bunların kutsal kitaplarının sadece birer örtü olduğunu ileri sürmüştür: Bunlar, cennette uygulandığı gibi, batıni gerçek dini gizlemeyi amaçlayan dışsal biçimler ve kurallar dayatmışlardır. Mehdi gelişi yalnızca son zamanların habercisi olmayacak, aynı zamanda bu ezoterik gerçekleri ortaya çıkaracak ve insanlığı dini hukukun dışsal kısıtlamalarından kurtaracaktır.[6] Surelerin alaycı bir şekilde okunması, Halm tarafından Karmatilerin "Kur'an vahyinin yanlış olduğunu kanıtlama" yönündeki açık arzusu olarak açıklanmaktadır [3] ve Mekke'nin yağmalanması, onların mehdi yeryüzünde Tanrı olarak ortaya çıkmasıyla birlikte tüm önceki dinlerin yanlış gösterildiğine ve bu nedenle kendilerinin ve sembollerinin terk edilmesi gerektiğine olan inançlarıyla tutarlıdır.[3] Tarihçi Farhad Daftary'ye göre, Hacer-ül Esved'in el-Ahsa'ya taşınması "muhtemelen İslam döneminin sonunu" ve yeni mesih çağının başlangıcını simgeliyordu.[6] El-İsfahani 931'e kadar kamuoyuna açıklanmamış olsa da Halm, 930 olaylarının büyük ihtimalle Ebu Tahir'in kendisine yüklediği mesih beklentileriyle bağlantılı olduğunu ve mehdinin ortaya çıkışı için sahneyi hazırlamayı amaçladığını ileri sürmektedir.[3]

Sonrası

Mekke'nin yağmalanması ve en kutsal Müslüman mekanlarının tahrip edilmesi Müslüman dünyasında büyük bir şok ve öfkeye yol açtı [4] [6] ve Abbasi hükümetinin zayıflığını ortaya koydu.[7] Hem Abbasiler hem de Fatımi halifesi Abdullah el-Mehdi, Ebu Tahir'e kınama mektupları göndererek Hacer-ül Esved'in derhal iade edilmesini talep ettiler.[6] [8] Mektuplar dikkate alınmadı ve Ebu Tahir gücünü genişletmeye devam etti. Umman'ı fethettikten sonra Irak'ı işgalini tekrarlamaya hazır görünüyordu, ancak adamları 931'de Kufe'yi 25 gün boyunca ele geçirip yağmalasa da aniden Bahreyn'e geri döndü.[4] [6]

Bunun sebebi muhtemelen, yaşayan bir tanrı olarak tapınılan el-İsfahani'nin önde gelen Karmatilerden birkaçını idam ettiren giderek tuhaflaşan ve baskıcı davranışlarıydı. Bu, Ebu Tahir'in annesi de dahil olmak üzere, direnişe yol açtı. Sözde mehdi sınandı, mucizeler yaratma yeteneğinden yoksun olduğu ortaya çıktı ve öldürüldü.[3] [8] Ebu Tahir, Bahreyn üzerindeki iktidarını koruyabildi ve Karmati liderliği tüm bu olayı bir hata olarak kınadı ve daha önceki İslam hukukuna bağlılığına geri döndü.[6] [3] Sahte Mehdi olayı, Ebu Tahir'in itibarını zedeledi ve birçoğu Bahreyn'i terk edip çeşitli bölgesel savaş ağalarının ordularında hizmet arayan Karmatilerin moralini bozdu.[6]

İlerleyen yıllarda Bahreyn Karmatileri Abbasi hükümetiyle müzakerelere girdiler ve bunun sonucunda 939 yılında bir barış antlaşması imzalandı ve en sonunda Hacer-ül Esved 951 yılında Mekke'ye geri getirildi. Bu olaylar, Hugh Kennedy'nin ifadesiyle, "Karmati devletinin Müslüman siyasi düzenine asimile olmasını" işaret ediyordu.[6] [5] Doğu ve kuzey Arap yarımadasındaki baskın güç olarak Karmatiler, Hac kervanlarının iyi muhafızları olarak hizmetlerini sunmaya bile başladılar. [9] Banu Sulaym'ın Bedevi kabilesi 966'da kervanlara baskın düzenlediğinde, Karmatiler onları ganimetlerini geri vermeye zorladılar.[9] Fatımilerin Mısır'ı fethi ve ardından gelen Fatımilerin Levant'ı istila etmesi bu karlı girişimi sekteye uğratma tehdidinde bulunduğunda, Karmati lideri el-Hasan el-Asam, rakip İsmaili imparatorluğuna karşı Abbasilerle ortak dava açmaktan çekinmedi. Fatımilerden alınan şehirlerde, Karmatiler Cuma hutbesinin Abbasi halifesi el-Muti adına okunmasını bile sağladılar.[9] Sonunda Fatımiler galip geldi ve 975'te bölgedeki Karmati gücü tamamen kırıldı.[9]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Ayetleri, Kur'an. "Kureyş suresi, 3. ayet meali (106:3) - Kur'an Ayetleri". www.kuranayetleri.net. 14 Aralık 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2024. 
  2. ^ "Âl-i İmrân Suresi 97. ayeti ve meali | Kuran ve Meali". www.kuranvemeali.com. 3 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2024. 
  3. ^ a b c d e f g Halm 1991.
  4. ^ a b c d Rezazadeh Langaroodi 2015.
  5. ^ a b c Kennedy 2023.
  6. ^ a b c d e f g h Daftary 2007.
  7. ^ Kennedy 2013.
  8. ^ a b Madelung 1996.
  9. ^ a b c d Halm 2003.