Lenin'in vurulması veya Lenin suikastı, 30 Ağustos 1918 günü Bolşevik lider Vladimir Lenin'e yapılan suikast girişimi. Olay günü Lenin, Moskova'da bulunan "Orak-Çekiç" adındaki bir silah fabrikasında Ekim Devrimi hakkında konuşma yapmaktaydı. Konuşmasının ardından fabrikadan ayrılıp arabasına binerken Fanya Kaplan tarafından üç kez ateş edilerek vuruldu.[1]
Daha önceki suikast girişimleri
1 Ocak 1918'de Lenin'e ilk suikast girişimi gerçekleştirildi. Lenin suikasttan yara almadan kurtuldu, yanında yer alan Fritz Platten hafif yaralandı. Geçici Hükûmet'in eski bakanlarından biri olan Nikolay Nekrasov'un bu suikastle ilişkili olduğu iddia edildi.[2] 22 Ocak 1918 günü Sovyet komutan Mihail Bonç-Bruyeviç ile buluşan Lenin ikinci suikast girişimine uğradı, ancak Çeka tarafından komplo ortaya çıkarıldı.[3]
16 yaşındayken Kiev'de anarşist bir grubun üyesi olan[5] ve yıllar sonra Sosyalist Devrimci Parti'ye giren Fanya Kaplan, Lenin'i vurma kararı almış ve eylemi Lenin'in fabrikada konuştuğu 30 Ağustos günü yapmayı planlamıştır.[6] Olay günü, aynı yıl kamulaştırılmış olan fabrikada yaptığı konuşmasını bitirdikten sonra Lenin binadan ayrıldı ve arabasına yöneldi. Kaplan Lenin'e seslendi ve kendisine döndüğü sırada üç el ateş etti. Bir kurşun hedefini bulmazken kurşunlardan ikisi Lenin'i, sol omzundan ve çene-boyun kısmından vurdu. Kurşunlardan biri sol akciğerinin bir kısmını parçaladı ve köprücük kemiğinde kaldı, diğeri ise sol omzuna saplandı.[4] Lenin derhal Kremlin'deki odasına götürüldü. Suikast girişiminin örgütlü olmasından şüphelenildiği için ilk anda hastaneye götürülmedi ve Kremlin'e doktorlar çağrılmak suretiyle tedavi altına alındı. Fakat doktorlar hastane ortamı olmaksızın kurşunları çıkartamayacaklarını söylenince Lenin'i hastaneye yatırma kararı alındı. Saldırı sonrasında Lenin ağır yaralanmasına rağmen kurtuldu, fakat hiçbir zaman tam olarak iyileşemedi ve son dönemlerindeki rahatsızlıkları da bu suikaste bağlı olarak ortaya çıktı.[7]
Kaplan derhal gözaltına alınır ve yeni Sovyet devletinin ilk güvenlik kurumu olan Çeka tarafından sorgulanır. Kaplan, Lenin'i vurmayı uzun süredir düşündüğünü ve Kurucu Meclis'in kapatılmasının buna neden olduğunu söyler.
Sadece aşağıdaki açıklamaları yapar:
“
"Benim adım Fanya Kaplan. Bugün Lenin’i vurdum. Bunu tek başıma gerçekleştirdim. Silahı kimden temin ettiğimi söylemeyeceğim. Hiçbir ayrıntıyı söylemeyeceğim. Lenin’i öldürmeye çoktandır karar vermiştim. Bence o devrime ihanet etmiştir. Kiev’de Çarlık yöneticisine suikast girişiminden ötürü Akatui'ye sürgüne gönderilmiştim. Burada 11 yıl kürek mahkûmu oldum. Devrimden sonra serbest kaldım. Kurucu Meclis’den yanaydım ve hala da öyleyim."
„
Kaplan'ın suç ortaklarını ifşa etmeyeceği anlaşılınca 3 Eylül 1918 günü kurşuna dizilerek idam edildi. İnfaz, bizzat dönemin önde gelen Bolşevik kadrolarından olan Yakov Sverdlov tarafından yönetildi. Tetiği çekecek kişi Baltık Filosu'ndan Pavel Malkov olarak belirlendi. Sverdlov, Kaplan'ın vurulduktan sonra gömülmemesi emrini verdi ve Malkov'a "Hiçbir izinin kalmaması için tüm kalıntıları yok edilmeli" dedi. Malkov daha sonra infaz anındaki hislerine dair "Bir insanın, özellikle de bir kadının infazı kolay bir şey değildi. Ağır, oldukça ağır bir sorumluluktu. Ama o ana kadar asla bundan daha haklı bir emri uygulamak üzere görevlendirilmemiştim." ifadelerini kullanmıştır.[4]
Suikastın ertesi günü çıkan Bolşevik gazetesi Krasnaya Gazeta'da şu ifadeler yer aldı:[4]
“
"Özgürlük için savaşanların kanı ve acıyla sertleştirdiğimiz kalplerimizi çeliğe dönüştüreceğiz. Kalplerimizi acımasız, sert ve sarsılmaz hale getireceğiz, böylece merhamet asla sızamayacak içlerine ve böylece düşman kanı denizindeki kıpırtıları görünmeyecek. (…) Lenin ve Uritski, Zinovyev ve Volodarski’nin kanına karşılık, bırakın burjuvazinin kanını sel olsun -daha fazla kan, alabildiğine fazla."
„
Geleneği
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Kaplan'ın itibarının iade edilmesi ve suçunun affedilmesi için Ekim 2019'da İnsan Hakları için Rus Avukatlar Birliği tarafından mahkemeye yapılan talep, Rusya Federasyonu Başsavcılığı tarafından konuya dair tatmin edici delil bulunmadığı için reddedilmiştir.[8]
Moskova'da Lenin'in vurulduğu yerde bir anıt bulunmaktadır.
“
Tüm dünyanın ezilenleri bilsin ki tam burada kapitalist karşı-devrimciler dünya proletaryasının lideri Vladimir İlyiç Lenin'in hayatına ve emeğine kast etmişlerdir.