Harry Caine takma adını kullanan Mateo Blanco (Lluís Homar) senaryo yazarak yaşayan kör bir sanatçıdır. 14 yıl önce geçirdiği bir trafik kazasında gözlerini, aynı kazada birlikte kaçtığı sevgilisi Magdalena (Penélope Cruz) ise hayatını kaybetmiştir. Hem arkadaşı, hem yapımcısı olan arkadaşı Judit (Blanca Portillo) ve Judit'in oğlu Diego (Tamar Novas), Blanco'nun iki önemli yardımcısıdır. Bir gün unutmak istedikleri geçmişinden gelen bir adam Blanco'yu geçmişi ile yüzleşmeye iter.
Film geriye döner ve filmin ana kahramanı olan Lena (Penélope Cruz) ile tanışırız. Lena, Ernesto Martel'in (José Luis Gómez) yanında sekreter olarak çalışmaktadır. Martel, zengin bir iş adamıdır, Lena'ya tutkulu bir yakınlık duymaktadır ve nihayet Lena'nın babasının hastalığı ile aradığı fırsatı bulur. Lena, Martel'in metresi olarak yaşamaya başlar. Yaşadığı satın alınmış bir mal olma hali Lena'yı iyice sıkar ve oyuncu olmaya karar verir. Oyuncu seçimlerinde tanıştığı Blanco ile aralarında bir aşk başlar ve bunu Martel'den gizlerler. Lena'ya ölümcül bir tutkuyla bağlı olan Martel çiftin peşine eşcinsel oğlu Ray X'i takar.
Film 14 yıllık iki dönem arasında geliş gidişlerle devam eder ve diğer Almadovar filmlerinde olduğu gibi beklenmedik sürprizler ortaya çıkar.
Film, festivallerde umulan başarıyı gösteremediği gibi yönetmenlerden de aşırı övgüler alamadı. Fatih Özgüven, Radikal'deki köşesinde filmin bir Almadovar filmi için "hayal kırıklığı" olduğunu yazdı.[1] Alper Turgut ise Kırık Kucaklaşmalar, kesinlikle Almadovar'ın en iyi filmi değil. Ama inadına davetkâr ve seyredilmeye değer. şeklinde bir değerlendirmeyle filmin kaçırılmaması gerektiğini belirtti.[2]
Buna karşın Ali Erden, filmin, yönetmenin Çıplak Ten, Annem Hakkında Her Şey ve Konuş Onunla filmleri ile birlikte "unutulmayacak" filmlerinden biri olduğunu yazdı.[3] Filmler ilgili en olumlu eleştiri ise Milliyet gazetesinden Nil Kural'dan geldi. Nil Kuran'a göre film Melodram ve komedi arasında gidip gelirken, iki türün de hakkını sonuna kadar veriyor. Özetle her filmi hazine değerindeki kariyerinde edindiği ustalığını, yaratıcılıkla süsleyip karşımıza çıkarıyor. “Kırık Kucaklaşmalar”, Almodovar’ın kariyerini bilenler için ayrı bir anlam da taşıyor. Zira usta sinemacı kendi filmlerine de fazlasıyla gönderme yapıyor. “Kırık Kucaklaşmalar”, özellikle de Almodovar'ın evrenini sevenler için “Film bitmesin” dedirtenlerden...[4]
Yeşilçam melodramları ile karşılaştırma
Can Dündar, filmi Yeşilçam melodramlarıyla karşılaştırdı. Bugüne kadar başka eleştirmenler de Almadovar filmlerinin konularının Yeşilçam melodramları biçiminde olduğunu belirtmişlerdi. Dündar yazısında neden Yeşilçam filmlerinin önemsenmediğini, buna karşın Almadovar'ın bir kült film yönetmeni haline geldiğini sorguluyor. Dündar'a göre bunun nedeni Yeşilçam filmlerinin "sakat bir ahlak anlayışının kurbanı" olmaları, birer "mesaj kaygısı" olmaktan öteye gidemeyişleridir. Buna karşın Almadovar kahramanlarını "yargılamıyor", "acındırmıyor". Dündar'ın çarpıcı ifadeleriyle onların başına gelenleri ahlak sosuna bulayıp “Görün de ibret alın” diye gözünüze sokmuyor. Tersine karakterlerini yara bere içinde de olsa ayakta tutuyor. Onlar da teslim olmayıp mücadele ediyorlar. Yeni bir hayata başlama cesaretini gösteriyorlar. Kırık da olsa, kucaklaşıyorlar.[5]