Kürklü Venüs (Almanca: Venus im Pelz) Avusturyalı yazar Leopold von Sacher-Masoch tarafından yazılan bir uzun hikâyedir. Yazarın en ünlü eseri ve mazoşizmin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir.
Orijinali 1870 yılında yayımlanan eserin Türkiye'deki ilk baskısını 1974'te Tahsin Yaşamak çevirisi ile Bilgi Yayınevi yaptı. Daha sonra Çivi Yazıları yayınevinden Murat Çakir çevirisi ile 2001'de yayımlandı. Son olarak da 2016'da Semih Uçar'ın çevirisiyle Ayrıntı Yayınları tarafımdan yayımlandı.
Konusu
Kürklü Venüs gerçekten son derece kişisel bir roman ve yazarın (Leopold von Sacher-Masoch) sevdiği kadınlar ile olan ilişkilerini oldukça açık bir şekilde sergiliyor. Roman Severin karakterinin Wanda adlı genç bir dul ile arasındaki aşk ilişkisi üzerine kurulu. Severin sevdiği kadına adeta tapıyor. Aynı zamanda muhtemelen küçükken hayran olduğu teyzesinin kendisini kırbaçla dövmesini de bir takıntı haline getirmiş ve sevdiği kadın tarafından eziyet görmekten, daha doğrusu onun kölesi olmaktan zevk alıyor. Severin adeta bir tanrıça olarak gördüğü Wanda'nın kölesi olmak için adeta yalvarıyor. Her ne kadar Wanda ilk etapta Severin'in bu isteklerine soğuk baksa da Severin'e olan sevgisi nedeniyle isteklerini yerine getiriyor ve böylece tehlikeli bir yolculuk da başlamış oluyor. Severin Wanda'nın gerçek anlamda kölesi olmayı kabul ediyor ve kâğıt üzerinde bir anlaşma imzalıyor. Roman boyunca Severin'in yaşadığı ikileme tanık oluyoruz; sevdiği kadın tarafından aşağılanmaktan, onun başka erkeklerle beraber olmasından derin bir acı duysa da aynı zamanda önüne geçemediği bir zevk de alıyor. Wanda ise Severin'in bu kırılgan tavırları nedeniyle ondan nefret etmekle onu sevmek arasında bir ikilem yaşıyor, zira Wanda'nın istediği dediğim dedik, kıskanç bir eş ve ancak böyle bir erkeğe sonsuza dek sadık kalabileceğini biliyor. Ve işin acı tarafı kendini rolüne öylesine kaptırıyor ki Severin'e acı çektirmekten o da zevk almaya başlıyor ve sevgisi de gitgide yok oluyor. Bu şiddetli sürecin sonunda hem Wanda hem de Severin önemli şeyler öğreniyorlar. Severin Wanda'yı despot bir erkeğe kaptırıyor, ama aynı zamanda mazoşist eğilimleri sonucunda kendini köle gibi teslim ettiği kadının kendine çektirdiklerinden ders alıyor ve romanın sonunda kadın-erkek ilişkileri konusunda oldukça değişen bakış açısını şu cümleler ile özetliyor:
“Doğanın yarattığı gibi olan ve erkeği şimdi olduğu gibi kendine çeken kadın, erkeğin düşmanı ve sadece erkeğin kölesi ya da erkeğin despotu olabilir, ama hiçbir zaman yol arkadaşı olamaz. Yol arkadaşı, ancak erkeğe hakları ile eşit olduğunda, eğitimde ve işte erkek gibi olduğunda, olabilir.”
“Kürklü Venüs” oldukça sofistike bir dille yazılmış. Eski bir Alman baskısından birebir çevrilmiş ve orijinalindeki birçok hata da olduğu gibi bırakılmış.
Popüler kültürde
Kaynakça