Go

Goban adı verilen Japon Go sehpası

Go (Japonca: 囲碁, igo; Çince: 圍棋 / 围棋, wéiqí; Korece: 바둑, baduk), tahta üzerinde oynanan iki kişilik çok eski bir strateji oyunudur. Çin kökenli bir oyun olmakla birlikte bütün Doğu Asya'da tanınır ve oynanır. Oyunda siyah ve beyaz renklerdeki küçük ve yuvarlak taşlar kullanılır. Oyuna siyah taşlar başlar. Siyah taşların kimde olacağına karar vermek içinse önce beyaz oyuncu eline sayısını bilmeden birkaç taş alır. Siyah oyuncu ise, beyaz oyuncunun elinde bulunan taşların sayısının tek mi yoksa çift mi olduğunu tahmin etmeye çalışır. Eğer doğru tahmin ederse siyah oyuncu siyah oyuncu olarak kalır. Eğer tahmini yanlış çıkarsa beyaz oyuncu, siyah oyuncu olur ve siyah oyuna başlar. Sırası gelen oyuncunun kendi taşını oyun tahtasındaki mümkün olan bir yere yerleştirmesiyle oyun devam eder. Tahtaya konulan taşlar, esir alınmadığı müddetçe oyun sonuna kadar hareket edemezler. Tüm taşlar aynı değere sahiptir ancak birbirleri arasındaki stratejik konum oyunun yapısını belirler. Oyun sonunda en çok alana sahip olan oyuncu oyunu kazanmış olur.

Oyunun Amacı ve Yapısı

Oyunun temel amacı şöyle bir benzetmeyle açıklanabilir: İki general bir bölgeyi kontrol altına almak istemektedir. Bunun için ilk önce gözetleme kuleleri dikerler ve sonra da kendileri için güvenli bir pozisyon kurmaya çalışırlar. Oyunun amacı rakibi tamamen ortadan kaldırmaktan veya onun taşlarını esir almaktan çok onun karşısında avantajlı bir konuma geçerek kendi taşlarınızla mümkün olabildiğince çok alanı kontrol altında tutmaktır.

Go, kuralları çok basit olmakla birlikte oldukça karmaşık bir oyundur. Go oyununda, taşların hareket kabiliyeti satrançtaki gibi sınırlı değildir. Dolayısıyla bir taşı oynayabileceğiniz çok fazla alan vardır. Satranç oyununda ilk yarım hamle için 20, ikinci yarım hamle için de 20, tam hamle (bir beyaz bir siyah) için ise 400 olasılık vardır. Go oyunundaysa ilk taş (siyah) için 361 olasılık, ikinci taş (beyaz) için 360 olasılık, toplamda ise 129.960 olasılık vardır. Hamle çeşitliliği o kadar çoktur ki bir go oyuncusunun ustalaşma evresi ömrünün sonuna kadar sürebilir.

Go'da stratejik hareket etmek önemli olsa da, oyunun tek önemli noktası değildir. Go, insanı düşündüren yönüyle meditasyona ilham verebilir, hatta insanın iç dünyasına bir ayna tutarcasına kendi kişiliğini ve dahası karşısındaki rakibin kişiliğini de yakından tanımasına imkan tanır. Go birçok atasözünün çıkış noktası olmuştur, çünkü Go hayatın gerçeklerini minyatür halde yansıtmaktadır.

Beyaz ve siyah taşlarla 19*19 ebatlarındaki goban adı verilen tahta üzerinde oynanmaktadır

Satrancın Barok kuralları ancak biz insanlar tarafından icat edilebilecekken Go'nun kuralları o kadar nezih, organik ve katı bir şekilde mantıklıdır ki eğer evrenin başka yerlerinde akıllı yaşam formları varsa neredeyse kesinlikle Go oynuyorlardır.

— Uluslararası Satranç Ustası, Edward Lasker

II. Dünya Savaşı'na ABD'nin savaşa giriş sebebi olan Pearl Harbor Saldırısı'nın etkisi ve tahribatının temelinde bir Go manevrasının ("yalnız olan taşa saldır") yer aldığı bilinmektedir.

Geçmişi

Guan Yu yaraları tedavi edilirken Go oynuyor
Japon sanatında Go
(Izumiya Içibe, ~1811)

Go bugün dünya üzerinde oynanan en eski oyundur. Çin efsaneleri kökenini kral Yao'ya dayandırmaktadır. Bu efsanelere göre Yao oğluna astronomiyi öğretmeye çalışmaktadır ancak bir türlü oğlu yıldız sistemlerini anlayamamıştır. Bunun için bir tahta üzerine taşları dizerek açıklamaya çalışır ve Go oyunu Çin'de bu şekilde wéiqí (veyçi) ismiyle doğar. Go'nun kökenine ait kesin bulgular ise bundan 2500 yıl öncesine, Çinli kralların birbirleri ile savaştıkları yıllara dayanır.

Han Hanedanlığı zamanında Go gözle görülür bir şekilde halk arasında yayılmaya başlamıştır. Ayrıca elit kesim tarafından da kabul gören bir hobi olmaya başlamıştır. Bu devirde Go ile alakalı düşülen ilk kayıt MS 127 yılını göstermektedir.

Çin tarihinde ayrı bir öneme sahip olan Tang Hanedanlığı zamanında ise Go ilk altın çağını yaşamaktadır. Bu hanedanlık döneminde Go oyunu saraya kadar girmiştir. Bu hanedanlık zamanında Çin kültürü en yüksek seviyeye ulaşmıştır ayrıca gelişmiş bir bürokrasi sistemi de kurulmuştur. Bu bürokratik sistem çok sayıda eğitimli bürokatı içinde barındırmaktaydı ve bu durum yeni bir elit kesimin doğmasına yol açmıştır. Bunlar da dönemin diğer elit kesimleri gibi Go ile yakından ilgilenmekteydiler. Oyuna olan ilgi ileriki hanedanlıklar zamanında da devam etti. Song kralı Huizong ve Ming başbakanı Zhang Juzheng Go'yu sıkça oynarlardı. Krallık rejiminin 1911'de yıkılması ile (Çin'in diğer bütün toplumsal değerleri gibi) Go oyunu da toplum içindeki önemini kaybetti. Ancak Kültür Devrimi'nden sonra tekrar toplumun gözünde hakettiği değeri kazanmaya başladı.

Go'nun Japonya'daki Tarihi

Efsaneye göre Japonya'ya Go'yu getiren kişi Çin'in başkenti Çang-an'da görev yapmış olan Japon büyükelçisi Kibi no Makibi'dir. 717 ve 735 yılları arasında Çin'de bilim ve sanatla ilgili çalışmalar yürüten Kibi no Makibi ülkesine dönerken yanında bir adet Go oyunu da götürmüştür. Sonraları bu oyuna "go" adını verir ve oyun Japonya'da o adla anılmaya başlanır. Kibi no Makibi'nin sayesinde oyun kısa sürede aristokratlar arasında yayılır... Kibi no Makibi'nin Go'yu Japonlar'a tanıtmasından 100 yıl önce de oyunun adı Japon kayıtlarında zikredilmektedir. Zamanla Go Japonlar arasında yayılmaya başlar ve ikinci altın çağına girer. Oyunun bugün uluslararası arenada Çince adıyla değil de Japonca adıyla anılmasının sebebi de bu altın çağa dayanmaktadır.

17. yüzyılın başlarında, Edo Dönemi'nin başlaması ile Japonya'nın siyasi dengesi tamamen değişmiştir. Tokugawa ailesinden gelen yeni şogun, Go oyununa o kadar meraklıydı ki; Go'nun geliştirilmesini ve yayılmasını devlet eliyle desteklemeye başlamıştı. Bununla birlikte en iyi Go oyuncusunun tespit edilebileceği, Oshirogo adlı turnuvaların yapılmasını emretti. Bu turnuvayı kazananlar ödül olarak, o zamanlarda Go oyunu üzerine akademik eğitim vermek üzere inşa edilen dört büyük Go hanedanı için burslar elde ediyorlardı. Bu okulların adları şöyledir: Honinbo Hanedanı, Inoue Hanedanı, Yasui Hanedanı ve Hayaşi Hanedanı.

Bu dört hanedan arasındaki büyüt rekabet Go oyuncularının seviyesinin yükselmesine sebep oldu. O zamanki Go oyuncularının seviyesine bugüne kadar kimse ulaşamamıştır. Ayrıca bu zaman diliminde dövüş sporlarından esinlenilerek rütbe sistemi de geliştirilmiştir. Edo Dönemi'nin en iyi Go oyuncusu kendi adıyla anılan açılışı bulan Shusaku Kuwahara'dır. 33 yaşında koleradan ölünceye kadar 19 kez ardı ardına Oshirogo şampiyonluğunu kazanan Shusaku'nun bulduğu Shusaku açılışı, 20. yüzyıl'ın ortalarına kadar yaygın olarak kullanılmıştır.

Tokugawa Şogunluğu'nun yıkılmasından sonra yönetimin Go okullarına verdiği destek de son bulmuştur. Bugün Japonya'da, dönemin en güçlü oyuncularını yetiştiren Honinbo Hanedanı onuruna Honinbo Turnuvası düzenlenmektedir.

Go çeşitli sebepler yüzünden uzunca bir süre sadece erkeklerin oynadığı bir oyun olmuştur. Turnuvaların kadınlara açılması ve kadın oyuncuların arasından gittikçe daha güçlü oyuncular (özellikle Rui Naiwei) çıkması, kadın Go oyuncularının da erkek rakipleri kadar yetenekli olduğunu ispatlamaktadır.

Son 20 yılda Çin ve Kore'nin Go oyununda yaptığı büyük atılımlar, Japonya'nın uluslararası turnuvalardaki hegemonyasını kaybetmesine yol açmıştır.

Go, Avrupa'da ve Kuzey Amerika'da 100 yıldır tanınmasına rağmen hâlâ çoğunlukla Asyalılar'ın oynadığı bir oyun olmayı sürdürmektedir. Dünya çapında büyük çoğunluğu Uzak Doğu'da olmak üzere 100 milyondan fazla Go oyuncusu olduğu tahmin edilmektedir. Japonya'da 10 milyona yakın Go oyuncusu olduğu tahmin edilmektedir. Go oyuncularını konu alan Japon anime ve manga serisi "Hikaru no Go", gonun çocuklar ve gençler arasındaki popüleritesini büyük şekilde artırmıştır. Bugün dünya üzerindeki Go kulüplerinin, Go şirketlerinin, genç Go oyuncularının sayısı hızla yükselmektedir.

Tarihin derinliklerinden bugüne dek, yeryüzünde iki aynı Go oyunu oynanmamıştır.

— Anonim

Go ve Felsefe

Japon sanatında go
(Kano Eitoku) (1543-1590)

Go'nun felsefi yönünü ve kültürel değerini açıklayan çeşitli efsaneler vardır. Bu efsanelerden birine göre eski zamanlarda yaşamış bir Çin kralı oğluna disiplini, konsantrasyonu ve ruhsal dengeyi öğretmek için bu oyunu icat etmiştir. Kralın oğlu büyüyünce büyük bir Go oyuncusu olmakla kalmayıp aynı zamanda dengeli bir kişiliğe sahip bir kral olmuştur. Diğer bir efsaneye göre eski Çin generalleri savaş alanını zihinlerinde daha iyi canlandırabilmek için yanlarında bir adet tahta ve çok sayıda taş götürüyorlardı ve oyunun kökeni de bu yönteme dayanıyordu. Bu efsanelerde Go'nun iki temel özelliğine vurgu yapılmaktadır; kendini, kişiliğini geliştirmek ve iki olgunun çarpışmasını resmetmek... Go hakkındaki efsanelerde çoğunlukla, Taoizm'den kaynaklanan ve Go oyununun da temel güçleri olan Yin ve Yang'a da değinilmiştir.

Go sadece mantıkla kavranabilecek bir oyun değildir. Onun karmaşık ve derin yapısını anlamak için kuvvetli iç güdüler ve çok fazla tecrübe gereklidir. Bu noktada Go Budizm'in "Mantığa dayanan bir aydınlanma sadece aldatıcı bir aydınlanmadır" felsefesiyle de uyuşmaktadır.

Go oyununda aşırı cesaret ile korkaklık, güvenlik ile risk, saldırı ile savunma arasında (aslında temeli Uzak Doğu dinlerine dayanan) mükemmel bir denge vardır. Go ile diğer batılı oyunlar arasındaki en belirgin fark (satrançdaki mat olgusu gibi) tamamen kazanma veya rakibi tamamen yok etme diye bir durumun olmamasıdır. Kazanan oyuncunun diğer oyuncudan farkı, tahta üzerindeki alanların büyük miktarına egemen olmasıdır. Kaybeden oyuncu tamamen yok olmuş değildir, sadece diğer oyuncudan daha az alan kontrol etmektedir.

Savaşmak, Go oyununda anahtar olarak değil, sadece en son çare olarak kullanılır.

— Zhong-Pu Liu, 1078 yılı, Song Dönemi

Go ve Bilgisayarlar

Bir Go oyunundan 60 hamle animasyonu

IBM'in geliştirmiş olduğu Deep Blue bilgisayar satranç sistemi, en sonunda 1997 yılındaki bir maçta Dünya Satranç Şampiyonu Garry Kasparov'u yendi. Elbette ki bu durum, Deep Blue her insandan daha "güçlü" şeklinde basitleştirilebilir; ancak şunu söyleyebiliriz ki; yeryüzünde ancak bir avuç insan Deep Blue'yu alt edebilecek yetilere sahiptir. Buna karşılık, günümüzde mevcut olan en güçlü Go programını yenebilecek insan sayısı milyonlarla ifade edilmektedir (Bilgisayar dünyası Go oyunu ile 40 yıldan uzun bir zamandır tanışmış durumdur). Madalyonun öbür yüzünde ise, günümüzdeki programcılar en iyi dereceleri olan 10 kyu seviyesini geliştirmiş olmaları ile övünebiliyorlar. 10 kyu ile, yani bir amatör dan oyuncusu derecesinden neredeyse bir düzine "taş" daha zayıf seviye ile (Seviyeler arasındaki her sayı farkı 1 "taş" olarak kabul edilir. Örneğin 1 den, 2 kyu seviyesinden 2 taş yüksektir).

Bilgisayarların oynadığı Go'daki gelişimi izlemek, beraberinde bilgisayarlar için düzenlenen Go turnuvalarının ve yarışmaların başlamasını da getirmiştir. Bunlar arasında en ünlüsü, 1.600.000 dolarlık Ing Ödülü'dür hiç kuşkusuz. Bu devasa ödül, profesyonel bir Go oyuncusunu yenebilecek programın tasarımcısına Ing Chang-Ki Wei-Chi Eğitim Fonu tarafından 1985-2000 yılları arasında vadedilmiştir. Ancak bu süre zarfında kimse ödülü kazanacak tasarımı gerçekleştirememiş ve önceden belirlenen limit sonunda, vadedilen ödül de ne yazık ki kaldırılmıştır. Günümüzde bu ödülün süresinin uzatılması hâlâ ümitle beklenmektedir. Çünkü, hiç kuşku yok ki bu tip büyük ödüllerin varlığı araştırmalar için önemli bir itki görevi görecektir.

"Bir bilgisayarın insanı Go'da alt etmesi belki yüzyıl alır -belki daha fazlasını" diyor oyunun hayranlarından biri olan astrofizikçi Dr. Piet Hut[1] ve ekliyor; "Makul bir zekâya sahip birisi Go oynamayı öğrendiğinde birkaç ay içinde tüm bilgisayar programlarını yenebilir. Bunun için Kasparov olmak zorunda değilsiniz." Buna paralel olarak, bir emekli kimya profesörü olan Dr. Chen Zhixing[2] ise "Go en yüksek düzeydeki entelektüel oyundur." diyor. Dr. Zhixing, uluslararası yarışmalarda birçok ödül sahibi olan Handtalk programının gelişimine altı yılını adamış biri. Bu konudaki son sözü ona bırakırsak eğer; "Go oyununda tahtada açılan şekillerin güzelliği tam anlamıyla göz kamaştırıcı ve hamle dizileri zihni hipnotize edici bir müzik gibi etki gösterebiliyor. Esas olan da, bilgisayarın bu görsel müziği anlayıp besteleyebilmesini sağlamak.".

Ömrümüz yeter de yapay zekâ da yaşamımızda yerini alırsa, o zaman oyundaki gelişimin nerelere varacağı mutlak bir merak konusu haline gelir. Kim bilir, belki de bir bilgisayarın Dünya Go Şampiyonu'nu yenmesi yapay zekâ devriminin gerçekleştiğine dair en büyük işaretlerden biri olacaktır.[3]

Deep Mind tarafından geliştirilen yapay zekâ temelli Go oyuncusu AlphaGo'nun Lee Sedol ile yaptığı 5 serilik maç AlphaGo'nun 4-1'lik zaferiyle sonuçlandı. Dünyanın 2. numaralı Go oyuncusu konumundaki Sedol, büyük rekabet öncesinde 4-1 veya 5-0 kazanacağını düşünüyordu. 5 set oynanan maç 9 Mart tarihinde başlayıp 15 Mart 2016 tarihinde sonuçlanmıştır.[4]

Türkiye'de Go Oyunu

Batı'nın Go ile tanışması nispeten yeni olmuştur. Klasik anlamdaki Batı'nın bu tanışma süreci yüzyıllarla ifade edilmektedir. Türkiye ise süre bağlamında emekleme dönemini yaşıyor denilebilir. Buna rağmen özellikle son yıllarda büyük bir ivme kazanan oyuncular Türkiye Go Oyuncuları Derneği (TGOD) etrafında örgütlenmektedirler.

Türkiye'de Go'nun -bilinen- gelişimi Türkiye Go Oyuncuları Derneği resmi sitesinde şu şekilde aktarılmaktadır:[5]

1989 ODTÜ Go Topluluğu'nun kurulması.
1990 Türk-Japon Dostluk ve Dayanışma Derneği çatısı altında bir go kulübünün kurulması.
1993 Uluslararası Go Federasyonu'na üyelik. Türkiye'de go oyuncularının varlığının Uluslararası Go Federasyonu tarafından tanınması.
1994-1995 Go Oyuncuları Derneği'nin kurulma çalışmaları.
1995 "Go Oyuncuları Derneği"nin kurulması.
1996 Derneğin "Türkiye Go Oyuncuları Derneği" adını alması.
1996 Avrupa Go Federasyonu'na üyelik başvurusu.
2008 "Eskişehir Go Oyuncuları Derneğinin" kurulması
2008 "Türkiye GO Akademisi'nin" kurulması
2011 "Goizm İzmir Go Oyuncuları Derneğinin" kurulması
2011 "Eskişehir Go Oyuncuları Derneğinin" kapatılması
2012 "İstanbul Go Oyuncuları Derneğinin" kurulması
2012 "Karabiber Go Oyuncuları Derneğinin" kurulması

Türkiye'de düzenlenen Go turnuvaları şunlardır:

  • Alpar Kılınç Go Turnuvası: TGOD kurucu üyelerinden Alpar Kılınç'ın anısına düzenlenen ulusal düzeyde bir turnuvadır. Yılda bir kez Aralık ayında Ankara'da düzenlenir. Herkese açıktır.
  • Bursa Go Turnuvası: Yılda bir kez Haziran ayında düzenlenir. Herkese açıktır.
  • İstanbul Uluslararası Go Turnuvası: Yılda bir kez sonbaharda İstanbul'da düzenlenen uluslararası düzeyde bir turnuvadır. Herkese açıktır. İGOD - "İstanbul Go Oyuncuları Derneği" tarafından düzenlenir.
  • Hacettepe Üniversitesi Go Turnuvası: Yılda bir kez ilkbaharda Ankara'da düzenlenir. Herkese açıktır.
  • Ege Go Turnuvası: Karabiber Go Oyuncuları Derneği tarafından düzenlenir. Herkese açıktır.
  • İzmir Go Turnuvası: Yılda bir kez Temmuz ayında düzenlenir. Herkese açıktır. Goizm - "İzmir Go Oyuncuları Derneği" tarafından düzenlenir
  • Efes Go Turnuvası: Yılda bir kez Ağustos ayında Karabiber Go Oyuncuları Derneği tarafından düzenlenir. Herkese açıktır.
  • İyonya Go Turnuvası: Yılda bir kez Temmuz ayında Karabiber Go Oyuncuları Derneği tarafından düzenlenir. Herkese açıktır.
  • Eskişehir Go Turnuvası: Yılda bir kez Kasım ayında düzenlenir. Herkese açıktır.
  • Play-off turnuvası: Yılda bir kez kış aylarında düzenlenir. Türkiye'yi, Japonya'da düzenlenen Dünya Amatör Go Şampiyonası'nda temsil edecek oyuncuyu belirlemek için yapılır. Yıl boyunca turnuvalara katılarak puan toplayan oyuncular katılır.
  • Türkiye Eşli Go Şampiyonası: Düzenlenme sıklığı değişiklik gösterebilir, geleneksel olarak iki yılda birdir. Go oyununu yaygınlaştırmak amacıyla düzenlenir. Çift tabir edilen iki kişilik takımlar halinde katılma ve çiftlerin karşı cinsiyetli (kadın-erkek) olma zorunluluğu vardır.
  • Türkiye Go Şampiyonası: Yılda bir kez Mayıs ayında Ankara'da düzenlenen ulusal düzeyde bir turnuvadır. Kazanan oyuncu Türkiye Şampiyonu unvanını alır. Herkese açıktır.

Bunların haricinde Türkiye'de kurumsal/bireysel çabalarla daha farklı turnuvalar da düzenlenmektedir. Bu etkinliklerin birçoğuna dernek resmi sitesinden ulaşılabilir.

Seviyelendirme

Go oyununda karate ve judo gibi dövüş sanatlarındaki seviyelendirme sistemine benzer bir sistem kullanılır. Seviyelendirme sistemi üç ana eksende yürümektedir: Öğrenci (kyu), usta (dan) ve profesyonel (pro veya dan pro).

Oyuna yeni başlayan birinin seviyesi 25 kyu(Queron) olarak kabul edilir (Nihon Ki-in). En yüksek öğrenci seviyesi ise 1 kyudur. Oyunda yetkinlik kazandıkça seviye yükselir. 1 kyu seviyesini geride bırakan oyuncu 1 dan olmuştur ve artık 'oyunu biliyorum' diyebilir.

Pro olmak içinse bir takım eğitim periyotlarından geçip Uzak Doğu'daki seçmelere katılmak gerekmektedir. Bu süreci başarıyla geçen oyuncular profesyonel oyuncu olur ve pro unvanını alırlar. Bu süreci geçmemiş olan dan seviyelerindeki oyuncular amatör dan olarak isimlendirilirler. Go oyununda bir profesyonel tarafından ulaşılabilecek en yüksek seviye 9 dandır. Geleneksel olarak amatörler için seviye 7 dan ile sınırlandırılmıştır ve Japonya'da 8 dan çeşitli amatör turnuvaların birincilerine onursal bir unvan olarak verilir.[6] Ancak ülkeden ülkeye ve internet üzerinde sunucudan sunucuya seviye sistemleri değişiklik göstermektedir.[7]

Profesyonellik unvanı yalnızca Uzakdoğu'daki profesyonel Go dernekleri tarafından verilebilir. Profesyonel olmak isteyen batılı oyuncular da Uzakdoğu'ya giderek oradaki sınavlardan geçmek zorundadırlar. Japonya'da Nihon Ki-in ve Kansai Ki-in, Kore'de Hankuk Kiwon, Çin'de Zhōngguó Weíqí Xíehuì bu işlemleri yürüten profesyonel Go dernekleridir.

Ayrıca bakınız

Wikimedia Commons'ta Go ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur.

Dipnot ve kaynakça

Dış bağlantılar