Rus Moskova Knezliği 1552 yılında Kazan Hanlığı’na; 1556 yılında da Astrahan Hanlığı’na son vermiş ve Don ve Volga nehir boylarına güçlü bir şekilde yerleşmişti. Moskova Prensi IV. İvan bu fetihleriyle Çar unvanını da almıştı.
İlerleyen yüzyıllarda Rus ekonomisinin candamarı haline gelecek olan bölgenin Rusya tarafından ilhak edilmesiyle, Orta Asya ile Kırım ve Anadolu arasındaki Hazar Denizi’nin kuzeyinden geçen ticaret yolu ve Hac yolu da kesintiye uğramıştı. Rus Prensliği ise Urallardan Karadeniz üzerine sarkma stratejisinin ilk adımını atmış oldu.
Padişah II. Selim ile damadı ve Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa, Rusya’nın Kafkasya ve Kırım’a sarkma tehlikesini sezdiler. Bunu önlemek stratejisi olarak Astrahan kalesinin fethi ve bu kalenin bir tahkim edilmiş bir savunma sisteminin merkezi olarak kullanılması gerektiği düşünüldü. Böylece Rus Prensliğinin güneye ilerlemesi önlendiği gibi Osmanlı Devleti'nin Safevi devletinin Kafkaslar ve Azerbaycan'dan atılma stratejisini kolaylaştırılacaktı. Ayrıca eski doğu-batı Asya kervan yollarından biri tekrar açılabilecek ve Orta Asya'da bulunan ve Safevi aleyhtarı olan Özbekler ile bağlantı kolaylaşacaktı.[13] Bu bağlantının kolaylaştırılması için Don ile Volga arasında bir kanal açılması ve Karadeniz ile Hazar Denizi arasında su üzerinden bağlantının sağlanması da imkân dahiline girmişti.[14][15] Bu sırada İran Safevi Devleti’nin de Türkistan-Anadolu yolunu keserek Türkistan'dan yola çıkan hacıların engellenmesi haberi geldi. Ana stratejiyi uygulamak ve hacıların engellenmesi taktik sorununun çözümlenmesi niyeti ile bir Astrahan Seferi düzenlemesi için kesin bir şekilde karar verildi. Astrahan Seferi’nin, Don-Volga Kanal Projesi ile eş zamanlı olarak yürütülmesi de kararlaştırıldı.
II.Selim, Kırım Hanı I.Devlet Giray’a bir Hatt-ı Hümâyûn göndererek sefer hazırlıklarının başlanması talimatını verdi. Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa da bu iş için, bölgeyi iyi tanıyan Şıkk-ı sâni defterdarı Çerkez Kâsım Bey'i görevlendirdi. Kendisine paşalık ve "Kefe Beylerbeyliği" unvanı verildi.
Astrahan Seferi'nin başarısızlığa uğramasında ise Kırım Hanı'nın etkisi büyüktür. Baştan beri sefere karşı isteksiz davranan Devlet Giray, sefer sırasında çok pasif davranmış, bir an önce Kırım'a dönme arzusu taşımıştır. Devlet Giray Han, kendi yokluğunda Osmanlı sultanının Kırım tahtına Kırım Giray'ı oturtacağından korkuyordu.[16] Bu yüzden daha sefere çıkmadan önce Çar IV.İvan'a elçi göndererek Osmanlıların Astrahan seferine hazırlandıklarını bildirmiştir. Devlet Giray, Çar IV.İvan'dan Astrahan'ı teslim etmesini gerektiği söylemiştir. Bu sayede Sultan'ı seferden vazgeçmeye ikna edeceğini söylemiştir.[17][18]
Sefer
Rus elçi Novosilytev'e göre tüm ordu 80.000 kişilik kuvvetten oluşuyordu.[19] Asker toplandıktan sonra orduyu taşıyan donanma 4 Ağustos 1569 tarihinde Karadeniz'e açıldı ve Don Nehri ağzına geldi. Niğbolu, Silistre, Amasya, Canik ve Çorum sancak beyleri de askerleri ile gelip Çerkez Kasım Paşa'nın emrine girdiler. Kırım Hanı Devlet Giray da süvarileriyle bölgeye geldi.
Kuşatma, kazı ve başarısızlık
20 Eylül 1569 tarihinde Astrahan kuşatma altına alındı. Kefe, Balaklava, Menkub ve Taman halkından kanal kazısı işinde çalıştırılmak üzere yaklaşık 30.000 işçi toplandı ve 1569 senesinin Kasım ayında kazma işine başlandı. Mevsim koşullarının giderek kötüleşmesi kazı işçileri arasında firar eğilimini artırmaya başladı. Ücretlerin zamanında ödenmemesi gibi sorunlar da baş göstermeye başladı. Bir müddet sonra işçiler arasında meydana gelen isteksizlik, şehri kuşatan askerlere de bulaştı ve zaman zaman isyanlar çıktı. Bu olumsuz gelişmeler üzerine kazı faaliyetleri Kâzım Paşa'nın teklifi, Sadrazam ve padişahın onayı ile durduruldu.
Bu eyleme destek sağlayacak olan Kırım Hanlığı, Ruslar'ın yaydığı Osmanlı Devleti'nin Kırım özerkliğine karşı olduğu ve bu seferde Osmanlı başarısının bu özerkliği tehdit edebileceği korkuları ile ve sefer mevsiminin geçtiği açıklaması ile son anda desteklerini geri çektiler.[13]
Bu faaliyetleri yakından izleyen Rus Çarı IV. İvan, kazı faaliyetlerinin tavsadığını gördü ve bölgeye Prens Serebiyanov komutanlığında 20.000 kişilik bir kuvvet gönderdi. Bu ordu, kazı işindeki işçileri tamamen dağıttı. Osmanlı ordusu için hazırlanan lojistik destek de yeterli değildi. Astrahan şehrini kuşatan Osmanlı askerleri, Prens Serebiyanov güçleri tarafından da kuşatılarak iki ateş arasına alındı. Osmanlı ordusu bir huruç harekâtı yaparak ve çok kayıplar vererek kuşatmayı kaldırdı, kendisini kuşatılmışlıktan kurtardı. Azak Kalesi'ni kuşatacak Osmanlı donanması ise bir fırtınaya yakalanarak büyük zarar gördü. Başarısızlığa uğrayan ve Kırım'da toplanan ordu donanma ile tekrar Anadolu'ya döndü. Sefer dönüşünde Osmanlı ordusu ağır kayıplar vermiştir. Novosilytev'e göre katılan 80.000 kişilik ordunun yaklaşık 1/4'ü sağ dönmüştür.[19]
^Rus elçi raporlarında Astrahan seferi, İlyas Kamalov, sayfa 9
^Rus elçi raporlarında Astrahan seferi, İlyas Kamalov, sayfa 10
^Kurat, Akdes Nimet (1966) Türkiye ve İdil Boyu. 1569 Astrahan Seferi. Ten-İdil Kanalı ve XVI-XVII Yüzyıl Osmanlı Rus Münasebetleri Ankara
^abcShaw, Stanford J. (1976), History of the Ottoman Empire and Modern Turkey: Vol. I. Empire of Gazis Cambridge:Cambridge University Press ISBN 0-521-29163-1 Say. 177 (İngilizce)