Yüzey aktif maddelerin yapısını gösteren çeşitli görsel çizimler.
Sarı kutucuk = hidrofobik kısım, Mavi kutucuk = hidrofilik kısım
Sarı kutucuk = hidrofobik kısım, Mavi kutucuk = hidrofilik kısım
Yüzey aktif madde suda veya sulu bir çözeltide çözündüğünde yüzey gerilimini etkileyen (çoğunlukla azaltan) kimyasal bileşik. Yüzey aktif maddeler aynı zamanda iki sıvı arasındaki yüzeylerarası gerilimi de etkiler. Yüzey aktif maddenin İngilizce karşılığı olan surface active agent sözcüklerinin harflerinden oluşan bir kısaltma olan surfactant(surfaktan) kelimesi de yüzey aktif madde yerine kullanılır. Su içerisinde kendi kendine "oto-organize" olabilen yüzey aktif maddeler suyu seven (hidrofilik) ve suyu sevmeyen (hidrofobik) kısımlardan oluşur.
Yapısı özellikleri
Yapısı ve çeşitleri
Pek çok maddede hidrofobik kısım, 8-12 karbondan oluşan, düz veya çok az dallanmış bir hidrokarbondur. C12H25—, C9H19 . C6H4— örneğinde olduğu gibi, belirli bazı bileşiklerde karbon atomlarının bir kısmının yerini, bir benzen halkası alabilir. Hidrofilik fonksiyonal grup çok değişik olabilir. —CSO3- veya SO3- örneklerinde olduğu gibi anyonik, —N(CH3)+ veya C5H5N+, örneğinde olduğu gibi katyonik, —N(CH3)(CH2)2COO- örneğinde olduğu gibi anyonik ve katyonik, —(OCH2CH)nOH örneğinde olduğu gibi iyonik olmayan (noniyonik) bir yapıda olabilir. Petrolden elde edilen lineer alkil benzen sülfonatlar ile hayvansal ve bitkisel yağlardan elde edilen sülfatların oluşturduğu anyonik sınıf, en yaygın kullanılan bileşiklerdir.
Deterjan gücünün genel olarak zayıf olmasına karşın, iyi bir kaydırıcı, antistatik ve mikrop öldürücü etkiye sahiptir; fakat, evlerde kullanılmaya uygun bir deterjan değildir. Çözünmeyen bir çökelti vermek üzere birleştikleri için, anyonik ve katyonikler birlikte kullanılamazlar. Aynı nedenle katyonik deterjanları sabunla birlikte kullanmak uygun değildir. Alkil betainler, çift iyonlular için (anyonik-katyonik) örnek oluştururlar; dimetilalkilamin oksitler semi-polar; yağ alkollerinin etilen oksit kondensatları, noniyonik surfaktanların molekülsel yapısını göz önüne sererler. Bunlar, en üstün kir uzaklaştıran tiptir ve daha çok, emülsifiyan madde olarak kullanılırlar; fakat, köpük oluşturma özellikleri düşüktür. Bu nedenle, otomatik çamaşır ve bulaşık yıkama makineleri için yararlıdırlar. Bu fonksiyonel grupların hidrofilik karakteri, iyonikten noniyoniğe göre azalır. Organik deterjanlarla ilgili araştırmanın çok büyük bir bölümü, son yıllarda gerçekleştirilmiştir. Yeni surfaktanların sentez edilmeleri, yukarıdaki reaksiyonların bir sonucudur.
Yıkama esnasındaki etkisi
Sabun yüzey aktif maddelerin kategorisine girer. Ancak Sabun kelimesi daha çok büyük moleküllü alkilsülfat veya sulfonatların sodyum tuzları gibi organik türevler için kullanılır. Sabun ve deterjanların surfaktanları, aynı şekilde yüzey gerilimini azaltarak, yıkama işleminin temizleme ve köpük oluşturma görevini yerine getirirler. Temizleme işlemi, sabun veya deterjan çözeltisi ile yıkanacak maddenin yüzeyini ve kirleri ıslatmak, kirleri yüzeyden uzaklaştırmak ve kiri kararlı bir çözelti veya süspansiyon (deterjan) içerisinde tutmak gibi, işlemlerden oluşur. Yıkama suyuna katılan sabun ve deterjanlar, suyun ıslatma özelliğini artırır; bu nedenle su, kumaş ve kirlere daha kolay girer. Bundan sonra kirin uzaklaştırılması başlar. Temizleme çözeltisinin her bir molekülü, uzun bir zincir olarak düşünülebilir. Zincirin bir ucu hidrofilik (suyu seven) ve diğer ucu hidrofobik (suyu sevmeyen veya kiri seven)'dir. Bu moleküllerin kiri seven uçları, bir kir parçacığına yönelir ve onu çepeçevre sarar. Aynı zamanda suyu seven uçlar, molekülleri ve kir parçacığını kumaştan uzaklaştırıp, su içerisine taşır. Çamaşır makinesinin mekanik karıştırması ile bu işlemler birleştiği zaman, bir sabun veya deterjanın kiri uzaklaştırma, onu süspansiyon içerisine alma ve kumaşa tekrar yapışmasını önleme görevleri tamamlanmış olur.
Ekonomideki önemi
2000 yılında yapılan araştırmada dünyada yüzey aktif madde üretimi 10,5 milyon ton’dur. Bu üretilen yüzey aktif maddelerinin %56’sı anyonik olanlardan, %35’i anyonik olmayanlardan oluşmaktaydı. Yüzey aktif olan maddelerin bu türleri ekonomide en önemli olanların arasındadır. 2010 yılında dünya çapında yaklaşık yüzey aktif maddelerinin anyonik olan cinsinden 6,5 milyon ton civarında talep gelmiştir. Anyonik olan ve anyonik olmayan yüzey aktif maddeler bu pazarın %85’lik kısmını oluşturmaktadır.[1]
2008 yılında sadece Batı Avrupa'da yaklaşık 3 milyon ton yüzey aktif madde üretimi yapılmıştır. Bunun yanında ABD’inde 1,6 milyon ton, Çin'de 1,4 milyon ton ve Japonya’da ise 0,98 milyon ton üretilmiştir.[2] 2008 yılında Batı Avrupa'da üretilmiş olan 3,0 milyon ton yüzey aktif maddenin 1,22 milyon tonu anyonik, 1,41 milyon tonu ise iyonik olamayan (noniyonik), 0,28 milyon ton katyonik ve 80 000 ton amfoterik olan yüzey aktif madde üretilmiştir.
Yüzeyi Aktif Maddelerin Çeşitleri
Yüzey Aktif Madde Grubu
Suyu Seven Kısmın Yük Durumu
Şematik Çizimi
İyonik olmayan
(Noniyonik)
Yüksüz
Anyonik
Eksi
Amfoter
Artı ve eksi
Katyonik
Artı
Tarihi
Sabun özelliği gösteren maddelerin varlığına M.Ö. 2500’dan Sümerliler’den kalma çivi yazısı anıtlarında rastlanmıştır. Bu tür bileşikleri zeytinyağının odun külü ile beraber kaynatılması sonucunda elde etmişlerdir. Bunun dışında Antik Mısır'da, Antik Roma'da, Cermenler ve Galyalılar yüzey aktif maddelere benzeyen maddeleri yağdan elde ettikleri bilinmektedir.[3]
20. yüzyılda çamaşır makinelerinde kullanılmak üzere üretilen temizlik ürünlerine olan talep oldukça artmıştır.
Normann K. Adam Tetrapropil benzen sülfonattan oluşan ve bol miktarda üretme imkânı olan yüzey aktif maddelerden olan bu maddeyi keşfetmiştir. Bu madde 1960’lı yılların başlarında batılı ülkelerin yüzey aktif madde ihtiyacının %65’ini karşılamaktaydı. Bu maddenin biyolojik olarak doğada geri dönüşümü zor olduğundan nehirlerin yüzeyinde aşırı derecede köpüğün oluşmasına sebep olmuştur. Bu yüzden 1964 yılının başlarından Tetrapropil benzen sülfonat yerine biyolojik olarak geri dönüşümü daha kolay olan alkil benzen sülfonatlar kullanılmaya başlanılmıştır.
1980’lerin başlarından beri bu branşta üretim yapan firmaların çoğu yüzey aktif maddelerin doğada artan olumsuz etkileri üzerine konsantre olmuşlardır. 1990 Henkel firması tarafından başka bir yüzey aktif madde olan Alkil poliglikozit üretilmiştir. Bu madde yapısında hidrofilik kısım olarak şeker kalıntıları molekülleri barındırır. Şeker kalıntıları yüklü olmadıklarından bu tür aktif maddeler iyonik olmayan yüzey aktif maddeler grubuna girmektedir.
Günümüzde üretilen yüzey aktif maddelerde aranan en büyük özellik birincil bozulma derecesine sahip olmalarıdır. Birincil bozulma derecesi yüzeyin gerginliğini kaybetmesini ifade eder. Bu maddelerin doğada geri kazanımın son kısmına gelmesi yapılarına katılan organik bileşikler ile sağlanmaktadır.[4]