Selimiye Meydanı, Lefkoşa, KKTC'de yer alan tarihi meydan. Lefkoşa, Suriçi'nde, Selimiye Mahallesi'nde yer alır.
Tarihi
Meydan, çevresindeki tarihi yapılarla birlikte, farklı kültürlerin mirasları ile şekillenen tarihi bir merkez haline gelmiştir. Bir cami inşaatı sırasında bulunan bir sütun gövdesindeki Latince bir yazıtın M.S. 2. yüzyıla ait olduğu belirtilmektedir. Bu, meydan ile ilgili ilk işaretlerdendir. 1200'lü yıllarda St. Sophia Katedrali'nin inşasına başlanması, meydan ile ilgili bir dönüm noktası olarak görülebilir. St. Sophia Katedrali'nin inşasına Latin Başpiskoposu Eustorge de Montaigu tarafından 1209 yılında başlanmıştır. Daha sonra St. Nicholas Kilisesi ve Başpiskoposluk binası da eklenince meydan ve çevresi dini bir merkez haline gelmiştir. Venedikliler döneminde meydanın çehresi değiştirilmemiş, bir misafir evi (Venedik Evi) ve rahipler için bir toplantı binası (Chapter House) inşa edilmiştir. Osmanlı döneminde, 1571 yılında St. Sophia Katedrali camiye çevrilmiş, yapıya minareler eklenmiştir. Bu camiye, 1954 yılında Kıbrıs'ın fethini gerçekleştiren Osmanlı padişahı 2. Selim'in ismi verilmiştir. Piskoposluk binası Geleneksel Türk Evi'ne, St. Nickolas Kilisesi de Bedesten'e dönüştürülmüştür. Meydan çevresine yapılan Sultan Mahmut Kütüphanesi ve Küçük Medrese binaları ile birlikte, eskiden bir dini merkez halinde işlev gören meydan ticari bir merkeze dönüşmüştür. İngiliz döneminde meydan çevresine yapılan konutlar meydanın nihai şeklini belirlemekte etkin olmuş ve meydanın günümüzdeki görünümü şekillenmiştir. Bu dönemde lise binaları (Bayraktar), Tarakçı Mektebi (eski Haydarpaşa Ticaret Lisesi) ve Osmanlı etkisi taşıyan cumbalı konutlar inşa edilmiştir. KKTC döneminde Sultan Mahmut Kütüphanesi'nin doğu kısmına Mücahitler Anıtı inşa edilmiş, 2001 yılından itibaren meydan, tören alanı olarak kullanılmaya başlanmıştır.[1][2]
1987 yılında surlar içinde kalan Lefkoşa'nın ölçümünü yapan G. Hykle, kent merkezini meydanın güneyindeki bir dükkân olarak belirtmiş, dükkânın köşesine bir levha yerleştirmiştir. Bu levha üzerinde şunlar yazılıdır: "Kuyumcular sokağı no. 49’daki bu tabelayı okuduğunuz sırada surlarla çevrili eski Lefkoşa şehrinin merkezinde duruyorsunuz demektir. Bu noktadan Lefkoşa’nın çevresindeki 11 burcun her birine uzaklık tam olarak yarım mil veya 804 metredir. G. Hykle 1987"[3]
Kıbrıs Adası'nın en görkemli yapıtlarından birisidir. 1192 yılında, Lüzinyanların adaya hakim olmaları üzerine inşa edilmiştir. Yapımı sırasında tarihinin en görkemli dönemini yaşayan Fransız gotik mimarisi ile şekillenerek tamamlanmıştır. Paris'teki Notre Dame Katedrali'nin inşasından ilham alınarak inşa edilecek olan katedralin yapımı için Paris'in en ünlü taş ustaları ve heykeltıraşları başpiskopos Thierry tarafından Kıbrıs'a getirilir. Katedralin ilk taşını koymak üzere, daha sonra Lüzinyan kralı I. Henry'nin eşi olacak olan "Adela of Champagne" de Kıbrıs'a gelir. İnşasına başlanmasının 117 yıl ardından katedral ibadete açılabilecek bir duruma gelir. 5 Kasım 1326 yılında St. Sophie adıyla ibadete açılır. Lüzinyan krallarının bazılarının mezar odalarını barındırması, Lüzinyan krallarının krallık tacını giydikleri makam olması ve Lüzinyanların baş katedrali olması nedeni ile ünlenir. 1373 Ceneviz saldırıları; 1491 ve 1547 yılındaki depremlerde büyük zarar görür.
Osmanlılar adayı ele geçirdiğinde yıkık bir durumdadır. Büyük ölçüde tekrar yapılan yapıya minber, mihrap eklenir ve camiye çevrilir. 1572 yılında II. Selim'in emri ile camiye iki minare eklenir. 1874 yılında Sultan Abdülaziz'in Kıbrıs ziyareti nedeni ile katedralin orijinal güney kapısı sökülmüş, doğu apsitindeki pencerenin yerine monte edilmiş ve "Aziziye Kapısı" adı verilmiştir.[3]