Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara (Fransızca: Parle-leur de batailles, de rois et d'éléphants)) Fransız yazar Mathias Énard'ın 2010 yılında yayımlanan romanıdır. Roman aynı yıl Prix Goncourt des Lycéens ödülüne layık görülmüştür.
Roman Aysel Bora tarafından Türkçeye çevrilip 2011 yılında Can Yayınları tarafından piyasaya sürüldü.[1]
Yazım ve geliştirme aşaması
Énard, romanı yazma kararını Roma'daki kütüphaneleri gezerken Michelangelo dönemine ait eski bir biyografiye rastladığı zaman aldı.[2] Başlangıçta Michelangelo'nun Konstantinopolis'e seyahat öyküsünü Mıntıka (Zone) adlı romanına kısa bir anekdot olarak dahil etmek istemişti.[3] Ancak, hikayenin verebileceği uzunluktan daha fazlasını hak ettiğini düşündü ve eserini roman olarak yazdı.[3]
Özet
İçerik
Roman, Michelangelo'nun Mayıs 1506'da Sultan II. Bayezid'in ricası üzerine Konstantinopolis'e yaptığı kurgusal bir seyahati anlatır. Sultan Bayezid Michelangelo'yu Papa II. Julius'un mezarının yapımını bırakıp, Konstantinopolis'i Pera semtinden ayıran Haliç üzerinde bir köprü tasarlamaya davet etmiştir.[4] Gerçekte Michelangelo, Papa Julius ile arasındaki gerginlik döneminde böyle bir davet almış ve değerlendirmiş,[5] ancak kabul etmemiştir.[4]Leonardo da Vinci de köprü için bir tasarım yapmış, ancak dönemin mühendislik kısıtlamaları nedeniyle inşa edilmesi mümkün olmamıştır.[4]
Konu
Michelangelo, II. Bayezid'den Konstantinopolis'e gidip şehirde bir köprü tasarlaması için bir talep alır. Papa II. Julius'un kötü muamelesinden dolayı hayal kırıklığına uğrayan ve kabul görmeyen bir tasarım yapan yaşlı Leonardo da Vinci ile rekabet duygusuyla motive olan Michelangelo bu teklifi kabul eder. Michelangelo ilk başta bu görevden bunalır ve Ali Paşa ile sultan tarafından sağlanan ressam ve mühendisleri görmezden gelir. Sanatçı günlerini, Ali Paşa'nın himaye ettiği bir şair olan Priştineli Mesihi'nin eşliğinde şehir etrafında yürüyüşler yaparak geçirir.
Sanatçı yavaş yavaş Mesihi ile derin bir dostluk geliştirir. Mesihi, duygularını hisseden ama karşılık vermeyen Michelangelo'ya karşı güçlü bir romantik ilgi duyar. Michelangelo da birlikte iki gece geçirdiği Endülüslü bir dansçıya ilgi duymaya başlar. Sultanın sarayından gelen baskı, mali kaygılar ve İtalya'ya dönme arzusuyla hareket eden Michelangelo, sonunda sultanın kabul ettiği köprü için bir taslak hazırlar. Ancak, köprü üzerinde önemli miktarda çalışma tamamlanana kadar ödeme alamayacağını öğrenir ve bu karar Michelangelo'yı öfkelendirir. Sultan, söz verdiği ücretten de fazla bir şekilde bir köyün gelirlerini hediye olarak sanatçıya verir, ancak Michelangelo tapuyu Mesihi'ye verir.
Michelangelo, Vaftizci Yahya'nın Doğuşu kutlamalarının ardından, Endülüslü dansçı eşliğinde kaldığı yere doğru yola çıkar. Mesihi, Michelangelo'nun hayatına karşı kurulan bir komplonun bilgisi karşılığında köyün tapusunu takas eder. Osmanlı sarayının üyeleri, bir kâfir tarafından tasarlanan köprünün inşasını engellemek için onu öldürmeye karar vermiştir. Komplocular Endülüslü'yü Michelangelo uyurken öldürmeye zorlarlar. Ancak bu eylemi yapamadan Mesihi dansçı kadını öldürür. Michelangelo, Mesihi'nin kıskançlık yüzünden böyle davrandığını düşünür ve ikisi kavga ederken birbirlerini yaralarlar. Michelangelo sonunda Mesihi'yi bir daha görmeden Konstantinopolis'ten ayrılır.
Daha sonra 1509 Konstantinopolis depremi tamamlanamayan köprüyü yıkar. Mesihi, hamisini kaybettikten sonra kendi canına kıyar. Michelangelo, Sistina Şapeli tavanı ve Aziz Petrus Bazilikası da dahil olmak üzere İtalya'da bir dizi eser tamamlar ve Konstantinopolis'ten ayrıldıktan yaklaşık altmış yıl sonra Roma'da ölür.
Karşılama
Le Monde için yazan Julie Étienne, romanın "aynı anda hem ciddi hem de zarif olduğunu [...] her ne kadar kıymetli şeylerden sıyrılsa da, biraz katı lirizm ve sembolizmden her zaman kaçınmadığını" yazdı.[6]The New Yorker için yazan Julian Lucas, romanı İngilizceye çeviren Charlotte Mandell'in çevirisinin kalitesini övdü.[4]The Wall Street Journal tarafından yayınlanan bir incelemede Sam Sacks da çeviriyi övdü.[7]
Edebiyat eleştirisi toplayıcısı Book Marks'a göre, romanın İngilizce çevirisi çoğunlukla olumlu eleştiriler aldı.[8]