Osman Tüfekçi (1958, Trabzon, Maçka), Türk siyasetçi, iktisatçı, hukukçu, yazar ve iş insanı. BBP kurucu üyesi, genel başkan yardımcısı[1][2] ve başkanlık divanı üyesi.[3] 1980 askeri darbesindenden sonra, sıkıyönetim mahkemesi tarafından 15 Temmuz 1980 tarihinde suikast ile öldürülen Abdurrahman Köksaloğlu'nun cinayetiyle suçlanmıştır.[4]
İlk yılları ve eğitimi
1958 yılında Trabzon, Maçka'da Mehmet ve Hayriye Tüfekçi'nin oğulları olarak doğdu. 1961 yılında ailesiyle birlikte İstanbul'a göçtü. Babası inşaat kalfalığı yaparken annesi Seyrantepe'de 7 kardeşi ve kendisine bakıyordu.
Parasız yatılı sınavlarında Haydarpaşa Lisesini kazanan Tüfekçi, burada ülkücü görüşü benimsedi.
Daha sonrasında İstanbul Üniversitesi İktisat bölümünü kazandı ancak hapise girmesinde ötürü bu bölümden 1998 yılında mezun olabildi.[5]
Siyasi hayatı
12 Eylül dönemi
1980 yılına kadar Ülkü ocaklarında görev alan Osman Tüfekçi, 12 Eylül Askeri darbesinden sonra Abdurrahman Köksaloğlu'nun cinayetiyle suçlanmıştır. Bu süreçte Tüfekçi Gayrettepe 1. Şubede 32 gün gözaltında tutuldu. 22 gün işkence gören Tüfekçi, işkence sürecinde Hrant Dink'in kardeşlerinden Yervant Dink veya Hosrop Dink'in de aynı hücrelerde işkence gördüğünü iddia etmektedir.[6]
Mahkeme, Tüfekçi'nin TBMM Milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu'nu başka biriyle karıştırarak[6] öldürdüğüne hükmedip, dönemin yasasına göre idam olan ceza yerine 29 yıl hapse mahkûm edildi.
Hapis dönemi
Mamak Cezaevine gönderilen Osman Tüfekçi burada BBP kurucusu Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte hapis yattı. Muhsin Yazıcıoğlu ile burada yakınlaştı.
BBP dönemi 1992-Günümüz
1992 yılında Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları ile birlikte Büyük Birlik Partisini kurdular. Alperen Ocaklarının kurulumunda rol oynadı ve daha sonra Melih Perçin ile birlikte Alperen Ocaklarına dair ALPEREN: Müslümanca Yaşayanlardır kitabını yazdı.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun şüpheli ölümüyle ilgili yeterli takibin olmamasından ötürü dönemin hükûmeti suçladı. Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu'nu yolsuzluklardan ötürü eleştirdi.[7] 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminde partisiyle birlikte muhalefet adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nu destekledi.
2015 genel seçimlerinde BBP ve Saadet Partisinin ittifak kurması ile Saadet Partisinden İstanbul 25. Dönem milletvekili adayı oldu.
2018 genel seçimlerinde BBP'nin Cumhur İttifakına katılması ile Adalet ve Kalkınma Partisi listeleri içinden TBMM 27. Dönem Kocaeli Milletvekili adayı oldu.[8] Bu durumu eleştiren Osman Tüfekçi seçim kampanyası yapmadı[9] ve iktidar çevrelerince eleştirildi.[10]
Dava ve iddialar
15 Temmuz 1980 Abdurrahman Köksaloğlu cinayetiyle ilgili olarak masum olduğunu ve cinayetin haberini engelli abisi için bulunduğu Pamukova'da öğrendiğini ve daha öncesinde kendisiyle ilgili yakalama kararı olduğunu söyleyen[6] Osman Tüfekçi Anadolu Ajansına verdiği röportajda olayla ilgili şöyle konuştu:
"Pamukova Belediyesi'nin parkında oturuyorduk. Yanımda da bir CHP'li belediye meclis üyesi, bir de Adalet Partili meclis üyesi vardı. Hemşehriydik, konuşuyorduk. CHP'li olan meclis üyesi, 'Meclis'te bizden bir kişi daha eksilttiniz' diye yakındı. Oradan haberim oldu. Bu olay daha sonra ben aranacağım, olay benim üzerime kalacak. Ailemle beraber olmasaydım ailem bana inanmayabilirdi. Haberi beraber aldık.12 Eylül'den sonra arandım. Yakalandım. Bu olaylar ve buna benzer pek çok olay bana soruldu Gayrettepe 1. Şube'de. Alakam olmadığı için olay günü nerede olduğumu ispatlamak için yüzlerce şahit gösterdim."
Sarıgül iddiaları
Osman Tüfekçi'nin davasının tekrar görülmesi amacıyla 2014 yılında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Osman Tüfekçi'nin abisi Mustafa Tüfekçi'nin ifadesini aldı. İfadesinde Mustafa Tüfekçi, Abdurrahman Köksaloğlu'nun cinayetinin Köksaloğlu'nun damadı Mustafa Sarıgül'ün azmettirmesi ile Osman Dönmez tarafından işlendiğini bildiğini iddia etti.[11][12]
Muhsin Yazıcıoğlu davasıyla ilgili olarak devlet içerisindeki bir yapının delil kararttığını iddia eden Tüfekçi, TSK içerisinden birtakım gizli tanıkların TSK'dan uzaklaştırıldığını belirtti.[13] Tüfekçi, partisi Büyük Birlik Partisi ile birlikte Yazıcıoğlu'nun şüpheli ölümünün peşini hiçbir zaman bırakmayacaklarını belirtmiştir.[13]
Kaynakça