Miralay Sadık Bey (1860-1941), son Osmanlı döneminde asker ve siyaset adamı.
1882 yılında Mekteb-i Harbiye'den süvari mülazımı olarak mezun olmuştur. Suriye, Trablus ve Makedonya'da görev yapmıştır. 1906 yılında Manastır'da miralay rütbesiyle Süvari alay komutanıyken gizli İttihad ve Terakki Cemiyeti'ne girmiştir. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet'in ilanı üzerine Selanik'te toplanan İttihad ve Terakki Kongresi'ne Manastır delegesi olarak katılmıştır. Debre mutasarrıflığına atanmıştır. Değerinin yeterince anlaşılmadığı gerekçesiyle 1911 Kongresi'nden sonra İttihat ve Terakki'den ayrılarak muhalefet saflarına katılmış ve emekliye ayrılıp politikaya girmiştir. Hürriyet ve İtilaf Fırkası kurucusu olmuş, partinin ikinci başkanı seçilmiştir. Tarihe sopalı seçim olarak geçen 1912 seçimlerinde İttihad ve Terakki'nin başarısı üzerine kendisine bağlı subaylarla Bâb-ı Âli'yi basıp bir hükûmet darbesiyle iktidarı ele geçirmeyi planladıysa da baş gösteren Birinci Balkan Savaşı buna olanak bırakmadan İttihad ve Terakki iktidardan düşmüştür. Savaşın sonuna doğru 1913 yılında sadrazam olan Mahmud Şevket Paşa'ya karşı girişilen suikasttan sonra İttihatçılar muhaliflerini sürerlerken Paris'e kaçmış, oradan Mısır'a geçmiştir. İngilizler ile yakın ilişki içinde olmuştur. Mondros Mütarekesi'nin ardından 1919 yılında İstanbul'a dönmüştür. Döndükten sonra kısa süre sonra 1920 yılında Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın başkanlığına getirilmiştir. Bir kongre darbesiyle İngiliz Muhipleri Cemiyeti yönetimini 1921 yılında ele geçirmiş ancak bir süre sonra bu cemiyetin yönetimini Sait Molla'ya kaptırmıştır. Damad Ferid Paşa hükûmetinde istediği bakanlık koltuğu kendisine verilmemiş; Meclis-i Âyan üyeliğine atanmayı da kabul etmemiştir. Böylece hem İstanbul'daki Damat Ferit Paşa hükûmetine hem de Anadolu'daki Kurtuluş Savaşı veren TBMM hükûmetine muhalif bir tutum takınmıştır. Kurtuluş Savaşı'nın başarıya ulaşması ve Refet Paşa komutasındaki Milli kuvvetlerin İstanbul'a girmesi üzerine pek çok işbirlikçi ile 1922 yılında İngiliz Yüksek Komiserliğine sığınmış, İngilizlerin sağladığı bir gemiyle Romanya'ya gitmiştir. Lozan Antlaşması'ndan sonra 1924 yılında TBMM'nin çıkardığı Yüzellilikler listesine alınmıştır. Yüzelliliklerin affından sonra da 1941 yılına kadar yurda dönmemiştir. İstanbul'a döndüğü günün gecesi kalp yetmezliğinden ölmüştür.[1]
Kaynakça
- ^ Milliyet Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (19. cilt, 1986).