Kadınlardaki en hassas erojen bölgedir ve genelde cinsel hazzın anatomik olarak başlıca kaynağıdır.[2] İnsan ve diğer memeli embriyolarındagenital tüberkül adı verilen çıkıntıdan gelişir. Bu çıkıntı ilk başlarda cinse göre farklılaşmamıştır. Başlangıçta farklılaşmamış olan tüberkül, üreme sisteminin gelişimi sırasında ya bir penise ya da bir klitorise dönüşür. Sonraları Y kromozomunda yer alan bir genin kodladığı TDF proteini mevcutsa penise dönüşür, değilse klitoris meydana gelir. Klitoris karmaşık bir yapı olup büyüklüğü ve hassasiyeti kişiden kişiye değişebilir. Baş kısmı (glans) aşağı yukarı bezelye büyüklüğündedir ve burada sonlanan tahminen 8.000 sinir hissiyat iletir.[3] Yapısal olarak klitoral gövde, klitoral kaput, klitoral krus, klitoral glans, klitoral corpus cavernosum'dan oluşur.
Klitoris üzerine sosyolojik, seksolojik ve tıbbi tartışmalar yaşanmıştır. Bu tartışmaların başlıca konuları arasında klitoris anatomisinin doğruluğu, orgazmdaki ve G noktasının fizyolojik olarak açıklanmasındaki rolü, klitorisin körelmiş bir yapı mı yoksa bir adaptasyon mu olduğu ve üreme sürecinde rol oynayıp oynamadığı yer almıştır.[4] Klitorisle ilgili toplumsal kanılar kadınların cinsel hazzındaki rolü veya büyüklüğü ve derinliğiyle ilgili olabilir. Klitorisin büyütülmesi, pirsingle delinmesi veya kesilmesi (kadın sünneti) gibi çeşitli estetik, kültürel ve tıbbi inanışlardan kaynaklanan modifikasyonlar mevcuttur.[5]
Klitoris hakkındaki bilinenler toplumsal ve kültürel bakış açılarından etkilenir. Araştırmalar diğer cinsel organlara kıyasla klitorisin varlığı ve anatomisi hakkında bilginin az olduğu ve klitorisle ilgili eğitimin kadın vücudu ve cinselliğiyle ilgili toplumsal damgaları hafifletebileceği bulgusuna ulaşmıştır. Bu damgalar arasında klitoris ve genel olarak kadın üreme organlarının çirkin olduğu düşüncesi, kadınların mastürbasyon yapması etrafındaki tabu ve erkeklerin kadın orgazmlarını ustalıkla kontrol edebilmeleri beklentisi yer alır.[6]
Kökenbilim
Klitoris sözcüğü TürkçeyeFransızcaclitoris sözcüğünden geçmiştir. Fransızca sözcük Eski Yunanca κλειτορίς (kleítoris) sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük "Kapıyorum/Kapatıyorum." anlamına gelmektedir. Klitoris için kullanılan bir diğer sözcük olan dılak ise Eski Türkçetılak sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Eski Türkçe tıl (dil) sözcüğünün +Ak küçültme ekiyle oluşturulmuştur.[7] Dilcik anlamına gelir. Bızır sözcüğü ise Türkçeye, Osmanlı Türkçesi aracılığıyla Arapçaبظر (buẓr) sözcüğünden geçmiştir.[8]
Yapı
Gelişim
Memelilerde cinsel karakteristiklerin gelişimiX ya da Y kromozomu taşıyan sperm tarafından belirlenir.[9] Erkeklerdeki Y kromozomunda cins belirleyici SRY geni bulunur. Bu gen testis belirleyici faktör (tdf, "testis determining factor") proteinine yönelik bir transkripsiyon faktörü kodlar. Bu protein ise embriyoda testosteron ve Anti Müller hormon salgılanmasına yol açar.[10][11] İki cins arasındaki bu farklılaşma gebeliğin sekiz veya dokuzuncu haftasında başlar.[10] Bazı kaynaklara göre on ikinci haftaya dek devam eder;[12] başka kaynaklara göre sürecin sonuçları on üçüncü haftada net olarak gözlenebilir ve cinsel organlar on altıncı haftaya dek tamamen gelişir.[13]
Klitoris embriyodaki genital tüberkül isimli bir çıkıntıdan gelişir. Başlarda iki cinste de aynı olan bu çıkıntı, androjenlere maruz kalırsa uzar ve penise dönüşür; kalmazsa klitoris oluşur. Klitoris penisin başını (glans) ve boynunu (şaft) oluşturan kısımlardan meydana gelir. Bu ortak köken nedeniyle iki organ homolog, yani aynı yapının farklı versiyonları kabul edilir.[14]
Nadir görülen vakarda, embriyonun aşırı androjene maruz kalması sonucu kliteromegali (anormal derecede büyük klitoris) oluşur.[15]