Kelebek (Papillon), Henri Charriere tarafından 1968 yılında yayımlanan ve yazarının başından geçenleri anlatan otobiyografik romandır.
Hiç işlemediği bir suçtan müebbet kürek mahkûmu olan Henri Charriere isimli Kelebek lakaplı Fransız vatandaşının mahkûmluğu sırasında yaşadığı olayları anlattığı kitaptır. Henri Charriere bu kitapta kürek cehenneminde yaşadıklarını, kaçma girişimlerini ve aklınıza bile gelemeyecek değişiklikteki olayları kaleme almıştır. Gerçek bir yazar olmayan Henri Charriere'in bu kadar akıcı ve samimi bir üslupla yazması da gerçekten takdire değerdir, kitap tüm dünyada ve Fransa'da uzun süreler en çok satan kitaplardan biri olmuş ve yazarına büyük başarılar getirmiştir. Kitap çok beğenildiği için daha sonra filmi de çekilmiştir. Hiç işlemediği bir suçtan ötürü müebbet hapse çarptırılan bir kürek mahkûmunun özgürlük uğruna verdiği çabaların hikâyesidir
Konusu
Konusu Henri Charriere (namı Papillon -Kelebek) isimli bir Fransız'ın gerçek yaşam öyküsünden oluşan roman, Fransa'da çevre adı verilen ve sefahata dayanan hayat tarzını benimsemiş bir toplum içinde bir kadın satıcısının öldürülmesi olayının yazarın üzerine atılmasıyla başlar. Fransa anakarasında devam eden mahkemeler boyunca Kelebek, suçsuzluğunu ispat etmeye çalışsa da başarılı olamaz. Çevrede sevilen bir kişi olan Kelebek, polis tarafından bu cinayetin üzerine yıkıldığını iddia eder. Mahkeme sonuçlanır ve Fransız Guyanası'nda ömür boyu kürek cezasına çarptırılır. İşlemediği bir suçtan ötürü bu kadar büyük bir ceza alan Kelebek, artık tek bir şey için yaşamaya başlar: Firar.
Cezaevinde kaçmak için kendine yol arkadaşı bulur ve beraber plan yaparlar.Fransız Güyanı'na doğru gitmeyi bekleyen Kelebek ve arkadaşı güyana vardıktan sonra aldığı öğütler ile kendilerini para karşılığında hastaneye yatırtırlar, buradan ilk kaçışlarını denerler ve kaçarlar.Bir tekne ile yolculuğa başlayan Kelebek ve arkadaşı bir adaya varır ama burada kabul edilmezler ve iki hafta içinde ayrılmaları gerekir. Buradan üç yeni kaçakla beraber yola çıkarlar. İlk ulaştıkları yerde bu üç yabancıyı bırakan Kelebek ve arkadaşı kıyıdan ayrıldıktan kısa bir süre sonra polisler tarafından durdurulur ve Rio Hacha cezaevine atılırlar. Buradan plan yaparak tekrar kaçarlar. Kelebek ve arkadaşının yolları ayrılır ve sonra kelebek tek başına kızılderili bir kabilede yaşamaya başlar. Burada iki eşi olur ve uzun bir süre kalır. Fakat kabileden ayrılmak zorunda olduğunu, geri dönerek yapması gereken şeyler olduğunu söyler ve üzülerek ayrılır ama geri dönme sözüyle. Kolombiya'da iki arkadaşı yakalanır. Kendisi biraz daha kaçsa da bir kilisede ihbar sonucu yakalanır ve bu ülkede Fransızlar'a iade edilirler. Guyana'da iki arkadaşıyla tekrar firar suçundan yargılanır ve 2 yıl hücre cezası alır. Kürek cehenneminde hücre cezası çok önemlidir çünkü oraya giren bir mahkûm ya ölü olarak ya da ölüden beter olarak çıkmaktadır ki hücrenin mahkûmlar arasındaki adı insan yiyendir. Kötü fiziki şartlara ek olarak hücrede mutlak bir sessizlik uygulanmakta mahkûmlar da akıl sağlıklarını yitirmektedir. Kelebek bu hücre için kitabında şunu yazar:
Çinliler kafaya damlatılan suyu bulmuşlar, Fransızlarsa sessizliği.
2 yıl sonra, dışarıdan günlük gönderilen hindistan cevizi ve sigara sayesinde sağlam olarak hücreden çıkar. Maturette iyidir fakat Klozyo dışarıda ölür. Yine küreğe döner. Döner dönmez ise ikinci firarının planlarını yapmaya başlar. Bu defa gizlice bir sal yapmaya başlar. Fakat salı bitirdiği gün ihbar sonucu yakalanır. Daha da kötüsü kendisini ve ortaklarını ihbar edeni de öldürür. Tekrar yargılanır ve 8 yıl hücre cezası alır ki bu kadar uzun cezayı tek alan Kelebektir ve 5 yıldan daha uzun hücre cezasına dayanan olmadığını öğrenir. Yine hücre cezasını çekmeye başlar. Fakat hücrede yattığı sırada ilginç bir olay yaşanır ve cezaevi yönetimi hücre mahkûmlarının belirli günlerde denize girip güneşlenmelerine izin verir. Kelebek bu sayede yeniden hayata tutunur. Bu sayede belki 8 yılı sağ salim tamamlayabileceğini umar. Bir gün denizden dönerken mubassırlardan birinin kızı denize düşer ve köpekbalıklarının saldırısına uğrar. Kelebek düşünmeden suya atlar ve kızı kurtarır. Ve hücre cezası affedilir.
Hücre cezası affedildikten sonra Şeytan Adası'na gönderilir. Burada kaçma imkânı yok gibidir çünkü adanın çevresi sarp kayalıklardan oluşmaktadır ve denize açılma imkânı yoktur. Artık tüm ümitlerini kaybeden Kelebek ünlü Fransız subayı Dreyfus'un oturduğu kayalıklarda denizi izlerken bazı dalgalar dikkatini çeker. Kıyıya hızla vuran dalgalar aynı hızla geriye dönmektedir. Eğer sal benzeri bir şeyle dalgalar denize geri dönerken atlarsa dalgalar onu açık denize atabilir. Birkaç deneme yapar ve başarılı olur. Kendine bir firar arkadaşı bulur ve fikrini uygular. Günlerce açık denizde içi hindistan cevizi dolu çuvallarla yol alırlar ve sonunda kıtaya ulaşırlar. Fakat arkadaşı burada ölür. Yola yalnız devam eder. Ormanda saklanır ve eski mahkûmlarla bir tekne satın alarak denize açılır.İngiliz Güyanı'na varırlar. Burada kabul edilir ve kimliklere sahip olurlar. Bir süre burada kalır ve para kazanmak için iş yaparlar. Ama Kelebek buradan da ayrılmak istemektedir. İngiliz Güyanı'ndan da ayrılan Kelebek Venezuela'ya ulaşır ve bu ülkeye sığınır. Venezuela hükûmeti onun pişman olduğuna inanır ve yurttaşlık hakkı verir. Ölümüne kadar da Venezuela vatandaşı olarak kalır.
Kelebek bu ana konunun haricinde çevresinde gördüklerini ve daha başka olayları akıcı bir dille anlatmıştır.
Film uyarlaması
Henri Cherriere'nin ilgi çekici hayatını anlattığı ve milyonlar satan kitabı, 1973'te aynı isimle sinemaya uyarlandı. Kelebeği Steve McQueen'in, Kelebeğin dostu Louis Dega'yı Dustin Hoffman'ın oynadığı film kitabı kadar başarılı olamamıştır. Steve McQueen'in kuvvetli oyunculuğu da filmin ilgi görmesini sağlayamamıştır ki sebebi filmde bu müthiş maceraların donuk ve ilgisiz bağlantılarla anlatılmasıdır.