Ulukışla ilçesinde bulunan gölün orta noktası Mersin-Niğde il sınırına oldukça yakın olan göle Ulukışla, Darboğaz'dan ulaşılır. D-750 otoyoluna olan uzaklığı yaklaşık 20 kilometredir
Göl
Denizden yüksekliği 2.650 m'dir. Yüzey alanı yaz ve kış arasında değişir, ortalama 25.000 m²'dir. Gölün bulunduğu alan yükseklikten dolayı ağaçsızdır. Göl çevresinde ot ve çalılar yetişir. Göl, "Toros kurbağası" olarak adlandırılan endemik kurbağa (Werner, 1898) olan Rana holtzi'ye Çiniligöl ile birlikte ev sahipliği yapmaktadır. Göl, dağcı ve yürüyüşçüler tarafından popülerdir.[1]
Gölün derinliği 12 m, uzunluğu 450 m, genişliği 175 m, su sıcaklığı Eylülde 6 °C, Temmuzda 9 °C'dir.[2]
Niğde'nin Ulukışla ilçesinde 188 hektarlık alana sahip Karagöl-Çiniligöl 30.12.2022 tarihinde koruma altına alınmıştır.
Karagöl'ün çevresinde birçok su kaynağı bulunmaktadır. Bu su kaynaklarından gönül rahatlığıyla su içebilirsiniz çünkü hepsi temiz su kaynağıdır. Bu gölün hemen yukarısında Çiniligöl bulunmaktadır. Çiniligöl'e giden patika keskin olduğundan ötürü buraya araba ile gitmek pek mümkün değildir.[3] Aynı zamanda Çiniligöl Karagöl'e göre daha temizdir ve bu sebepten ötürü göl son derece berrak gözükmektedir.[3]
Bu gölün çevresinde bulunan buzulların erimesi bu gölün mineral bakımından zengin olmasına neden olmuş ve gölün çevresinde çok sayıda canlının ve bitkinin büyümesine, gelişmesine ve hayatlarını sürdürmesine vesile olmuştur.[3][4] Her bir bitki türü de koruma altına alınmıştır. Ayrıca Toros Kurbağası olarak bilinen ötmeyen kurbağa sadece bu gölde bulunmaktadır ve bu durum gölün önemini daha da artırmaktadır.[4]
Sorunlar
Yazın kullanılan yolun Karagöl kenarına kadar ulaştırılması çevre üzerinde baskıyı artırmıştır. Betonlaşma ve çöp sorunu oluşmuştur. Gölün sunî olarak balıklandırılması ve balık avcılığı nedeniyle gölün ekosistemi baskı altındadır[2]
Göl içerisindeki balıklar, mevcut Toros Kurbağasının larva ve yumurtalarını yiyerek nesillerin tehdit etmektedir.
Gölün alt kısmındaki yeşil alanda yaşayan sincap(gelengi)lar yasadışı olarak, satılmak maksadıyla, işkence edilerek daha yavruyken doğal ortamlarından koparılmaktalar. Hayvan tacirleri, yavru sincapların olduğu yuvalara bolca su boca ederek onları boğmaya çalışarak sersemletip yuvalarından çıkmaya zorlamaktalar.
Doğa koruma ve milli parklar genel müdürlüğünün hiçbir tedbir almadığı görülmüştür.