Kanun önünde eşitlik veya hukuksal eşitlik, bireylerin birer hukuksal kişilik olmaları nedeniyle yasa önünde eşitliklerini anlatan ilkedir. Özellikle çoğulcu demokrasilerde gelişmiş bir kavramdır. Yasalar; herkes için, toplum içindeki yeri, ekonomik gücü, toplumsal kökeni, cinsiyeti gözetilmeden, herhangi bir ayrım yapılmadan düzenlenip uygulanır.
Aynı durumda olan herkes için eşit yasa çıkarmak, yasa koyucunun adaletini gösterir.[1]
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 7.maddesinde "Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasanın korunmasından eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. Herkesin bu Bildirgeye aykırı her türlü ayrım gözetici işleme karşı ve böyle işlemler için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır." şeklinde ifade edilmiştir.[2]
Kanun önünde eşitlik liberalizmin temel ilkelerinden biridir.[3]
Tarihçe
Atina demokrasisinin yetiştirdiği en büyük konuşmacı Perikles, her yurttaşa anayasaya aykırılık nedeniyle bir yasa önerisine karşı dava açma hakkı tanıdı. Kanunların adil tatbik edilmesi yani hür yargı gibi konulara bu Atina demokrasisi döneminde rastlamaktayız.[4][5]
Kanun önünde eşitlik ve pozitif ayrımcılık
25 Mart 1957 tarihli AB Kurucu sözleşmesinin 141. maddesi ve onu izleyen 1.12.2009 tarihli Lizbon Antlaşmasının 157. maddesi üye devletlerin pozitif ayırımcılık konusunda önlemler alabileceğini kabul etmiştir. Bu düzenlemeye göre “İş hayatında erkeklerin ve kadınların efektif bir biçimde eşit duruma getirilmeleri için üye devletlerin temsil gücü olmayanların çalışmalarını kolaylaştırmak veya meslek yaşamı içindeki olumsuzlukları gidermek için onlara tanınan özel ayrıcalıkların korunmaları veya bu konuda karar almaları eşitlik ilkesine bir aykırılık oluşturmaz.” Bu düzenlemelere göre, ayırımcılığın yasaklanması belli bir cinsiyete mensup kişi gruplarının maruz kaldığı dezavantajları önlemeyi veya bunları tazmin etmeyi hedefleyen tedbirlerin benimsenmesine ve korunmasına aykırılık oluşturmaz.[6]
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 10.maddesine göre “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olamaz. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”[7]
Nebraska
" Kanun önünde eşitlik " ifadesi Nebraska Eyaleti'nin sloganı ve devlet mührüdür.
Feminizm
İlk kez 1902'de Washington’da toplanan Uluslararası Kadınlar Birliği Kongresi daha sonra çeşitli ülkelerde değişik tarihlerde toplanmıştır. 18-24 Nisan 1935 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilen ve 39 ülkeden gelen kadın temsilcilerin katıldığı 12.kongrede kadınlar için özgürlük ve insanlar için barış sözleri ile kongreyi açan başkan Corbett Ashby “Kadınların serbestçe ve tam anlamıyla gelişimini istiyoruz. Yeni olsun eski olsun bu gelişime ket vuran geleneklerin engellemelerine karşı savaşacağız. Erkek ve kadınlara serbest ve eşit eğitim olanakları istiyoruz. Yasalar önünde eşit, iş yaşamında ayrım gözetilmeksizin aynı özgürlükleri istiyoruz” açıklamasını yapmıştır.[6]
^Chandran Kukathas, "Ethical Pluralism from a Classical Liberal Perspective," in The Many and the One: Religious and Secular Perspectives on Ethical Pluralism in the Modern World, ed. Richard Madsen and Tracy B. Strong, Ethikon Series in Comparative Ethics (Princeton, NJ: Princeton University Press, 2003), 61 (ISBN 0-691-09993-6).