Küçülme

Küçülme, üretimin neden olduğu çevresel ve sosyal etkileri en aza indirmek için sürdürülebilir bir şekilde maddi üretimin azaltılmasını savunan politik ve ekonomik ideolojidir. Bu düşüncenin taraftarları ekonomik büyümenin ve onu destekleyen tüketimin uzun vadede sürdürülemeyeceğini ve bu sürecin esasında toplumun gelişimine ve hayat standartlarına da bir katkıda bulunmadığını savunur.

Sunum

Küçülme fikri ekonomik büyüme fikrinin ve onun en önemli ölçme araçlarından olan gayri safi yurt içi hasıla kavramının tartışmasından doğmuştur. Küçülme fikrini savunanlar GSYH'nin sadece nicel olduğunu ve toplumun sosyal durumunu, ekosistemlerin sağlığı gibi ölçülmesi zor ancak insan yaşamı için çok önemli olan birçok nitel özellikleri göz ardı ettiği fikrinden yola çıkıyorlar. Küçülme taraftarları ekolojik ayakizi, insani gelişme endeksi gibi alternatif ölçüm yöntemlerini öne çıkarıyorlar.

Hipotezler

Küçülme fikri ile bağlantılı hipotezler;

  • Güncel ekonomik sistemin devamı tüketimi gittikçe hızlanan sonlu kaynaklara dayanmaktadır.
  • Ekonomik büyümenin yanı sıra teknolojik ilerlemenin doğaya daha az zarar verdiği kantılanmış değildir.
  • Maddi zenginliğin artışı çevre, adalet, demokrasi ve insani ilişkiler gibi başka tür zenginliklere zarar vermektedir.
  • Ekonomik gelişmelerini tüketim üstüne kurmuş olan batı toplumları bu tavrın hayat kalitesi gibi daha önemli zenginliklere zarar verdiği gibi bu gidişatın gelişmekte veya az gelişmiş ülkeler gibi gelişmiş ülkelerin alt sosyal tabakalarında da sıkıntıya yol açtığının farkında değil.

Tarihsel Köken

Küçülme fikrinde en çok referans alan, konu hakkında ilk çalışmalar Roma Kulübü ve bu fikrin babası olarak görülen iktisatçı Nicolas Georgescu-Roegen tarafından yapılmıştır.

Roma Kulübü

Roma Kulübü 1968'de politik olmayan uluslararası bir kuruluş olarak kuruldu. 1972'de dünya nüfusunun hızlı büyümesi ve sonlu kaynaklar üstündeki etkisini modelleyen Limits to Growth (Büyümenin Sınırları) isimli bir çalışmaya önayak oldu. Bu ilk çalışmanın ardından 1993'te ve 2004'te aynı çalışma güncelleştirilerek tekrar yayınlandı.

Georgescu-Roegen

Nicholas Gerogescu-Roegen küçülme fikrinin babası ve en önemli teorisyeni olarak görülmektedir. 1971'de The Entropy Law and the Economic Process (Entropi Kanunu ve Ekonomik Süreç) isimli en önemli eserini yayınladı. 1979'da Fransızcaya çevrildi. Roegen'a göre neoklasik ekonomi düşüncesinin temel aldığı Newton mekaniği kaynakların tüketimini dikkate almamaktadır. Kendi geliştirdiği modelde ekonomi termodinamik temellere, esas olarak da ikinci kuralına yani entropi kavramına dayanmaktadır. Bu modelde Roegen ekonomik süreçte kullanılabilir serbest enerjinin geri kazanılamaz şekilde yok olduğunu gösterir. Roegen termoekonominin de kurucusu sayılır.

Kavramsal Kaynaklar

Küçülme düşüncesi kendi içinde birçok grubu barındırmaktadır. Bu gruplar kendi içlerinde ciddi tartışmalara da girmektedirler. Fabrice Flipo küçülme düşüncesini beş ayrı akımda incelemektedir.

Kültürcü kaynak

Antropolojiye dayanmaktadır, Fransız ekonomist Serge Latouche'un başını çektiği bu akım, homo ekonomikusun "kendi" dünyaya bakış açısına ve tarihine bağlı olduğunu ve yeni olanakların, düşünce şekillerinin ortaya çıkması için kişinin kendi doğasını bulması veya yeniden yaratması gerektiğini savunuyor. Latouche başka olası dünyanın hayal gücümüzün sömürgeden çıkmasına bağlı olduğuna vurgu yapar.

Demokratik kaynak

Düşünür Ivan Illich'e dayanmakta. Piyasanın ağırlığı altında kopan bağların tekrar güçlendirilmesi fikri savunulmakta. Bu işlem için toplum içindeki tartışmaların kalitesinin artrılması öne sürülmekte. Küçülme fikri de bu tartışmaları ateşleyecek bir olgu olarak görülmekte.

Çevreciler

Yaşayan varlıklara saygı ve ekosistemlerin zarar görmemesi gerektiğini öne sürenler. Bu düşünce akımında olanlar için küçülme zaten amaçlarına ulaşmak için kaçınılmaz bir araç. Çevreciler için ekolojik sistemin korunması için ekonomik üretimin yani mekanikleşmenin azaltılması gerekiyor ki bu da GSMH'nin azalması sonucunu verecektir.

Endüstriyel ülkelerin koştuğu kriz

Hayatın hızlı ve anlamsız şeyler(kariyer, para, ün) için geçiştirildiğinin altının çizildiği ancak doğa ile uyumun, yaşayan varlıklar için meditasyon ve dinleyerek hayata geçileceğini belirten Pierre Rabi bu akımın önderleri arasında. İçsel devrimin, dünyadaki karışıklığı sonlandırmak için bir ön koşul olduğu da belirtiliyor. Körlemesine bir teknolojik ilerlemenin değil Gandivari, barışçıl eylemlerin gelişimi düzelteceği de savulunmakta.

Biyoekonomistler

Ekologlar yaşayan varlıkları ön plana alırlarken, biyoekonomistler ekosistemin kısıtlarını vurgularlar. Bu akımın en önemli temsilcilerinden biri Georgescu-Roegendır.

Sosyal hareketler

Fransız ve İtalyan Yeşiller Partisi, Fransız Çiftçi Konfederasyonu bu konuyu kendi içlerinde tartışmaya açmış bulunuyor. Ayrıca Kanada'da ortaya çıkan 32 saat çalışma hareketi veya Yavaş Yemek (Slow Food) gibi hareketler de bu düşüncenin altında incelenebilir.

Eleştiriler

Olumsuz çağrışım

Küçülme teriminin kullanımı sıklıkla çağrıştırabileceği olumsuz anlamlar nedeniyle eleştirilmiştir.[1] Bunun küçülme hareketine zarar verebileceği iddia edilmiştir. Konuyla ilişkili başka bir problem küçülmenin, hatalı bir şekilde resesyon ile ilişkilendirilmesidir. Her ne kadar küçülme hareketinin birincil amacı gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) düşürülmesi değilse de genellikle bunun olası sonuçlarından biri olabileceği kabul edilmektedir. Bununla birlikte, küçülmenin, resesyonların yol açtığı kemer sıkma politikaları ya da artan işsizlik gibi ekonomik olarak arzu edilmeyen etkileri olması beklenmemektedir.

Ekonomik temelli

Birçok ekonomik düşünce için ekonomik büyüme zenginliğin, iş olanaklarının, hayat şartlarının, eğitim ve sağlık sistemlerinin iyileşmesi anlamına geliyor. Buna karşın küçülme işsizliğin artışı, alım gücünün düşüşü ve bunlara bağlı olarak sosyal çalkantılara da sebep olacağı görüşü bulunur.

Piyasa ekonomisinde kaynakların fiyat mekanizması ile daha verimli bir şekilde dağıtılacağı öngörülür ve kâr amacı ile de büyüme sağlanır. Örnek olarak petrol fiyatlarının artması ile daha az karlı olan kimi sondajların gerçekleştirileceği veya yeni teknolojilere yatırım yapılacağı savunulur.

Marksist düşünceye göre insanların yararlanacağı bir büyüme ile kâr amacı güdülen bir büyüme arasında bir fark yoktur. Bu görüş küçülme fikrine karşıdır. Kontrollü ve stratejik büyüme ile daha sosyal ve ekolojik bir gelişimin yakalanacağı öne sürülür.

Küçülme düşüncesine en önemli eleştiri üçüncü dünyacılardan gelmektedir. Bu görüşe göre gelişmiş ülkelerin burjuva sınıfı çevreyi koruma adı altında gelişmekte olan ülkeleri gelişmiş ülkelerle aynı yolda ilerletmeyerek onların büyümelerini engellemektedir. Bu görüşe küçülmecilerden gelen en önemli karşı yanıt, dünya zenginiğinin %80i dünya nüfusunun %20si tarafından tüketilmekte olduğu ve küçülmenini ilk önce zengin ülkelerde başlanması gerektiği yönündedir. Bu şekilde geri kalmış diye adlandırılan ülkelerin de kendi zenginliklerini kendileri için kullanabilecekleri ve dünyanın doğal zenginliklerinin daha adaletli bir şekilde paylaşılmaya yöneleceğidir.

Bilimsel temelli

Küçülmeye karşı geliştirilen bir başka önemli eleştiri teknolojik gelişmenin enerji, atık ve temel doğal kaynakların tükenmesine çözüm bulacağı yönündedir. Bu yöndeki en temel kaynak ise gelişmiş ülkelerin enerji yoğunluğundaki düşüşü.

Kaynakça

  1. ^ Drews, Stefan; Antal, Miklós (2016). "Degrowth: A 'missile word' that backfires?". Ecological Economics. 126: 182–187. doi:10.1016/j.ecolecon.2016.04.001 18 Aralık 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.