Kitapta, Alplerde büyükbabasıyla birlikte doğayla iç içe yaşayan bir kız çocuğunun şehre götürülmesiyle karşılaştığı uyum sorunları; Alplere, büyükbabasına olan sevgisi nedeniyle yaşadığı özlem ve çevresindeki insanların hayatlarını temiz kalbiyle değiştirmesi anlatılmaktadır.
Karakterler
Karakter
Açıklama
Heidi
Kitabın başkahramanı olan kız çocuğudur. Annesini ve babasını kaybetmiştir. Hikâyenin başında beş yaşındadır. Özgür ruhlu, sevgi dolu, dost canlısı, diğerkâm ve doğaseverdir.
Dete
Heidi'nin teyzesidir. Annesini ve babasını kaybeden Heidi'ye bakmaktadır.
Alf Amca/Alm-Öhi (Büyükbaba)
Heidi'nin Alplerde bir kulübede yalnız yaşayan dedesidir. Çevresindekilerle pek iletişim kurmaz, bu yüzden insanlar onun taş kalpli olduğunu düşünür.
Peter
Heidi'nin kasabadaki en yakın ve en sevdiği arkadaşıdır. Keçi çobanıdır. Heidi'den birkaç yaş büyüktür.
Clara/Klara
Frankfurt'ta yaşayan zengin Sesemanların sakat kızıdır. Daha sonra Heidi'nin en yakın arkadaşlarından biri olmuştur.
Heidi, beş yaşında tatlı bir kız çocuğudur. Bir yaşında annesini ve babasını kaybetmesi üzerine, beş yaşlarına kadar teyzesinin yanında kalmıştır. Fakat teyzesi Dete, güzel bir iş fırsatı yakaladığı için onu dedesinin yanına bırakmak zorunda kalır. Dedesi, insanlardan ayrı olan, köyden uzakta bir kulübede yaşamaktadır. Heidi dedesini, kulübeyi, doğayı ve oradaki keçileri çok sever. Burada Peter adında bir de arkadaşı olur ve birlikte güzel vakit geçirirler. Peter, kasabada annesi ve gözleri görmeyen ninesiyle birlikte yaşayan bir keçiçobanıdır.
Heidi'nin teyzesi Dete, bir gün Heidi'yi görmek için Alp Dağları'na gelir. Zengin bir ailenin sakat kızına arkadaşlık yapması için Heidi’yi, istemeyerek de olsa Almanya'nın Frankfurt şehrine götürür. Heidi burada evin kızı olan Clara ile iyi anlaşsa da, orada sürekli emirler veren, otoriter bir kişiliğe sahip olan dadı Bayan Rottenmeier onu benimsememektedir. Heidi her geçen gün Alpler'i, köyünü, doğa hayatını, dedesini ve Peter’i özlemektedir. Bu şehir hayatına bir türlü uyum sağlayamayan Heidi’nin özlemi her geçen gün artar. Geceleri odasında köyünü ve dağları düşünüp ağlarken bir süre sonra zayıflamaya ve durgunlaşmaya başlar.
Heidi, daha sonra uyurgezerlik gibi bazı ciddi sağlık problemleriyle karşılaşır. Bunun üzerine bir doktor, evin sahibi Bay Seseman’a Heidi’nin köyüne götürülmesi gerektiğini söyler. Clara'dan köyüne geleceğinin sözünü alan Heidi, büyük bir sevinçle dedesinin yanına döner. Gün geçtikçe sağlığına kavuşur.
Yaz geldiğinde Clara onu ziyarete gider. Fakat Heidi’nin Clara'ya çok fazla vakit ayırması ve Peter'e eski yoğun ilgiyi göstermemesi, Peter’in kıskançlık duygularını kamçılar. Peter, evine gitmek zorunda kalacağı düşüncesiyle Clara’nın tekerlekli sandalyesini yüksek bir tepeden aşağıya yuvarlar. Fakat Clara, sandalyesiz geçirdiği bu sürede yürümeyi başarır.
Kızının yanına gelen Bay Seseman bu duruma çok ama çok sevinir. Heidi’nin okuması için dedesi Alf Amca'yı kasabada bir eve yerleşmeye razı eder. Alf Amca yazın yine kulübeye çıkacak ve doğayla baş başa olacaktı. Clara da yazın ziyaretlerine gelecek, Peter ve Heidi ile güzel vakit geçirecekti.[2]