Filistin Askısı bir kişinin kollarının vücudunun arkasında birleştirip, bu şekilde yüksekçe bir yere iple asılması suretiyle yapılan işkence türüdür. Muhtemelen kişinin kolları çıkar. Vücuduna fazladan ağırlıklar eklenebilir. Strappado veya Ters Askı denildiği de olur. Orta Çağ'da Engizisyon Mahkemesince çok sık kullanıldığı bilinir, pratikte modern çağda da uygulama devam eder.[1][2]
Bu işkencenin üç değişik uygulama biçimi vardır. İlkinde kollar vücudun arkasında bağlantıktan sonra büyük bir ip yardımıyla ayak bileklerine de bağlanır. Bir kiriş veya çengelle tavana asılır. İşkenceci bu ipi kurbanın kolları gerilene kadar çeker. Kolları arkada bağlanan kişi çok şiddetli bir ağrı hisseder ve bu durum kollarının çıkmasına sebep olabilir. Kişinin tüm ağırlığı, gerilen ve içerden dışarıya döndürülmüş omuz başlarıyla desteklenir. Teknik olarak hiçbir dış yara izi görülmezken, uzun vadeli sinir, bağ doku veya tendon zararlarına sebep olabilir. Tipik olarak kol sinir ağının hasar görmesine, duyu felci ya da kaybına yol açar.
İkincisi ilkine benzemekle birlikte, bir dizi asıp serbest bırakışla, kişinin yere düşmesini sağlamaya yöneliktir. Gerilen ve korunmasız bırakılan kollarla yüksekten düşüş büyük kuvvet yaratıp, omuz kırıklarına sebep olmaktadır. Niccolò Machiavelli'nin Floransa'da Medici ailesine karşı komplo kurma iddiasıyla 1513'te hapsedildiğinde işkencenin bu uygulamasına maruz kaldığına inanılır.
Üçüncüsünde kollar vücudun önüne bağlanır ve aynı zamanda ayak bilekleriyle birleştirilir. Bu bağlama şekline bir ağırlık eklenir böylece sadece kollara değil bacak ve kalçayada zarar verilir. Özel olarak "Squassation" olarak adlandırılır.
Dünyada Filistin Askısı
Bahsi geçen ilk yöntem (ya da benzeri) NazilerinAuschwitz Toplama Kampında uygulandı. Laurence Rees tarafından hazırlanan Auschwitz:Naziler ve Son Çözüm belgeselinde Polonya Direnişi'nin bir üyesi olduğundan şüphelenilen Jerzy Bielecki bu işkenceyi maruz kaldı ve işkenceyi şu şekilde tarif etti:
"Çengele beni asmayı istedi. "Parmak uçlarının üzerinde dur" dedi. Sonunda beni çengele taktı, hiçbir uyarı olmaksızın beni tabureye doğru tekmeledi. Ben sadece İsa Meryem'i hissettim, aman tanrım korkunç bir acı. Omuzlarım eklemlerinden ayrılıyordu. Her iki kolum eklemlerinden ayrılıyordu. Ben inliyordum ve O sadece "Kapat çeneni köpek. Sen buna layıksın. Cezanı çekeceksin" dedi." [2]
Kasım 2003'te ABD tarafından tutuklanan Manadel al Jamadi isimli bir kişinin IrakEbu Garib cezaevinde CIA tarafından sorgulaması sırasında bu işkence yöntemiyle öldürüldüğü iddia edildi.[3] (Cesedi selofanla sarılıp, buza koyulmuş bir şekilde Ebu Garib Cezaevi işkenceleri fotoğrafları arasında şans eseri görüldü.)[4] Birleşik Devletler ordusu bunun bir cinayet olduğunu kabul etti.[5]
İç güvenlik için Filistinlilere işkencenin yasal olduğunu söyleyen İsrail yurt içi gizli servisi Şin Bet'in bu yöntemi uyguladığı iddia edilmektedir.[6]
Türkiye'de Filistin Askısı
Teknik, Türkiye'nin güvenlik güçleri tarafından kullanıldı. 1996'da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Filistin Askısının kullanımı nedeniyle Türkiye'yi suçlu buldu.[1] Bu işkence tekniğinin kullanılmasıyla ilgili Uluslararası Af Örgütü ve diğer uluslararası insan hakları grupları tarafından uyarıldı. Özellikle 12 Eylül Darbesi sırasında birçok kişinin bu işkence tekniğine maruz kaldığı iddia edilir. Dev-Sol kurucularından Bülent Uluer bu yöntem nedeniyle fiziksel hasarlarının kaldığını ve belinin sakatlandığını söyler.[7]