Ana akım Hristiyan ilahiyatına göre, kurtulmuş kişiler ölümden sonra, İkinci Geliş'e kadar olan dönemde, bir berzah ortamında Tanrı ile birlikte olacaklar. İkinci Geliş'ten sonra ise fiziksel dirilişe mazhar olacak ve Yeni Dünya’nın yaratılışına şahitlik edecekler. Katolik Kilisesi İlmihali’ne göre, “Ölümle birlikte, ruh bedenden ayrılır, fakat diriliş vaktinde Tanrı, bedenimize sonsuz bir yaşam verecek ve bedenimiz ruhumuz ile yeniden birleşmesinde değişime uğramış olacak. Aynen Mesih’in dirilmesi ve sonsuz yaşama kavuşması gibi, hepimiz günlerin sonu geldiğinde dirileceğiz.”[4]N. T. Wright’a göre “Tanrı’nın planı bu dünyayı kendi haline terk etmek değil… Tam aksine onu yeniden inşa etmektir. Ve bunu gerçekleştirdiğinde, yeni bedenlerindeki hayatlarını yaşamak üzere bütün insanları diriltecektir. Hristiyan incillerinin sunduğu vaat budur.”[5]
Sinoptik İncillerde ve Pavlus'un mektuplarında, ebedî hayat, gelecekte gerçekleşecek bir vakâ olarak öğretilmektedir. Fakat, Yuhanna İncili'nde, ebedî hayata şimdiki zamanda erişilebileceği işaret edilmektedir.[6][7]Raymond E. Brown, Sinoptik İncillerde ebedî hayatın Hesap Günü'nde, yani gelecek bir zamanda elde edilebildiğinin öğretildiğine,[8] fakat Yuhanna İncili'nde ebedî hayatın şimdiki zaman içerisinde de ulaşılabilen bir durum olduğunun öğretildiğine işaret etmektedir. Buna örnek olarak Yuhanna 5:24'ü göstermektedir.[9]
Yuhanna İncili'nde ebedî hayat hem geleceğe mâtuf, hem de bugüne bakmaktadır.[2][6][7] Yuhanna İncili'ne göre Mesih'i benimseyenler, ebediyette olduğu gibi şimdi de hayata sahip olabilirler, çünkü onlar ölümden hayata geçiş yapmışlardır. Yuhanna 5:24'te bununla ilgili olarak, “Sözlerimi işiten ve beni gönderene iman eden, ebedi hayata erişmiştir ve yargılanmayacaktır, çünkü ölümden hayata geçiş yapmıştır.” Yuhanna İncili'nde Tanrı'nın enkarnasyonunun, İsa'nın ölümünün, dirilişinin ve Kelime'nin yüceltilişinin maksadının insanlığa ebedi hayat sağlamak olduğu öğretilmektedir.[2]
Kaynakça
^Darrell Bock; The Bible Knowledge Word Study; 2006; ISBN 0-7814-3445-9; s. 162