Destan Gibi, Türk şair Orhan Veli Kanık'ın 1946 yılında yayınlanan üçüncü şiir kitabı. Ölmez Eserler yayını olarak çıkan kitap, Bedri Rahmi Eyüboğlu tarafından resimlendirildi.[1][2] Kitapta Yol Türküleri isminde uzun bir şiir vardır.
Şairin Destan Gibi'deki şiirleri bir önceki kitabı Vazgeçemediğim'de yer alan Garip Akımı'ndan uzaklaştığı şiirlerin devamı gibidir. Özellikle, Keşan, Yolculuk ve İstanbul Türküsü'nde bu özellikler fark edilebilir. Orhan Veli'nin Garip'le başladığı gelenekleri yok sayma ve onları yıkma arzusunun yerini bu kitapta gelenekleri çağdaşlaştırma, halk şiirinin dilini, deyişlerini ve bazı kalıplarını güne uyarlama yöntemi aldı.
Analiz
Destan Gibi'deki ana tema İstanbul özlemidir. Kitapta Türkiye'nin değişik yerlerine yapılan yolculuklarda yapılan gözlemlerden oluşturulmuş şiirler yer alsa da bu şiirlerin her birinde yolculuğu yapanın (muhtemelen şairin kendisi) İstanbul'u özlediği anlaşılabilir.
Orhan Veli, kitabında, bu hasreti dile getirmenin yanı sıra bazı toplumsal olaylara ve toplumun problemlerine de parmak bastı. Fakat, bu yaklaşımı yüzeysel kaldı ve küçük burjuvazinin görüş alanından ileriye gidemedi. Her ne kadar, artık, sanattaki halk sorununa bireysel olarak toplumsal olarak bakabilmeye başlasa da biçimci bakış açısı devam etmekteydi. Bu kitabında da Orhan Veli için "halkın zevkini bulup sanata hakim kılma" arzusu vardı. Şairin kendisi de iki yıl sonra yazdığı hikâyede bu durumu kabul ettiğini şöyle açıkladı: "Ama ne yazık ki biz o insanları tanımıyoruz. Girmişiz küçük burjuvanın içine yuvarlanıp gidiyoruz. Başka cemiyetlerin, başka sınıfların adamları olduğumuzu bile bile. Biz tanımadığımız sınıfın o fakir sınıfın adamıyız. Ama tanımadığımız için de onlardan, onların hayatından bahsedemeyiz."[5]
Garip Akımı'nın büyük bir destekçisi olan Nurullah Ataç, düşünce yerine duyguya önem verildiği ve şairi reddettiği geleneğe yöneldiği için Destan Gibi'yi eleştirdi ve konuyla ilgili olarak "Orhan Veli'nin yenildiği de oluyor. O zaman kendini bırakıyor kolaylığa, Yol Türküleri'ni yazıyor, İstanbul Türküsü'nü yazıyor, şu Delikli Şiir'e kadar iniyor. Bunlar gerçek Orhan Veli'nin değil, kendini unutmuş, düşüncesinden çok duygusuna uymuş, daha da kötüsü geleneğe, yıkmak istediği, yıktığı geleneğe boyun eğmiş bir Orhan Veli'nin, yenilmiş bir Orhan Veli'nin şiirleri. Ne var ki böyle yanılmalar çok azdır Orhan Veli'de, o asıl öteki güzel şiirlerin duygusuyla değil, düşüncesiyle yazdığı şiirlerin adamıdır." dedi.[6]
Asım Bezirci ise Orhan Veli'nin geleneğe dönmediği sadece gelenekten yararlandığını söyledi. Öte yandan Ataç'a Orhan Veli'nin halk şiirinden yararlanırken o şiirin güzel örneklerini aşamadığını ve zenginleştiremediğini iddia ederek hak verdi.[7]
Destan Gibi'de yeni bir tarz deneyen Orhan Veli sonraki eserlerinde bu tarzı devam ettirmedi.
Notlar
Kaynakça
- Bezirci, Asım (1991), Orhan Veli: Yaşamı, Kişiliği, Sanatı, Eserleri, Altın Kitaplar Yayınevi, 975 405 239 5
- Kanık, Adnan Veli (1953), Orhan Veli İçin, Yeditepe Yayınları
- Uyguner, Muzaffer (1967), Orhan Veli Kanık : hayatı, sanatı, eserleri, Varlık Yayınları