Bouba–kiki etkisi ya da takete–maluma olgusu, sesler ile şekiller arasında gelişigüzel olmayan bir bağlantıdır. Konu ile ilgili en sıradan araştırma bulguları insanlara anlamsız sözcükler verildiğinde bouba ya da maluma gibi sözcükleri yassı biçimler ile, kiki ya da takete gibi sözcükleri ise sivri, keskin biçimler ile ilişkilendirdiğini göstermektedir.
Araştırma
Bu etki ilk olarak Gürcü psikolog Dimitri Uznadze tarafından 1924 yılında gözlemlendi, günümüzdeki anlanışı ise Alman-Amerikan psikolog Wolfgang Köhler'in[1] 1929 yılında yaptığı deney ile biçimlendi. İspanyolca konuşulan Tenerife adasında yapılan psikolojik deneylerde Köhler katılımcılara yassı ve keskin biçimler göstererek hangisinin "takete," hangisinin "maluma" olduğunu sordu. Köhler kitabında bunu açıkça belirtmemesine karşın birçok kişinin keskin köşeli şekle "takete", yuvarlak köşeli şekle ise "maluma" adını verdiğini ima etti.[2]
2001 yılına gelindiğinde Vilayanur S. Ramachandran ve Edward Hubbard, Köhler'in deneyini "kiki" ve "bouba" sözcüklerini kullanarak tekrar etti. İngilizce konuşan Amerikalı Lisans öğrencilerinin ve Tamilce konuşan Hintlilerin katıldığı deneyde katılımcılara şekillerden hangisinin kiki, hangisinin bouba olduğu soruldu. Her iki grupta da %95 ve %98 oranında sivri köşeli şekle verilen adın "kiki", yuvarlak köşeli şekle verilen adın ise "bouba" olduğunu gözlemlendi. Araştırmacılar sonuçlardan yola çıkarak insan beyninin bir şekilde şekiller ve sesler arasında kesin ve tutarlı bağlantı kurduğu savını ortaya koydular.[3] Daphne Maurer ve meslektaşları tarafından yapılan son çalışmalar daha okuma-yazma öğrenmemiş altı ay ile iki yıl yaş aralığındaki çocuklarda bile benzer deney sonuçlarının alındığını gösteriyor.[4]